Tarihi 4 Mart 2013

Sızdıranı biliyorum

O konuştu, bu konuştu, genellikle herkes aynı noktada birleşti. En son da BDP'nin Grup Başkanvekili Pervin Buldan benzer sözler söyledi:
- Basına görüşmeyi sızdıranları çok iyi biliyoruz.
Pervin Buldan
'ın durumu bilmesi çok normal. Çünkü bütün gelişmeler açık ve net olarak ortada. Üstelik, artık kimin ne yaptığını sağır sultan bile duydu. İmralı'daki görüşmeye ait o notlar, BDP'nin içinden basına sızdı.
Arkasında şu veya bu hesaplar ya da güçler olabilir...
Ancak, fail BDP'nin içinde. Bütün izler O'na gidiyor. BDP yöneticileri de durumu bilmesine rağmen, çaresiz inkar ediyor:
- Sızma bizim içimizden değil.
***
Neden, niçin? Görüşme zabıtları hangi amaçla basına sızdırıldı?
Cevabı iki ana başlık halinde vermek lazım. Bunlardan biri kişisel egodan kaynaklanıyor; ikincisi de süreci baltalamaya yönelik amaçlar güdüyor.
Hatırlarsınız...
BDP'lilerin Abdullah Öcalan'la yaptığı görüşmenin ardından basında bazı haberler yer aldı. Öcalan'ın, BDP'lileri yerden yere vurduğu, hakarete varan ifadeler kullandığı, alabildiğine aşağıladığı iddia edildi.
Ortaya öyle bir fotoğraf çıktı ki...
Belli kesimler, "BDP'liler İmralı'ya gittiler. Öcalan'dan fırçayı yiyip döndüler" düşüncesine kapıldı.
Doğal olarak ortaya çıkan durum muhataplarını hayli rahatsız etti. Bu algı ortadan kaldırılmak istendi. "Hayır, bunlar yalan. Kesinlikle öyle olmadı" mesajı vermek için de o notlar basına sızdırıldı.
Egolar tatmin edildi.
Hem de ne pahasına ve neye mal olursa olsun!
***
İkinci ve asıl önemli noktayla gelince...
Yine hatırlarsınız. Bu köşede defalarca dikkati çektik. İmralı ile bir "çözüm süreci başlatıldığının" açıklandığı ilk günlerde ciddi rahatsızlıklar ortaya çıktı.
BDP'den, PKK ile KCK'yı temsilen Kandil'den ve örgütün Avrupa kanadından yapılan açıklamaların satır araları tepkilerle doluydu. Dikkatlice okunduğunda hepsinde "Böyle çözüm olmaz" mesajları veriliyordu.
Çünkü, Öcalan'ın "çözüm" için ortaya koyduğu formül onları tatmin etmiyordu!
Buna karşılık, Öcalan'ı öylesine büyütüp yüceltmişlerdi ki, onunla açıktan bir mücadeleye giremediler.
Süreci baltalamak için de "yol kazaları" gerçekleştirmeye başladılar!
***
Basına sızdırılan o notlar dikkatlice okunduğunda iki hedefe atış yapılmak istendiği görülüyor. Biri Abdullah Öcalan, diğeri de Başbakan Erdoğan. Öcalan imajı çizilmeye, Başbakan Erdoğan siyaseten sıkıntıya sokulmaya çalışılıyor.
Hedef belli:
Terörist Başı Öcalan'ın, Türkiye'deki etkili bazı isimler ve gruplarla ilgili sarf ettiği sözler kamuoyu ile paylaşılarak, yeni bir kavga körükleniyor.
İsteniyor ki, hepsi el ele versin, Öcalan'a yüklensin. Tartışmalar sonunda Terörist Başının attığı adım boşa çıkarılsın, etkisi iyice azalsın, hatta yok olsun. Başbakan Erdoğan da siyaseten sıkıntıya girsin ve geri adım atmak zorunda kalsın.
Diyalog süreci bitsin...
Eskiye dönülsün!
***
Çok zor olduğu açıkça görülüyor, ama sorun çözülürse ne olacak?
Kandil'deki terör baronları ile onlara sırtlarını dayayarak siyaset yapanlara ihtiyaç kalmayacak. Hepsi işsiz kalacak.
Yıllardır teröre destek vererek Türkiye'yi sıkıntıya sokmak isteyen dış güçlerin yaptıkları yatırımlar da boşa çıkacak.
İsterler mi bunu? Tabii ki istemezler!
Girerler mi böyle bir riske? Elbette girmezler!
O yüzden yıllardır bir balon gibi şişirdikleri Apo'yu bile çizer geçerler.
Bugün yaptıkları da odur!