Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 10 Ekim 2016

Medeniyetin kanı...

23. Dünya Enerji Kongresi'nin İstanbul'da toplanması, önemli bir gelişme. "Yeni Ufukları Kucaklamak" temasıyla, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın himayesi, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak'ın ev sahipliğinde gerçekleştirilen kongrede, enerjinin geleceğine yön verecek konular görüşülecek.
Yani dünyanın geleceği tartışılacak bir anlamda.
Dünyanın en hızlı büyüyen ve enerjiye olan ihtiyacı da sürekli artan ülkelerinden birisiyiz. İhtiyacımızın ancak yüzde 25'ini yerli kaynaklardan karşılayabildiğimiz için, ithalatımızın en önemli kalemlerinden birisinin enerji olması, meselenin bir yönü.
Ancak, Enerji ve ona ihtiyacı olan coğrafyalar arasında bir köprü olmamızın karşı karşıya kaldığımız bazı iç ve dış problemlerin temel sebeplerinden oluşu ise meselenin esası.
Eskinin kendisinden istenenleri yapan Türkiye'sinden, olaylara kendi menfaatleri açısından bakan Yeni Türkiye'ye geçmiş durumdayız. Bu gerçekten rahatsız olanların sayısı da oldukça fazla. Yakın zamanda Türkiye'ye diz çöktürmeyi amaçlayan bütün girişimlerin, Eski Türkiye'yi geri getirmek niyetiyle yapılmış olması, bunun göstergesi.
Eskilerde 'medeniyetin damarlarında dolaşan kan' denilirdi petrol için. Şimdi durum daha da ciddi. Elektriğin, petrolün, doğalgazın olmadığı bir dünyayı hayal edebilmek bile artık mümkün değil.
Enerji dediğimizde akla petrol, doğalgaz, kömür ve akarsular geliyor öncelikle. Nükleer enerji de sahnedeki yerini almış durumda epeydir. Güneş ve rüzgar gibi ilk bakışta temiz ve problemsiz gözüken alternatif kaynaklar üzerindeki çalışmalar da sürüyor...
Kesin olan enerjiye olan ihtiyacın kaçınılmaz oluşu ve gittikçe daha fazla kaynak gerektiği. Kaynakların sınırlı ve bazılarının da maliyetinin ağır olması, hayatın gerçeği.

Varlığı da dert, yokluğu da...

21. yüzyıldayız. Temiz ve ucuz alternatif enerji kaynaklarına ulaşmak herkesin rüyası. Ancak belli ki petrol ve doğal gaz bağımlılığı daha yıllarca sürecek. Kömür yetersiz ve problemi çok. Barajlarla ilgili çeşitli itirazlar var. Nükleer, sıkıntılı bir konu. Güneş ve rüzgar, ilk bakışta kolay gibi gözükse de, zor.
Petrol ve doğal gaz kaynaklarınız var ve ihtiyacınız kadarını çıkarıp kullanıyorsanız, ne mutlu. İhtiyaç fazlası olanı da satar ve para kazanırsınız. Konu ilk bakışta oldukça basit yani. Ancak, enerji netameli bir konu. Enerji kaynaklarına sahip olma yanında, enerjinin ihtiyaç duyan coğrafyalara nakledileceği koridorlarda bulunmak bile problem.
Enerji kaynağına sahip olan ve nakil yollarında bulunan ülkelerin başı bir türlü dertten kurtulmuyor demek, konuyu basitçe izah etmek için kafi.
Enerjisi olan satar, ihtiyacı olan da parayı bastırır alır formülü geçerli değil yani.
İnternete girip 'dünya çatışma haritası' yazarsanız, karşınıza garip bir harita çıkar. Dünya üzerinde süren çatışmaları gösteren çatışma haritasında, olayların şiddet derecesini gösteren koyu renklerin enerji merkezleri ve nakil yollarında yoğunlaşması, tesadüf değildir. Dünyanın hakimi olmaya soyunan güçler, enerjiyi ve enerjiye ulaşmayı mutlaka kontrol altına almaları gerektiğini düşünürler çünkü.
İstanbul'da toplanan 23. Dünya Enerji Kongresi, sistemin egemenlerinde Türkiye'nin varlığı ve önemi konusunda farkındalık oluşturacak bir platform. Ülkemizi temsil edenlerin kararlı ve konunun tam manasıyla ehli olmaları da bunun teminatı...