Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 14 Eylül 2016

Kavga etmek yerine...

"Ah, nerede o eski bayramlar" muhabbeti 80'li ve 90'lı yılların başat konularından birisiydi. Eski bayramların hasretle anılması da, toplumun bayramları gerçek manasına daha uygun olarak yaşadığı günlerle değil, İstanbul'un belirli semtlerinde gerçekleştirilen eğlencelerle ilgiliydi daha çok.
İçinde bulunduğumuz Kurban Bayramı günlerinde de belki yakın dönemde yaşanan bayramlarla ilgili hasret duyan birileri vardır muhakkak. Kurban Bayramı yaklaşırken başlatılan tartışmalarda, insanları rahatsız edebilecek her türlü yayınların yapıldığı günler öyle çok uzak değil çünkü. Bu tür yayınlar bu günlerde de yapılıyor belki. Ama yakın dönemde bir kısım medyanın gazete ve televizyonlarının yayınları, kurban ibadeti hususunda ileri sürülebilecek olumsuzluklardan oluşuyordu.
Kurban'ın İslam'da olmadığı, bu ibadetin bir yönüyle vahşet olduğu, hayvanları kesmek yerine insanlara para yardımında bulunulabileceği, illa ki belirtilen hayvanlara gerek olmayıp tavuk hatta gerekirse balık bile kesilebileceği, Kurban Bayramı günlerinde ortalığın adeta mezbahaya döndüğü... Yakın dönemin hafızamızda kalan tartışma konularından bazıları...
Kolaycılık yaparak Kurban'ı reddetmeye çalışmak, konuyu sulandırmak için bin dereden su getirmek yerine, kurban kesme işinin nasıl daha düzgün yapılacağına kafa yormak ve gereken altyapının hazırlanması için çabalamak gerekirdi. Aslında halen de gerekiyor.
Kimlerin kurban kesmesi gerektiği, kurbanlık hayvanların özellikleri, kesimin nasıl incitmeden yapılacağı, etlerin paylaştırılmasının nasıl yapılacağı gibi konular işin teknik tarafları. Ama kurban ibadetinin bir de ruhunun olduğunu ve asıl önemli olanın da bu ruh olduğunun altını çizmek gerek.

Kurban sadece 'et' değil...

Medyada, Kurban Bayramı günlerinde Kurban'ın gerçek anlamı üzerinde durulsa ve
Kur'an-ı Kerim ve Hadislerdeki Kurban'la ilgili emirlerin hikmetleri üzerine kafa yorulsa daha iyi olur şüphesiz.
Kurban kesmeyi mümkünse kişinin kendisinin yapmasının, hayvan kesilirken belirli yaşlarda bulunan çocukların da orada bulunmasını temin etmenin... mutlaka ama mutlaka hikmetli tarafları olması gerek çünkü.
Kurban ibadetini önlemenin mümkün olmadığı anlaşıldığında devreye sokulan 'kurban kesiminin çoluk-çocuğa kesinlikle izlettirilmemesi' şeklindeki söylem, söz konusu ibadetten beklenen faydalardan bazılarını iptal etme manasına geliyor olabilir pekala.
Usulüne uygun olarak hazırlanıp, 'Bismillahi Allahü Ekber' zikriyle mümkün olduğu kadar acı verilmeden kesilen hayvanların bundan sonraki durumlarının, izleyen insanlarda ne türden duygulara sebebiyet verdiği ve verebileceği, üzerinde ciddiyetle durulması gereken bir konu. Hayatlarının sonraki aşamalarında herhangi bir şekilde kanla karşılaşacak kişiler, ilk kan görme deneyimlerini kurbanla yaşadıklarını için, belki de daha dayanıklı olabilirler mesela.
Kurban kesilmesine şahit olmanın, bazı insanların içlerinde var olduğu düşünülebilecek vahşet duygusunun körelmesinde rol oynayıp oynamayacağı, uzmanlarının bilebileceği bir şey.
Ancak kurban edilen hayvanın can çekişmesini seyreden birisinin, hayatının ileriki aşamalarında bir başkasının hayatına son vermeye kalkışmasının son derece olduğu söylenebilir.
İçimizden birileri emir ve yasakları ile kavga etmeye çalışmak yerine, bu ülkedeki insanların kahir ekseriyetinin mensup olduğu İslam'ın değerlerini anlamaya çalışsalar keşke...