Katar'ı terörü desteklemekle suçlayarak tüm ilişkilerini dondurdu. Sınırına asker yığdığı iddiaları ayyuka çıktı. Diğer Arap ülkelerinin bir kısmı peşinden geldi. Sadece Suudi Arabistan sınırı ile dünyaya karasal bağlantı kurabilen Katar izole edildi.
Doğalgaz ihracatında Ruslar'dan sonra dünya ikincisi olan Katar, kişi başı 132 bin dolarla gelir seviyesi en yüksek ülke durumunda.
ABD askerlerinin yanı sıra Amerikan petrol ve doğalgaz şirketleri de Katar da üs kurmuş durumda. ABD Dışişleri Bakanı Tillerson'un Trump kadrosuna girmeden önce CEO'su olduğu Exxon Mobil, Katar'da bir numaralı şirket... Washington, Riyad'ı da seviyor ama Katar'ı da çok seviyor.
Baktığımızda da Dışişleri Bakanı Tillerson sürekli Suudları ve Katar'ı diyalog yoluyla sorunları çözmeye çağırıyor. Katar aynı zamanda da en büyük yatırımlarını İngiltere'ye yapıyor. Washington'un son dönemde sürekli hedef gösterdiği İran da Katar'la çok yakın ilişkiler içinde. Katar bu yıl İran'la birlikte dünyanın en büyük doğalgaz sahasını genişletme kararı aldı. Suudi Arabistan ise Yemen'de savaştığı İran ile Katar arasındaki ilişkilere deliriyor. Tehditler, suçlamalar havada uçuşuyor, yeni kriz Ortadoğu'nun kucağına adeta oturtuluyor. Böylesi krizlerde tüm dünya gözünü ABD'ye çeviriyor...
"ABD Başkanı Trump ne diyecek, nasıl tavır alacak, kimin yanında olacak", "Trump nasıl tweet atacak" diye Washington'a kilitleniyor. Trump Katar krizi ile ilgili "Teröre finansman sağladığını Suudi Arabistan'da bana söylediler, orada öğrendim. Finansman sağlanmamalı" diye tweet atıyor. Haydii bütün dünya "Trump Katar'a karşı tavır koydu, Suudların yanında yer aldı" diye konuşmaya, analistler, uzmanlar, akademisyenler ahkam kesmeye başlıyor, saatlerce binlerce kafadan milyonlarca ses çıkıyor. Hiç kimse sormuyor... "Yahu koskoca Trump, Katar'ın teröre finansman sağladığını Suudi Arabistan istihbaratından mı öğrendi?" diye... Böyle bir şey varsa koskoca CIA dururken bunu Arabistan'da 380 milyar dolarlık anlaşma yaptığında mı ilk kez duyması lazım? Trump resmen dalga geçiyor. "Bana Suudlar öğretti" gibisinden tweet atarak kafa yapıyor.
Sonra da oturup Beyazsaray'da kıs kıs gülüyor. "Acaba bugün ne tweet atsam" diye danışmanları ile toplantılar yapıyor. Gelin çok eskilere gidelim... Amerika'nın en derin adamı ve tüm başkanları top gibi sektiren usta oyuncu Henry Kissinger, Dışişleri bakanlığı döneminde ilginç söylemlerde bulunuyordu. Bu söylemler Amerikan tarihine "KİSSİNGER DOKTRİNİ" olarak geçiyordu. Peki neydi bu Kissinger Doktrini?..
Bakın ne diyordu ABD'nin en derin adamı yıllar önce; "Bırakınız çatışsınlar...
Bırakınız birbirlerini yesinler. Sonunda çatışan tüm taraflar gelip kapımızda yatacak. Bizden medet umacak." İşte Amerika o günden beri bu "Kissinger Doktrini" ile yönetilmeye başlandı. Nitekim dün CIA destekli Amerika'nın sesi VOA bir haber yayınladı. Başlığı aynen şöyleydi;
"Katar krizinde taraflardan ABD'ye arabulculuk çağrısı..." Evet gaza geliyor ve getiriliyorlar, çatıştırılıyorlar. Sonra herkes ABD'nin kapısına dayanıyor. "Aman krizi çöz" diye... Eee bu da bedava olacak değil yani... Nitekim seçim kampanyasında vaad yağmuru yağdıran Trump ne diyordu?
Hadi hatırlayın... "Vaadlerimin kaynağı da belli... Körfez ülkelerinden tahsil edeceğim..." Zavallı İslam dünyası Ramazan ayında bile yeni savaş tamtamları çalacak kadar kukla durumuna düşüyor ve bundan bir türlü kurtulamıyordu. İran Dışişleri Bakanı Katar krizi için Ankara ile görüşmeye geliyor, havadayken İran'da DEAŞ meclisi basıyor, canlı bombalarla Humeyni türbesini sarsıyor, 12 kişiyi öldürüyordu. DEAŞ'a bakındı yani... Durup durup tam Katar Krizi patladığında ilk kez İran'ı vurmayı akıl ediyordu NEDENSE! İran hükümetinden de "Bunu Suudi Arabistan yaptı, ödeteceğiz" diye zokayı yutmuş mesajlar ve intikam çığlıkları geliyordu. Washington da "Kissinger Doktrini"ni kiss yapıyor, Trump danışmanlarıyla yeni tweet toplantısına giriyordu. ABD Maliye Bakanlığı'da Ortadoğu'da doğan durumdan ortaya çıkacak milyarlarca dolarlık yeni kaynağın hesaplarını yapıyor, tahsilata hazırlanıyordu.
