Tarihi 14 Ocak 2011

Haydi Türkiye ileri!

Şöyle bir yıllar öncesine gidelim.
Algılamalarımız ve hedeflerimiz bugünkünden ne kadar da çok farklıydı...
1990'lı yıllardı Başbakan Tansu Çiller, hep AB'yi hedef olarak gösteriyordu. Bir de slogan bulmuştu:
- Haydi Türkiye ileri!
Başbakan Mesut Yılmaz
ise, sürekli olarak bir korkuyu gündeme getiriyordu:
- Aman AB trenini kaçırmayalım!
AB
hayali, seçim propagandalarının en önemli kozlarından biriydi. Toplumca tek kurtarıcı olarak Avrupa'yı görüyorduk.
Bazılarının değimi ile AB trenini kaçırırsak kesinlikle adam olamayacağımızı düşünüyorduk.
Refah hayallerimizin odağında hep AB vardı.
Yıllar geçti, köprünün altından çok sular aktı.
Dün ekonomimiz için kurtuluş olarak gördüğümüz AB'ye dâhil ülkelerin çoğu, bugün kurtarılmayı bekliyor. İçlerinde, komşumuz Yunanistan gibi bize gıpta ile bakanlar bile var.
Nereden nereye!
***

Dün, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ile birlikteydik.
Bazıları yazılmamak üzere önemli bilgiler verdi.
Çeşitli ekonomik göstergelerle ilgili rakamlar ortaya koydu. Bazı devlet yöneticileri ile yaptığı görüşmeleri aktardı...
Sonuç:
Dünya ekonomisine yön veren pek çok ülkenin içinde bulunduğu sıkıntı bütün boyutları ile ortaya çıktı. Halimize şükrettik.
AB'nin merkezi Brüksel'de...
Belçika 5 partili bir koalisyonla yönetiliyor.
Ülke ikiye bölünme noktasında. Belçika'nın borcu Gayri Safi Milli Hasılasının üzerinde. Tıpkı
1990'lardaki Türkiye'ye benziyor.
Yunanistan, Türkiye'den teknik yardım istiyor. Yunan Maliye Bakanı, bu talebi bir mektupla resmi olarak da iletti. Yakında Türkiye'ye gelecek.
Bugün Yunanistan'daki devlet hastaneleri, piyasaya olan borçlarını iki yıl geriden ödeyebiliyor.
Portekiz, İspanya ve İtalya'nın durumu ortada.
Avrupa büyük sıkıntı içinde.
Türkiye ise, Avrupa'da 2010 yılında milli gelire oranla borçlarını düşüren tek ülke.
***

AB, son zirvesinde sıkıntıda olan ülkeler için destek mekanizmaları oluşturma kararı aldı.
Ancak, ciddi bir hata yaptı. Destek verilecek ülkelerin sıkıntıya girmesi halinde, ilk olarak aldıkları bu desteğin geri ödeneceğini açıkladı.
Yani, yapacağı yardımlara birinci dereceden ipotek koydu! "Ülke batarsa ilk önce benim param ödenecek" tavrı içine girdi.
Peki bu ne demek?
Ali Babacan, bunun "bütün güven sistemini yok etmek" demek olduğunu söylüyor:
- Bu tutum, AB'nin zayıf ülkelerine şüphe ile bakmak anlamına geliyor. O ülkeler göz göre göre batağa itiliyor.
Babacan
'ın bu sözleri, Avrupa'da yaşanacak daha büyük depremlerin habercisi!
***

Bölgenin geldiği şu duruma bakın...
Avrupa'dan deprem sinyalleri alınıyor.
Türkiye'nin Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, "keşke olmasa" diyor:
- Ne kadar kızarsak kızalım, Avrupa'nın batmasını istemeyiz. Orada deprem olursa, bunun sonucunda biz de sarsılırız. İlginç değil mi?..
Türkiye, daha düne kadar "kurtarıcı" olarak gördüğü Avrupa'nın içine düştüğü duruma yanıyor!
***

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, son Büyükelçiler Konferansı'nın soru-cevap bölümünde, büyükelçilerimize bir talimat verdi:
- Görev yaptığınız ülkelerdeki zayıf şirketlerin, marka, müşteri yapısı ve teknolojik durumları ile ilgili ayrıntılı bilgileri bize iletin.
Babacan
, bunu neden istedi dersiniz? Tabii ki Türk sermayesi tarafından satın alınmaları için!
Sırf bu talimat bile, Türkiye ve AB'nin bugün içinde bulunduğu durumun fotoğrafını çok net olarak ortaya koyuyor!