Amerika, 1980 öncesinde de sonrasında da Bülent Ecevit'in Başbakanlık Koltuğu'na oturmasından mutlu olmadı.
Ecevit'ten de hiçbir zaman haz etmedi.
Ecevit iktidarlarında, Türkiye ile Amerika arasında sürekli olarak bir itiş-kakış yaşandı.
Restleşmeler, ambargolar birbirini izledi. Deniz Baykal da Amerika'ya hiçbir zaman yakın olmadı. Olamazdı da. Çünkü, sol literatürde ABD'den destek almak ya da ABD'ye sırtını dayamak "ihanetle" eş değerdi!
Sonra Kılıçdaroğlu ortaya çıktı...
Kimse dikkat etmedi, ama kurultay konuşmasında "bunları deliğe süpürün" diyerek, Amerika'ya ilk selamı gönderdi.
Gelmiş geçmiş sol liderlerin aksine ABD ile hiç çekişmedi. Hatta, tam tersi bir politika izleyip, sürekli olarak "Amerika büyük devlettir" türünden sözler etti.
Seçim öncesi de CHP'ye ABD'den destek geldi. The Economist Dergisi ve New York Times Gazetesi "Ak Parti'ye oy vermeyin" çağrısı yaptı. Ardından Türk seçmeninin sandıkta CHP'ye oy vermesi istendi.
Bunlara Reuters de eklendi.
The New York Times açıkça tavrını ortaya koyuyor: "Ak Parti'nin oyları artmamalı."
The Economist de Türk seçmenine bir çağrı yapıyor: "Demokrasi için CHP'ye oy verin."
Sanırsınız, demokrasi denilen kavram Amerikalıların çok umurunda. Sanki, 12 Eylül 1980 askeri darbesinin ardından Silahlı Kuvvetlerin yönetime el koymasına alkış tutmadılar. Hatta, "Bizim çocuklar yönetimi devraldı" da demediler.
Hatırlarsınız...
Türkiye'de darbe oldu. Sivil iktidarların direndiği ABD talepleri birer birer yerine getirildi. Amerika, daha önceki dönemlerde Türkiye'de kaybettiklerinin hepsini çok kısa bir süre içinde geri aldı.
O günlerde The Economist de memnundu, The New York Times da.
Demokrasi denilen kavram hiçbirinin umurunda değildi.
Yaptıkları yorumlarda Türkiye için neyin "iyi", neyin "kötü" olacağına yönelik değerlendirmelerde bulunuyorlar. Ak Parti'nin oy oranını yükseltmesinin "Türkiye için kötü olacağını" açıktan yazıyorlar. Seçimde CHP'nin desteklenmesini istiyorlar.
Bunu da Ak Parti'nin tek başına Anayasa'yı değiştirmemesi adına talep ediyorlar. Ancak, Türkiye'de bir tek CHP yok ki. Ak Parti'nin yapmak istediği anayasa değişikliklerine şimdiden fren koyan bir de MHP var.
Neden MHP'yi değil de CHP'yi istiyorlar?
İşte bu belli değil. Belli değil, ama tartışılması, üzerinde durulması ve cevabının araştırılması gereken bir soru.
Sahi, neden ille de CHP?
Tam bu noktada cevap verilmesi gereken bir başka soru daha var:
- ABD basınının Türk seçmenine yönelik "CHP'ye oy verin" çağrıları, seçimin sonucunu nasıl etkiler?
Etkilemez, hiçbir şey değişmez.
Hatta, bu haber seçime kadar Anadolu'da dalga dalga yayılırsa, ters etki bile gösterebilir.
Çünkü, ABD'lilerin Türkiye'de pek sevildiği söylenemez. Bunu ben söylemiyorum, kendi yaptıkları kamuoyu araştırmalarının sonuçları öyle diyor.
Amerika ve İsrail denildiğinde, bu ülkedeki insanların büyük çoğunluğunun tüyleri diken diken oluyor!
Kılıçdaroğlu'nun sık sık vurguladığı doğru.
ABD, gerçekten de büyük bir devlet ve süper bir güç. Ancak, büyük devlet olması, Türkiye'deki sol seçmenin Amerika'ya alerji duyduğu gerçeğini değiştirmez. "Yeni CHP" olur da, "ABD destekli yeni CHP" tutmaz!
