Tarihi 20 Ocak 2010

Bu adam psikopat

Mehmet Ali Ağca, cezaevinden çıktı. GATA'ya gitti ve askerliğe elverişli olmadığına dair rapor aldı. Kendisine konulan teşhis de "ileri derecede kişilik bozukluğu" oldu.
Yani, daha anlaşılır bir ifade ile Mehmet Ali Ağca bir psikopat.
"İleri derecede" denildiğine göre, psikopatın önde gideni!
Peki, psikopatlar ne yaparlar?
Hiçbir ahlaki değerleri yoktur. Din de işlerine geldiği zaman vardır. Sık sık yalan söylerler, yalan yere yemin bile ederler. Sıkışırlarsa sahte evrak düzenleyebilirler, rahatlıkla başkalarına iftira edebilirler.
Onlar için dünyanın merkezinde kendileri vardır.
Gözlerini kırpmadan cinayet işleyebilirler. En önemlisi de kesinlikle vicdan azabı duymazlar. Kendilerince bu cinayete makul bir sebep bulurlar. Hatta, şunu bile söyleyebilirler:
- Ne iyi ettim de öldürdüm. O'nu bu kötü hayattan kurtardım.
İşledikleri cinayetin ardından madalya isterlerse şaşırmamak gerekir!
Baksanıza adam katil, ama "muzaffer bir komutan" edası ile yumruğunu sıkarak cezaevinden çıkıyor. Övündüğü iş tetikçilik. Utanmıyor, sıkılmıyor, hiç mi hiç vicdan azabı duymuyor.
Bizim medya da peşine takılmış koşuyor:
- İki laf etse de kullansak!

***

Kişilik bozukluğu tedavisi bulunmayan ruhsal bir problem. Ağca, muhtemelen İpekçi cinayeti sırasında da hastaydı. Meşhur olmak için tetiğe bastı, amacına ulaştı. 30 yıla yakın süredir cezaevinde yatıyor, yatmasına da O hayatından memnun. Çünkü, adını bütün dünyaya duyurdu. Kendi ifadesi ile "Ünlü bir terörist" oldu. Eline silahı alıp, cinayet işlemeseydi, Ağca bugün sıradan bir insandı.
Şimdi de parsayı toplamaya çalışıyor.
İpekçi'yi katletmesini ve Papa'ya ateş etmesini paraya tahvil etmeye çalışıyor. Çok, ama çok para toplamak istiyor.
Çünkü, O bir psikopat.
Yaptıkları ve izlediği yol çok doğal!

***

Şimdiden tahmin etmek zor değil. Mehmet Ali Ağca, hedeflediği amaca ulaşamayacak. O paraları toplayamayacak. Toplasa da elinde tutamayacak.
Psikopatların genel yapısı belli. Bu tür insanların içinde büyük paralar kazanıp, onu elinde tutan yok. Ağca da çırpındıkça kendisini daha fazla sıkıntıya sokacak. Her geçen gün inandırıcılığını daha çok yitirecek.
Baksanıza neler diyor:
- Ben, Tanrı'nın tüm kainattaki en yüce hizmetkarıyım. Ben Mesih'im. Ben dünyanın sonunu ilan ediyorum. Ayrıca en doğru İncil'i de ban yazacağım. Ben sonsuz Mesih'im, vesaire, vesaire...
Böyle bir adama kim inanır?..
Mehmet Ali Ağca'nın tedaviye ihtiyacı olduğu kesin.
Belki önümüzdeki günlerde birileri reyting kaygısı ile eline üç-beş kuruş sıkıştıracak. Ağca'yı ekrana çıkarıp konuşturacak. İzleyicilerine yeni izleyici katmaya çalışacak.
Ama hepsi bu kadar.
Ağca'nın söyledikleri belli bir süre sonra para da etmeyecek. Bu defa kendisi konuşmak isteyecek, ama ekrana davet edecek televizyon bulamayacak.

***

Gazetelere baktım, en doğru işi Hollywood'daki fiyim yapımcıları yapmış. Mehmet Ali Ağca'ya teklifte bulunmuşlar. Tabii ki senarist değil, oyuncu olarak.
Senaryoyu kendileri yazacaklar...
Ağca'nın eline metni sıkıştıracaklar. Ardından da "Şöyle yap, böyle davran" diye talimatlar verecekler.
Ağca, yazılan senaryoyu oynayacak.
Tıpkı daha önce olduğu gibi!
Mehmet Ali Ağca, bu konuda son derece tecrübeli. Abdi İpekçi Cinayeti'ni işlerken de önüne konulan senaryo doğrultusunda hareket etti. Kim bilir, belki de Papa'ya saldırı sırasında da önceden yazılan senaryonun oyuncusu oldu.
Yapısı bu işe çok uygun.
Hollywood'lu film yapımcılarını kutlamak gerekir. Tam da Ağca'ya uygun bir iş bulmuşlar!