BÜLENT ERANDAÇ

BÜLENT ERANDAÇ

Tarihi 3 Ekim 2011

'Alman Vakıflar' dosyası açılınca neler çıkacak neler...

Başbakan Erdoğan'ın "Bazı Alman vakıfları BDP'li belediyeler üzerinden PKK'ya para aktarıyor" sözüleri; gözlerin, Türkiye'deki Alman vakıflarına çevrilmesine yol açtı. Heinrich Böll Vakfı, Kondrad Adenaur Vakfı, Friedrich Ebert Vakfı, Friedrich Naumann Vakfı mercek altına yatırıldı. Özellikle Heinrich Böll Vakfı'nın Güneydoğu, Kondrad Adenaur Vakfı'nın Çukurova faaliyetlerinin ele alınacağı öğrenildi.

HABLEMİTOĞLU DOSYASI

Bu açıklamalar bağlamında, 2002'de öldürülen Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu dosyasının 'faili meçhul cinayetler' rafından indirilmesi çeşitli yönleriyle yeniden tartışılmaya başlanıyor.
Uzun yıllar Almanya'da yaşamış olan ve adını 'Nazi Avcısı' olarak duyuran yazar Talip Doğan Karlıbel'in kitabında, Hablemlitoğlu'nu Alman GSG 9 timlerinin öldürdüğü iddia ediliyor. Karlıbel "Hablemitoğlu, Türkiye'deki gizli Alman faaliyetleri üzerine ciddi araştırmalar yapan önemli bir bilim insanıydı. Bir çalışması da Alman gizli servisi BND'nin Türkiye'deki faaliyetleri üzerineydi. Necip Hoca, BND'nin Alman vakıfları üzerinden PKK ve birçok yıkıcı ve bölücü örgüt ve derneklere finansal kaynak sağladığını dile getiriyordu" iddiasında bulunmuştu.
Erdoğan'ın açıklamasının, Hablemitoğlu'nun "Alman Vakıfları Raporu'' ışığında yeni gelişmelere yol açması bekleniyor.

TAŞERON NGO'LAR
"Türkiye'ye de en etkin Avrupalı NGO'lar arasında, Almanların başı çektiği gözlemleniyor. Beyrut merkezli Morgenlaendische Gesellschaft'a bağlı Orient Institut'un İstanbul Şubesi ve Goethe Enstitüsü, Alman NGO'larının Türkiye'deki ilk sıçrama noktaları kabul ediliyor.
Türkiye'de faaliyet gösteren Alman vakıf ve enstitüleri, gerçekte Alman İstihbarat Servisi BND'nin kontrolünde çalışan, tüm masrafları Federal Bütçe'den karşılanan 'taşeron' NGO'lardır. Almanya'nın en büyük partilerinden biri olan Hıristiyan Demokratik Birliği-
CDU Konrad Adenauer Vakfı'na, Yeşiller ise Heinrich Böll Vakfı'na sahiptir.
Aynı şekilde, Sosyal Demokrat Parti-SPD'nin Friedrich Ebert Vakfı, Hür Demokrat Parti-FDP'nin Friedrich Naumann Vakfı da aynı statü içindeki vakıflar arasında yer almaktadır.
Alman vakıflarının espiyonaj faaliyetlerine karşı ilk kez Türk kamuoyunu bilgilendirerek uyaran Doğu bilimci Tamer Bacınoğlu, şu değerlendirmeyi yapmaktadır: "... Alman vakıfları, devlet finansmanlı çok özel NGO'lardır ve Alman dış politikasının önemli bir aracı durumuna gelmişlerdir. Alman Dışişleri Bakanlığı'nın ... yayınında, ülkelerin içişlerine sorun yaratmadan karışabilmek için ne tür 'kamuflaj projeleri' kullanabileceği üzerine bir dizi 'pratik örnek' verilmektedir. 'Politik Vakıflar'ın bu bağlamda 'diyalog programları ile yapıcı bir rol oynayacakları' en yetkili ağızlardan itiraf edilmektedir.
Toplumun değişik katmanlarını azınlıklar ve etnik kesimlerin sorunları üzerinde tartışma açmak, Türkiye'de yerel yönetimlere işlerlik kazandırmak amaçlarıdır.
Heinrich Böll Vakfı 'federal yönetimin nimetleri'ni Güney Doğu Anadolu konusunda gündeme getirmektedir.
Friedrich Ebert Vakfı, daha 'global' bir yaklaşımla 'Türkiye'de sivil toplum kurulabilmesi' için çaba gösterirken, daha çok ekonomi ağırlıklı diyalog arayışında olduğu izlenimini vermek istiyor.
Vakıf ajandasının bir önemli maddesi, 'yerli köprübaşları oluşturmayı' öngörür.
Almanya'ya davet edilen akademisyenler, aydınlar, burs verilen doktora öğrencileri, vakıf şubelerine alınan Türk elemanlar için ödenen Alman 'kalkındırma yardımı' yıldan yıla katlanarak artırılmaktadır.
Federal Alman İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Bakanlığı tarafından hazırlanan "Yeni Türkiye Konsepti, Alman vakıflarına, rutin faaliyetlerinin yanındaözellikle espiyonaj ağırlıklı-yeni görevler yüklemektedir.''

SONUÇ:

Türkiye'de son yıllarda gerçekleştirilen pek çok etkinliğin ardında Böll Vakfı yer almaktadır. Bu vakfın yayınladığı bazı kitaplar, "Türkiye'de Kürtler, Barış Süreci İçin Temel Gereksinimler, Kırsal Kalkınma El Kitabı, Türkiye İnsan Hakları Hareketi Konferansları, Ermeni Sorunu Tartışılırken" isimlerini taşımaktadır.