Tarihi 9 Aralık 2011

Gündemin küçük meseleleri!

Birkaç gün önce Dünya Engelliler Günü'ydü. Sessiz sedasız geçip gitti.
Sadece birkaç gazetede tek sütunluk bir haber olarak yer aldı.
Biz o gün Dersim tartışmaları ve CHP içindeki çalkantılarla meşguldük. Engellilere "küçük mesele" deyip, burun kıvırdık.
Bu "küçük meselede" önümüzdeki tablo şu:
Türkiye, bütün Asya ve Pasifik bölgesinde engellilerin toplam nüfusa oranında ikincilik sırasında oturuyor. Şimdi sıkı durun, Türkiye'deki engellilerin toplam nüfusa oranı yüzde 12,3.
Sanki savaştan çıkmış gibiyiz!..
Maalesef, ülkemizde her 10 kişiden biri engelli. Bu, dünya ortalamasına bakıldığında oldukça ciddi bir rakam!
Endonezya ve Malezya'da engellilerin toplam nüfusa oranı yüzde 1.
Nüfusunun büyük bölümü sefalet içinde hayatını sürdüren Hindistan'da yüzde 2,1 oranında engelli bulunuyor.
Kore'de bu rakam yüzde 4,6. Üstelik, Kore yakın tarihimizde çok büyük savaş felaketleri yaşadı.
Japonya gibi sürekli olarak sallanan, deprem üstüne deprem yaşanan bir ülkede bile engellilerin toplam nüfusa oranı yüzde 5 oranında.
Vietnam'da ise, yüzde 6,4.
Biz ise en sıkıntılı olan ülkeleri bile ikiye katlıyoruz. Bu tablo üzerinde oturup kafa yormak, sebepleri bulup, acil tedbirler almak gerekli. Neden bu noktadayız? Niçin bizim ülkemizde her 10 kişiden biri özürlü?
Sorun trafik kazaları mı?
Yoksa yavrularımıza yeterli koruyucu sağlık hizmetleri mi veremiyoruz?
Acaba, karşı karşıya kaldığımız bu tablo akraba evlilikleri sonucu ortaya çıkan sakat doğumlardan mı kaynaklanıyor?
Bu korkunç tablo içinde yıllardır Türkiye'yi meşgul eden PKK terör örgütünün payı ne?
İşin içinde bizim bilemediğimiz başka sebepler mi var?
Türkiye'nin bu önemli meseleyi enine boyuna tartışması ve çözüm yolları bulması gerekiyor. Çünkü, bu tablo Türkiye'ye yakışmıyor!
Peki biz bunu yapıyor muyuz?
Tabi ki hayır.
Genellikle kısır çekişmelerle vakit geçiriyoruz.
Dedikodular, magazin ve sansasyon peşinde koşup duruyoruz!
***

Yine birkaç gün önce Türk kadınının siyasi haklarını kullanmaya başlamasının 76. yıldönümünü kutladık...
Türkiye bu hakkı, pek çok batılı ülkeden önce kadınlarına verdi. Fransız kadınları bu hakka bizden 11 yıl sonra, İsviçre kadınları da 37 yıl sonra kavuştular.
Acaba bugün durumumuz ne?
Belki abartılar vardır, belki tam olarak doğruyu yansıtmıyor olabilir. Ancak, Davos Ekonomik Formu'nun 2011 Yılı raporuna göre, Türkiye kadın erkek eşitliğinde 122. sırada. Meclis'teki kadın milletvekillerine bakıldığında da 82. sıradayız.
Kadın milletvekillerini baz olarak aldığımızda Uganda, Pakistan, Etyopya, Bangladeş, Endonezya gibi pek çok ülkenin gerisindeyiz.
Bu tabloda da ciddi bir sakatlık var...
Batılı pek çok ülkeden önce seçme ve seçilme hakkına sahip olan Türk kadını, siyasetin hayli dışında!
Devam edelim...
Birleşmiş Milletler'in yaptığı istatistiklere bakılırsa, kadına karşı şiddette de pek iyi durumda değiliz. Bu ülkede yaşayan kadınlarımızın yüzde 39,3'ü, hayatında en az bir kere şiddete maruz kalmış.
Türkiye, araştırma yapılan 86 ülke arasında 75. sırada. Bizden geridekiler ise, genellikle Afrika ülkeleri.
Bu tablo da iç açısı değil.
Demek ki, bütün bu sıkıntıları tartışmak, acil olarak masaya yatırıp, çözüm yolları bulmak zorundayız. Ama biz "küçük mesele" diyerek burun kıvırıyoruz. Ciddiye bile almıyor, üzerinde kafa yormuyoruz. Dedikodular ve kısır çekişmeler peşinde koşarak enerjimizi tüketiyoruz. Sizce de bu işte bir sakatlık yok mu?