Tarihi 22 Ağustos 2017

Oyuncak ülkeler

İrlanda kökenli bir işçinin çocuğuydu, 7 yıl Amerikan ordusunda USS Paul Foster destroyerinde subay olarak görev yaptı.
Ardından Harvard Business School'da eğitim aldı. Bir el onu dünyayı dizayn eden şirketlerden Goldman Sachs'ta uzun yıllar çalışacak işe taşıdı. Amerikan subayıydı, şu anda ABD yönetimleri üzerinde en etkin kapitalist oyunculardan Goldman Sachs'ta hızla yükselip parayla oynuyor, hatta butik yatırım bankası kuruyordu. Ancak The Daily Beast editörü Ronald Radosh'a 2013'te verdiği röportajda "Ben Lenistim" diyordu. Hızını alamıyor Başkan Trump'a seçim döneminde desteğiyle öne çıkan ve "Beyaz Amerikalılar'ın üstünlüğü"nü savunan Breitbar News haber sitesini alıyordu. İrlandalı, subay, kapitalist egemene çalışan, Leninist bir "Beyazların üstünlüğü"nü savunan ırkçı... Son geldiği nokta ise Trump'ın sağ kolu ve baş stratejist... Onun adı Steve Bannon'du...
Beyaz Saray Genel Sekreteri John Kelly geçtiğimiz hafta baş stratejist Steve Bannon ile masaya oturdu. "Steve seninle artık çalışamayacağız" dedi. Leninist subay ama aynı zamanda kapitalist ırkçı bankacı Steve Bannon ile Trump'un yolları böylece ayrılmış oldu. Peki Steve ne yaptı da Beyaz Saray'dan kovuldu? Bunun için fazla gerilere gitmeye gerek yok. Trump daha dün esip gürlüyordu. "Kuzey Kore nükleer denemelerden vazgeçmezse gerekeni yaparız" diye bağırıyordu. ABD, Güney Kore ile tatbikatlar yapıyor, savaş tamtamları çalıyor, dünya ayağa kalkıyor, "Nükleer savaş kapıda" haberleri havada uçuşuyordu. Hatta Amerika'da "Nükleer savaşa karşı sığınak" yapımında patlama yaşandığı, zenginlerin üretici firmada sıraya girdiği manşetlere taşınıyordu. Dünyanın sonu mu geliyordu? Yeryüzünün büyük krize kilitlendiği bir dönemde Trump askeri seçenekten bahsediyor, esip gürlüyor, tehditler yağdırıyordu. İşte Leninist subay, bankacı, ırkçı baş stratejist Steve Bannon o günlerde ortaya çıkıyor, "Bu krizin askeri bir çözümü yok. Unutun o seçeneği" diyordu. Yani işin özü "Bizim başkanın havada uçuşturduğu tehditler boş.
Hepsi bir oyun" demeye getiriyordu.
Çin Kuzey Kore'nin en büyük destekçisi ve kankasıydı. Kuzey Kore'ye sopa gösterip Çin'i hizaya getirdiler. Nitekim dünyayı ayağa kaldıran o kriz esnasında önce ABD heyetleri ardından Genelkurmay Başkanı sessizce Çin'e gidip seri anlaşmalar imzaladılar.
Washington, Pekin'i havuza katmak için Kuzey Kore sopasını gösterip masaya oturttu. Bir sopaya karşılık neleri aldılar?
Onların hepsi kapalı kapılar ardında kaldı.
Biz bilemeyiz. Ancak bildiğimiz tek şey var.
Çıkarılan tüm krizler birer oyundur. Kuzey Kore maşaydı, çıkarlar uğuruna dünyayı ayağa kaldırmak pahasına kullandılar.
Bazen medyayı, yerli işbirlikçileri, teröristleri kullanırlar... Bazen de ülkeleri... Bize karşı terör örgütlerini sonuna kadar kullandılar, hatta işi darbeye kadar götürdüler. Ancak kuklalarıyla başarılı olamadılar, istediklerini alamadılar. Şimdi tıpkı Kuzey Kore örneğinde olduğu gibi ülkeleri kullanıyorlar. Mesela CIA'nın gizli merkezi Almanya'dadır. ABD 2.Dünya Savaşı'nın kazananıdır. Almanya'ya giren ve bölen ülkedir. Giren asla o ülkeden kolay kolay çıkmaz. Nitekim Almanya'da 70 binden fazla Amerikan askeri ve 180 ABD üssü var. Bizi FETÖ'CÜ operasyonu sonucu uçak düşürme krizi ile Rusya'yla kapıştırmak isteyen ABD, şimdi Almanya'yı körüklüyor. Nitekim Amerikan diplomatına aşık olup evlenmiş bir Türk'e de taa okyanus ötesinden "Hür dünyanın lideri Angela Merkel'e kafa tutmak" diye tweet attırıp gaz veriyorlar. Almanya'daki medya Amerikan sermayesidir ve var gücüyle Türkiye'ye saldırıyor, Cumhurbaşkanımıza hakaret yağdırıyor, Berlin'deki neredeyse tüm siyasiler de bu dolmuşa biniyor. Biz Almanya ile kapışacağız, Amerika'nın çıkarlarına yanaşacağız. Tüm hesaplar bunun üzerine...
Zavallı kullanılan Almanya da Avusturya'yı kullanıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Türkiye düşmanlarına oy vermeyin" diye Almanya'daki Türk seçmenlerine yaptığı haklı çağrıya Avusturya'dan cevap geliyor. Avusturya Dışişleri Bakanı Sebastian Kruz "Erdoğan Almanya'daki seçimlere müdahale edemez, içişlerine karışamaz" diye bağırıyor. İnsanın "Haydi oradan zevzek" diyesi geliyor.
Türkiye'deki referandumda Avusturya, Almanya ve neredeyse tüm Avrupa'nın devlet televizyonlarından siyasetçileri ile nasıl "Hayır" kampanyası düzenlediğini bilmiyor musunuz? Sizinki iç işlerine karışmak değil de bağırsak enfeksiyonu mu midesiz?