BÜLENT ERANDAÇ

BÜLENT ERANDAÇ

Tarihi 7 Eylül 2011

Stratejik hamlelerde MİT'in yeni pozisyonu

Küresel platformlarda neler olacağını, lider ve kurumların bundan nasıl etkileneceğini doğru tahmin etmenin, rakiplerimizin gelecekte hangi durumlarda nasıl bir tavır takınacağını, hangi politikaları uygulayacağını doğru bilmenin, Büyük Türkiye yürüyüşündeki politikalarımızın doğru dizayn edilmesini sağlayacağı ortadadır.
Egemen veya ikinci derecede etkin devletlerin uygulayacağı stratejiyi ön görmek, onlar gibi düşünmek, onların düşünce sistematiğini bilerek, buna göre karar almanın avantajlarını düşünmeliyiz. Bunu sağlayacak olanda güçlü bir istihbarat teşkilatına sahip olmaktır.
Türkiye, küresel güçlerin ve uluslarararası istihbarat servislerinin dikkatle takip ettiği stratejik hamleler yapıyor.
Stratejik kararlar düğmesine basan Başbakan Erdoğan'ın bu hamleleri yaparken, MİT Müsteşarı Dr.
Hakan Fidan'dan gelen derin bilgiler doğrultusunda hareket ettiğini düşünmemek mümkün mü?
Yeni Türkiye'nin en büyük şanslarından birisinin küresel değişimi zamanında okuyan MİT'in varlığı olduğuna işaret edilirken, yeni MİT'in bu noktaya nasıl geldiğini ve küresel değişimi zamanında nasıl okuduğunu yorumlamak gerekiyor.

HIZLI DEĞİŞİM

Dr. Hakan Fidan 42 yaşında (1968 doğumlu). 2010 Mayıs ayında Mit müsteşarı oldu. Göreve geldikten sonra, MİT'in yapılanmasında çok önemli değişiklikler oldu. İstihbarat ve operasyonlar tek müsteşar yardımcılığı bünyesinde birleştirildi, iç ve dış istihbarat birimleri olarak yeniden örgütlendi, karşı-casusluk birimi önem açısından iç ve dış istihbaratla eşit düzeye yükseltildi.
Dr. Fidan'ın konuşmalarını hatırlayalım: MİT, güçlü, dinamik, etkin, hareket kabiliyeti yüksek ve yaratıcı istihbarat yapılanmasına geçecektir.
Dünyanın iki farklı ucundaki insanların neredeyse bir kol boyu birbirine yaklaştığı bir dönemde insanlık tarihinin 21'inci yüzyıla taşıdığı zayıflık, nefret, düşmanlık, travma ve hırsların kaynaklık ettiği her türlü kaos merkezini önleme zorunluluğu yaşamsal görevdir. Türkiye'nin maruz kaldığı bölgesel ve küresel krizler, terör tecrübesinin sürpriz gelişmelere hazırlıklı olunması zorunluluğunu getirmektedir. Yeni yeteneklerle donatılmış fonksiyonel bir istihbarat teşkilatı bu işin altından kalkar.
Belki çoğu zaman rüzgârın yönünü tayin edemeyiz ancak en azından geminin seyrini değiştirebilmeliyiz.
Küresel bir düzensizlik ve istikrarsızlık içinde muğlâk ve çoğu zaman öngörülemez koşulların Türkiye'ye dayattığı riskleri fırsata çevirme görevini muhakkak yerine getirmeliyiz."

KÜRESEL DEĞİŞİM

Eski MİT müsteşarı Emre Taner, 44 yıl istihbaratla yattı, istihbaratla kalktı. Emre Taner, 1967 yılında MİT'e girdi, 2005'ten 2010'a kadar müsteşarlık görevini sürdürdü.
Emre Taner, MİT'in 80. yıldönümü dolayısıyla 2007 yılında ilginç bir açıklama yapmıştı.
Taner ne demişti? "Uluslararası sistem yeniden şekillenecek, tanımı değişecek.
Birçok ulus devlet maratonu kaybedecek, egemenlik gidecek.
Türkiye'nin 'bekle gör-tavır al'dan çıkmalı, interaktif politika izlemelidir. MİT yeniden organize olmalı, yeni yapılanmayla revize edilmeli'' Gelişmelere bakınca, Tunus'la başlayıp, Mısır, Libya, Yemen ve Suriye ile devam eden ve "Arap Baharı" diye adlandırılan Arap ülkelerindeki ayaklanmaların ipuçlarının, eski MİT Müsteşarı Emre Taner tarafından 4 yıl önce verildiğini görüyoruz.

YENİ TÜRKİYE

21. yüzyılın ilk çeyreğinin, 100 yıl boyunca önemli değişmelere yol açacak parametrelerin gelişmekte olduğu bir evreyi işaret ettiğini belirten Taner, Türkiye'nin gelişmeler karşısında bekle-gör-tavır al 'dan dan çıkıp, interaktif olması((karşılıklı olarak etkileme) gereğine işaret etmişti. "21. yüzyılın güvenlik ortamı, istihbarat fonksiyonlarının önemi ve etkinliğini hiç olmadığı kadar artırmıştır" diyen Emre Taner, şöyle devam etmişti:
Türkiye'nin pozisyonu:
Türkiye'nin, potansiyel çatışma tehditlerinin bulunduğu Balkanlar, çeşitli istikrarsızlık potansiyeli taşıyan Kafkaslar ile 40 yıldır fiili çatışmalar ve terörist faaliyetlerle yoğrulmuş Ortadoğu'nun arasında bir iç hat pozisyonuna sahiptir.
Bu süreç içinde Türkiye gerek stratejik gerekse jeopolitik önemi nedeniyle kendisini hiçbir zaman olayların akışına bırakma ya da 'bekle-gör-tavır al' taktiğiyle sınırlama lüksüne sahip değildir. Bu nedenle de Türkiye, tüm kartlarını, avantajlarını maksimum düzeyde bir verimlilikle değerlendirmek durumundadır"
Fevkalade önemli stratejik kararları alan Yeni Türkiye ve Başbakan Erdoğan'ın arkasındaki, Emre Taner-Hakan Fidan tarafından küresel değişime ayak uyduran MİT'i dikkatle takip etmeliyiz.