Denizin dibinde uçağın enkazı ile birlikte bulunan naaşları, kahramanlarımızın vurulduktan sonra hızla denize çakıldıkları ve düğmeye basacak zaman bulamadıklarını gösteriyor.
Önceki gün konuşma fırsatı bulduğumuz önemli bir diplomat, "uçağımızın füze ile vurulduğunu tahmin ediyoruz" dedi.
Edindiğimiz bilgilere göre; uçağımızla hem radar hem ses bağlantısı vardı. İlk turda sınıra fazla yaklaşan uçak uyarı üzerine uluslar arası hava sahasına çıktı ve orada "radar testi"ni tamamlamak üzere yeniden manevraya başladı.
Uçak 12.6 mildeyken füze ile vuruldu ve çarpmanın etkisiyle yönü Doğu istikametine dönük olarak 9 mile kadar uçtuktan sonra hızla denize çakıldı. Uçağın 8 parçaya bölünmesinde denize çakılmanın da büyük etkisi oldu. Uçakla bağlantının 12.6 mildeki füze saldırısından sonra kesildiği ancak radar takibinin devam ettiği bildiriliyor.
Her şey çok hızlı olduğu için pilotların fırlatma koltuğunu kullanmaya fırsat bulamadan denize çakıldıkları tahmin ediliyor.
* * *
Peki Suriye hava sahası çok mu güçlü bir koruma kalkanına sahip?
Kaynağımız "hayır" diyor. "Bu konu abartılmasın. Suriye'nin öyle güçlü bir hava savunma sistemi yok. İsrail uçakları defalarca girdi hatta Esad'ın Sarayına kadar gittiler. Biz de aynısını yapabilecek imkanlara sahibiz."
Belli ki Türkiye fırsatını; yani hukuki şartların elvermesini bekliyor.
Şartlar oluştuğunda Şam'a kadar gidip misilleme yapmayı dahi göze almış durumda.
* * *
Olaydan sonra Suriye Dışişleri Sözcüsü "uçağımızın uçaksavar atışı sonucu düşürüldüğünü, delil olarak kuyruk kısmının Türkiye'ye verildiğini" söylemişti.
Kaynağımız "Doğrudur. Uçağın kuyruk kısmı elimizde. Ama üzerinde uçaksavar mermisi izi yok" diyor.
Nitekim dün basına gösterilen kuyruk fotoğrafında uçaksavar izleri görünmüyordu.
Bu bilgi de füze ihtimalini güçlendiriyor.
* * *
Kritik soru:
Peki Lazkiye limanında konuşlandırılmış olan Rus gemilerinden biri füze atışı yapmış olabilir mi?
Diplomat dostumuz sorumuza gülerek soruyla yanıtı veriyor:
Rusya bu kadar güçlü ekonomik bağları, çıkarı olan bir ülkeye karşı böyle bir şeyi yapmayı göze alır mı?
* * *
Cumhuriyet Gazetesinden Utku Çakırözer'e konuşan Beşşar Esad'ın "2,5 kilometre menzilli uçaksavarla vuruldu" sözüne de şu yanıt geliyor:
"Suriye yöneticileri çok rahat yalan söylüyorlar. Her konuda. Bakın kaybolan 2 Türk gazetecinin ellerinde olmadığını söylüyorlardı. Sonra gerçek ortaya çıktı ki onları tutuklamışlar. Bu konuda da doğruyu söylemiyorlar."
* * *
Bir başka konu:
Suriye'den kaçıp Hatay sınırından Türkiye'ye sığınanlar.
Dün de yüksek rütbeli subaylar geldi.
Öyle anlaşılıyor ki, önümüzdeki dönemde büyük göç dalgası olabilir.
Bu durumda Türkiye ne yapacak?
Diplomatik kaynağımız, Irak savaşında olduğu gibi yüzbinlerce kişinin göç etmesi halinde bunları Türkiye içinde barındırmanın mümkün olamayacağını belirterek, konuyu Birleşmiş Milletler'e götüreceklerini ve Suriye sınırında kalmaları için çaba göstereceklerini söylüyor.
Yani, büyük göç olursa Türkiye Suriye'ye girecek. Tabi BM gözetiminde tampon bölge oluşturmak için...
