BÜLENT ERANDAÇ

BÜLENT ERANDAÇ

Tarihi 9 Şubat 2011

Sol düşüyor sağ yükseliyor

Türk toplumunun sosyal, siyasal ve ekonomik fotoğrafını çeken araştırmaları ile tanınan Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Ersin Kalaycıoğlu, gündemdeki iç ve dış olayların perde gerisini Takvim'e anlattı.
Mısır olayları: "Mübarek ayrılmak istemiyor ama ondan sonraki dönem planlanıyor. Açık rejime gidiş var. Geçiş döneminde görev alacakların özelliği demokratik gelişmelerin yönünü belirler. Başkan Yardımcısı Süleyman şu anda önde görünüyor. İsrail biraz kenara itilir ama ortadan kalkmaz. Dikkatli davranılmazsa savaş tamtamları çalar.'' Türkiye-Mısır ilişkileri: "Mısır yönetimi Türkiye ile bir rekabet içinde. Geçiş dönemi yönetimi ve sonrasında, bu rekabetin derinden devam etmesi söz konusu. Mısır'ın Arap politikasının bayraktarlığını bırakması düşünülemez. Türkiye dikkatli adımlarla bölgesel oyunculuğunu geliştirir."
Gazze olayı: "Yeni Mısır yönetiminde etkili olacak aktörler Gazze'nin kaderini belirleyecek.
Mısır halkı, Gazze ambargosunu kaldırmak istiyor. Süleyman'ın ambargoyu kuran isim olduğu unutulmamalı. Seçimi kazanacak isim İsrail politikasının kaderini belirler."

BAŞKANLIK TARTIŞMALARI

Kalaycıoğlu, "başkanlık tartışmaları" ile ilgili ise "Bir deneyim kazandığımız parlamenter sistemin geliştirilmesi daha yararlı olur''dedi ve yorumlarına devam etti: "Parlamenter rejimin özelliği itibariyle başbakanın inanılmaz yetkisi var. Bu yetkilerle yetinmeyip daha fazlasını istiyormuş gibi görünmenin demokrasi içinde yeri yok. Dolayısıyla Başkanlık rejimini mantıklı temellerde açıklamalara dayandırmadığınız zaman 'Demokrasi dışında çok muazzam yeni bir kurumun başına geçiyorum' sinyalini verirsiniz.
Seçimdeki gelişmelere göre Başbakan başkanlık yarışına girecek veya girmeyecek.
Erdoğan'ı başkan olarak tanımlayacak yeni bir Anayasa'ya doğru mu gideceğiz, yoksa bugüne kadar gelmiş olan demokrasi geleneğine uygun daha parlamenter bir Anayasa içeriğine mi döneceğiz. Esas tercih buradadır. Güçlü bir başkanlık rejimine dönersek, demokrasi açısından çok ciddi problemler yaratacağını düşünüyorum."

SAĞDUYU VE SOLDUYU

Türkiye'de "sağduyu" ve "solduyu"nun pozisyonuna ilişkin anketini hatırlattığımız Kalaycıoğlu, şu değerlendirmeyi yaptı: "2010 yılına göre, ankete katılanların yüzde 34,2'si kendisini sağda gördü (Bu oran 1990'da yüzde 22,7 idi) Kendisini solda görenlerin oranı yüzde 13,2 olarak ortaya çıktı. (Bu oran 1990'da yüzde 21,8 idi). Önceki yıllara göre sol düşüyor sağ yükseliyor.
Sol jargon tüm dünyada büyük darbe yedi. Türkiye de 1990'larda bir zihniyet değişimi, belki devrimi geçirdi sağa kaydı, sol yok oldu. Bu dönemde insanlar ulusal kimliklerini, vatandaşlık bağlarını, dini geçmişlerini, ben kimim, kökenim nedir gibi soruları tartışmaya başladılar."

AK PARTİ'NİN ÖZELLİKLERİ

Prof. Kalaycıoğlu, AK Parti'nin özelliklerini bir sosyolog olarak nasıl görüyor? "Partide üç tane çok önde boyut var, bir tanesi milli görüş. Onu muhafazakarlık olarak ifade ediyorlar. Sadece milli görüş değil, Türkiye'nin sağında olduğunu kendi kendine düşünen yüzde 45 civarında bir kitle olduğunu saptadık yaptığımız araştırmalar sonrası. Tamamına hitap ediyor.
Aile kurumunun güçlendirilmesi, yaşlılara saygı gösterilmesi, kırsal bir takım adetlerin korunması, aile içinde babanın ailenin reisi olduğu imajının güçlendirilmesi.
Hepsi birleşmiş durumda, bir edep anlayışını içeren, tamamen dinsel olmayan ama dinsel özelliklerin güçlü olduğu bir görüntü var. Özellikle yeni orta sınıfa katılmakta olan ve güçlü bir yükselme azmi olan iktisadi sınıfa hitap var. Geniş bir tüccar ve esnaf grubuna bağlı kuruluşların ciddi bir sermaye birikimi şu an mevcut ve AK Parti'nin gücünü de bu açıklıyor. 10 yıl önce de sermaye birikimi mevcuttu ama bunlar kendilerini kısıtlanmış sayıyorlardı.
Düzeni anayasa değişikliği ile değiştirip, bir takım mağduriyetleri olan hareketlerin önündeki engelleri kaldırma hedefi bulunan, dolayısı ile siyasi reformist bir üçüncü boyut var, o da ikinci boyutun uzantısı."