Tarihi 30 Haziran 2011

Durumdan kaos çıkartma

Hatip Dicle, adaylık başvurusunda bulunurken, milletvekili seçilmesinin önünde hukuki engel olduğunu bilmiyor muydu?
Biliyordu elbette.
Peki CHP, Ergenekon sanıklarını listelerinden aday gösterirken, seçildikleri takdirde serbest bırakılacaklarının garantisi var mıydı?
Tabii ki yoktu. Bütün hukukçular, hem CHP'yi, hem de MHP'yi uyarmışlardı. "Milletvekili seçildiklerinde tahliye garanti değil" demişlerdi.
İşte bu yüzden her iki konuda da yaşananlar şaşırtıcı değil. Perşembenin gelişi çarşambadan belliydi.
Buna rağmen, hukukun verdiği kararlardan bir kaos üretimi yapıldı.
Türkiye'nin önüne konuldu.
BDP'li bağımsızların yaptıklarını anlıyorum. Varoluşlarının gereğini yerine getiriyorlar. TBMM'ye gelip yemin etmek yerine Diyarbakır'da "alternatif" bir toplantı düzenliyorlar. Açıklama yapıyorlar:
- Sorun çözülene kadar Meclis'e gitmeyeceğiz. Her hafta Diyarbakır'da toplanacağız.
Eğer "sorun" diye Hatip Dicle'nin durumunu kastediyorlarsa, bunun çözümü yok. Anayasa gereği Hatip Dicle'nin milletvekili seçilmesini engelleyen bir mahkûmiyeti var. Ayrıca, bu konuda verilen yargı kararı da kesin.
Bunu onlar da biliyorlar...
Biliyorlar, ama Diyarbakır'da bir araya gelip, Türkiye'ye de dünya kamuoyuna da farklı bir mesaj vermeye çalışıyorlar. Hiç kuşkunuz olmasın, eğer Hatip Dicle konusu ortaya çıkmasaydı, başka bir bahane bulacaklardı. Yine benzeri tavırlar sergileyeceklerdi. Çünkü, yıllardır hep böyle davranıyorlar.
CHP'nin tutumunu anlamak ise mümkün değil. Bir yandan hukukun üstünlüğünden bahsediyorlar. Diğer taraftan anayasa suçu işleyip, mahkemeleri baskı altında tutmaya çalışıyorlar. Başbakan'a "Bu işi düzelt" çağrıları yapıyorlar.
Ne yapacak Başbakan?
Ergenekon
hâkimlerini telefonla arayıp "Balbay ve Haberal'ı bırakın" mı diyecek? Var mı Başbakan'ın böyle yetkisi?
Kılıçdaroğlu buna rağmen direniyor:
- Arkadaşlarımız serbest bırakılmazsa, gerekirse 4 yıl direnir ve yemin etmeyiz.
Sanırsınız vatandaş CHP'lilere sadece Süleyman Demirel'in tavassutuyla milletvekili seçilen Mehmet HaberalParlamento'ya sokmak için oy verdi!
***

BDP'li bağımsızlar, Ankara'ya bile gelmiyorlar. CHP'liler ise Meclis'e girdikleri halde BDP'liler gibi hareket ediyorlar. Yok aslında birbirlerinden farkları.
Buna karşılık maaşlarını alıyorlar!
Haziran maaşları yattı. 10 bin liranın üzerindeki parayı ceplerine koydular.
Temmuz 15'de de üç aylıkları yatacak.
30 bin liradan fazla para alacaklar. Ondan sonra 1 Ekim'e kadar yan gelip yatacaklar.
Şimdi Kılıçdaroğlu'na sormak lazım:
- Yargı, yıllar boyu tahliye kararı vermezse, CHP'li milletvekilleri aylıklarını alacak ve yan gelip yatmaya devam mı edecekler?
Olacak iş değil!
Madem yemin etmeyerek Meclis çalışmalarını boykot ediyorsunuz, o zaman aylıklarınızı da almayın.
***

Kılıçdaroğlu ve kurmaylarının aldığı bu karardan, pek çok CHP'li milletvekili oldukça rahatsız...
Elbette yüksek sesle basının önünde açıklama yapmıyorlar. Ancak, Adnan Keskin ve Haluk Koç gibi isimler, "Meclis'in önü açılmalıydı, çalışmalar başlamalıydı, rahatsızlıklar farklı şekilde dile getirilmeliydi" görüşündeler. Grubun yarısına yakını da bu görüşü destekliyor.
Pek çok milletvekili, Kılıçdaroğlu'nun "Genel Kurul'a girecek ve yemin etmeyeceksiniz" sözlerini "dayatma" olarak görüyor:
- Konuyu enine boyuna tartışıp, grup kararı almadan bunu yapmamalıydı.
Sonuç olarak Kılıçdaroğlu "dik ve kararlı" durmaya çalışıyor; ama "yemin boykotu" ile ilgili olarak CHP'de içten içe bir kaynama yaşanıyor.