Mehmet Çetingüleç

MEHMET ÇETİNGÜLEÇ

Tarihi 3 Ekim 2013

Azınlıkları kucaklamak...

Hükümetin açıkladığı "demokratikleşme paketinde" azınlıklara yönelik düzenlemeleri dikkatli okumak gerekiyor.
Süryanilerin tarihi mirası olan Mardin'deki Mor Gabriel Manastırının arazisini iade etmek, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin özgüvenini gösteriyor.
Çünkü "arazi devlete aittir" diye yargı kararı var.
Buna rağmen, devlet jest yaparak manastır arazisini kullanıcılarına, yani Mor Gabriel Vakfı'na hediye ediyor.
Bu bütün azınlıklara yönelik bir mesaj ve kucaklaşma arzusunun işaret fişeğidir…

***
Türkiye 780 bin kilometre kare.
Büyük ve saygın bir devlet.
Bölgesindeki en güçlü demokrasiye sahip.
İnsan hakları ve hukuk alanında daha ileri noktalara ulaşmak için reformlar yapıyor.
Azınlıklara mallarını iade etmekle topraklarımızın yok olması, ülkemizin işgal edilmesi, batması gibi korkulara gerek yok.
Bu kararlar hem AB sürecinde ilerlememize, hem de dünyadaki imajımızın güçlenmesine yardımcı olacaktır.
Özellikle Ermeni azınlığın sorunlarını gidermeye yönelik girişimler tehçirin 100. yıldönümü nedeniyle 2015 yılında açılabilecek davaları veya diğer hamleleri önleyebilir.
Daha da önemlisi, iç barışı ve huzuru sağlamaya, kaynaşmaya yönelik tarihi adımların çemberini genişletebilir…

***
Yeri gelmişken bir not aktaralım:
Karadeniz'de Rum ve Ermeni asıllı vatandaşlarımız da yaşıyor.
Ama hala kimliklerini gizleme ihtiyacı duyuyorlar.
Bu korkunun giderilmesi gerekmez mi?

***
Osmanlı döneminde olduğu gibi bir arada korkusuzca yaşamak mümkün değil mi?
Evet, geçmişte karşılıklı acılar yaşanmış.
O dönemleri tartışma yetkisi ve ehliyeti tarihçilerindir.
Ama 100 yıldır süregelen Türk-Ermeni husumetini bitirmek, "Yeni Türkiye" vizyonuna uygun görünüyor.
Şu anda Azerbaycan'ı da içine alan bölgede kalıcı bir barış ortamı sağlamak için atılacak en akılcı adım, yarım kalan müzakerelerin yeniden başlatılması olabilir.
Tabi bu konuda Dağlık Karabağ sorunu yaşayan Azeri kardeşlerimizin ikna edilmesi gerekiyor.

***
Türkiye sadece Mor Gabriel'in değil, diğer azınlıkların mallarını da iade ediyor.
Ruhban Okulu'nun ibadete açılacağı bildiriliyor.
Özetle, büyük bir iç kucaklaşma yaşanıyor.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Osmanlı'dan miras kalan azınlıklara o dönemin şefkatini gösterecek öz güvene sahip.
Osmanlı'ya sadakatlerinden dolayı "millet-i sadıka" diye adlandırılan Ermeniler, tabi ki Türkiye Cumhuriyeti'nin de sadık vatandaşlarıdır.
Türk milletinin gönlünde taht kuran, en ünlü camileri, köprüleri, medreseleri, türbeleri yapan Mimar Sinan'ın ve Osmanlı'da üst düzeyde görev yapan çok sayıda komutanın, doktorların, öğretmenlerin Ermeni asıllı olduğunu hatırlatmakta yarar var.
Düşmanca duyguları, gerçekleşmeyecek hayalleri "başkalarına" bırakalım.
Dost elini uzattığımızı, kucaklaşmaya hazır olduğumuzu, kendine güvenen "Büyük Türkiye"yi bütün dünya görsün, yeter…