Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 11 Temmuz 2017

İstiyor, ama istemiyor da...

Kılıçdaroğlu'nun 25 gün süren yürüyüşü sonrası Maltepe'de yaptığı mitinge ne kadar kişinin katıldığı konusunda fazla kafa yormaya gerek yok.
Mitinge katılanların sayısı konusunda en güzel bilgiyi CHP'liler verdi. Bazı CHP'li milletvekilleri, Maltepe'nin görüntüleri yerine, daha kalabalık gözüksün diye, Yenikapı'da Cumhurbaşkanımız ya da AK Parti tarafından düzenlenen miting görüntülerini kullandılar çünkü.
25 gün süren yolculuğu başlarken ya da yollarda yaptığı gibi, miting konuşmasında da yürümekle 'adalet'e nasıl ulaşılacağı konusunda sadra şifa sözler etmedi Kılıçdaroğlu.
Özenle hazırlanmadığı belli olan konuşması ve 'mitinge gelirken hazırladığı' 10 maddelik Maltepe Çağrısı'nda da farklı bir şey yoktu.
Hak, hukuk, adalet gibi sloganlar arasında yaptığı konuşmada, genel geçer sözler söylemeye dikkat etti Kılıçdaroğlu.
Tam olarak ne için yürüdüğünü kendisi de bilmediği için olsa gerek, elle tutulabilir talepler de yoktu konuşmasında.
Oysa 25 gününü yollarda geçirmiş olan bir ana muhalefet partisi liderinden daha derli toplu talepler duymak isterdi insanlar.
Eksik olduğunu düşündüğü adaletin nasıl tamam hale getirilebileceği hususunda dişe dokunur bazı fikirler dile getirebilirdi, mesela.
Yakın ve uzak geçmişi ülkemiz insanına yönelik ayrımcılıklarla dolu bir partinin genel başkanı olan Kılıçdaroğlu, 'herkes için adalet istediğini' söylemeden önce, yakın geçmişte sebep oldukları haksızlıklar için özür dilemeliydi belki de.
Maltepe mitingindeki bir saatlik konuşma ve sonunda okuduğu 10 maddelik bildirideki Teşhislerinin çoğu yanlış olan Kılıçdaroğlu, gerçek hayatta karşılığı olmayan tedavi önerileriyle çıkmıştı insanların karşısına. Belli ki, 'yürü' diyenler, miting sırasında dile getirmesi için bir liste de tutuşturmuşlardı eline.

ADALET VAR, ADALET VAR...
Aslında, darbe girişiminin üzerinden bir yıl bile geçmeden 'OHAL kalksın' demenin ne kadar saçma olduğunu biliyor olmalı Kılıçdaroğlu.
Bizimle mukayese edildiğinde basit denilebilecek terör olayları sebebiyle Kasım 2015'te ilan ettiği OHAL'i, 6 ay daha uzatan Fransa örneği ortada iken hele.
Darbe girişiminde sokaklardan kaçarak lider olma şansını tepmiş birisinin, 'darbeyi önlerken sokak iyi, adalet isterken sokak kötü' demesinin, ne kadar samimiyetsizlik koktuğunun farkında bile olmaması talihsizlikti.
249 şehit ve iki binden fazla gazi vermiş insanımızın istediği adaletle, Kılıçdaroğlu'nun yollarda aradığı adalet farklı. Milletimiz kendi halkına karşı silah kullanan hainlerden bir an önce hesap sorulmasını isterken, Kılıçdaroğlu serbest bırakılmaları gerektiğini savunuyor çünkü.
CHP liderinin konuşmasının bazı yerlerinde FETÖ'den bahsetmesi, dikkat çekiciydi tabii. Ancak söz konusu yapıya yönelik mücadeleyi itibarsızlaştırma gayretiyle söyledikleri, yürüyüş dahil birçok şeyi FETÖ'nün talebiyle mi yaptığı sorusunu akla getiriyordu nedense.
Kılıçdaroğlu FETÖ ile mücadeleyi istiyor gibi görünüyor, ama aslında istemiyor... FETÖ ile sonuna kadar mücadele edilmeli diyen birisinin, bu yapı ile mücadele konusunda devletin elini kolunu bağlamaya yönelik önerilerde bulunmasını başka türlü izah mümkün değil çünkü.
Türkiye'nin Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi için hazırlandığı geçiş dönemini ve sonrasını iyi kavramış aklı başında bir muhalefete ihtiyacı olduğu, açık...
Ancak, Kılıçdaroğlu'nun genel başkanlığındaki CHP'nin bu görevi yerine getirme şansı gözükmüyor, ne yazık ki...