Tarihi 7 Haziran 2017

Katarkulli

İngiltere bir ay içinde üç saldırıyla sarsıldı. Bugün, 5 DEAŞ saldırısının daha bertaraf edildiği ortaya çıktı. Halbuki 6 ay önce İngiliz istihbaratı MI6'nın başkanı "DEAŞ'ın içindeyiz. Bize yapılacak saldırıları böyle bertaraf ediyoruz" diyerek hava atıyordu. Ancak birileri o havayı terörle söndürdü. Son bir ay içinde 8 terör saldırısının hedefinde bir Londra vardı karşımızda.
İngiltere'yi kim neden vurmak istiyordu?
Cevabı bulan, Katar krizine ulaşacaktı.
Londra saldırganlarından Khuram Butt, Arsenal formasını giyerek cinayetler işliyordu.
Arsenal'in sponsoru, Katar'a ambargo koyan BAE'ydi. Aşırılıkla mücadele için "ÖNLE " adında bir de FON vardı. Terör örgütlerine katılmayı engellemek amacıyla kurulmuştu. Londra saldırganının ağabeyi Saad Butt'a çok ilginçtir bu FON'dan para yağıyordu. Kardeş terörizme hizmet ediyor, ağabey terörü önleme FON'undan maaş alıyordu. İnanılmaz bağlantılar, para ilişkileri, DEAŞ'ın içinde olmasına rağmen 8 saldırının hedefindeki bir Londra!..
Anlayabilmek için daha derinlere inelim...
ABD yıllar önce "Arap Baharı" adı altında 22 yeni ülkenin kurulacağını ilan ediyordu.
Washington "Bölünmeler bölgeyi bize getirecek" diyordu. Arap Baharı'ndan önce Mısır'dan, Suudi Arabistan'a, Kuveyt'ten BAE'ye kadar bölge İngiltere'nin sömürü alanıydı. Arap Baharıyla bölge Amerika'ya kaymaya başladı. Krizlerle İngiliz'in cirit attığı Mısır bile SİSİ ile Washington'a bağlanıyor, Trump Kahire'den gelen darbeciye Beyaz Saray'da "Harika iş çıkardınız" diyordu. ABD kongresi "11 Eylül'ü gerçekleştirenler Suudi vatandaşı.
Arabistan'ın ABD'deki parasına el koyalım" diye kanun çıkarıyordu.
Arabistan da "Amerika'daki 700 milyar dolarımızı çeker, batırırız" diye tehdit yağdırıyordu. Trump böyle bir ortamda Arabistan'ı ziyaret ediyordu. Aralarındaki kriz mutlu sonlanıyordu. Suud paralarına el koymak için kanun çıkarılan ülke, Trump ziyaretiyle Washington'a 380 milyar dolar daha hüplüyordu. Her ayaklanma, iç savaş ve krizden karlı çıkan tek ülke ABD oluyordu.
Washington bölgedeki İngiliz hakimiyetini adım adım kırıyordu. Ve derken Katar krizi patlak verdi. Katar'a ambargo koyan ülkeler "Medya yoluyla teröre hizmet ediyor" diye suçluyordu. Katar sermayesi ile kurulan El Cezire, Arap ülkelerinde etkiliydi ve hedef tahtasındaydı. Halbuki teröre hizmetçisi denen El Cezire de İngiltere'nin güdümünde, merkezi Londra'daydı. Katar Maliye Bakanı Emadi Mart 2017 sonunda "İngiltere, Katarlı kurumsal ve özel yatırımcılar için EN BÜYÜK ve İLK YATIRIM destinasyonu... 40 milyar sterlin yatırımımız var. 5 milyar sterlinlik yatırımımız yolda" diyordu.
İngilizler "Katar, Kraliçemizi satın aldı" diye yazıyordu. 8 terör saldırısından, Katar krizinin baş sorumlusu El Cezire'ye kadar her yol Londra'ya çıkıyordu. Amerika'nın on bin asker ve üsler bulundurduğu Katar'dan çekilecek hali yoktu. Hatta Beyaz Saray "Katar'daki işlevimiz aynen devam edecek" diye bağırıyordu. Ancak bu kriz, Londra'nın güdümündeki Arapları bölüyor, İngiliz hakimiyetinin en güçlü örneği Kuveyt ve BAE'yi bile karşı karşıya getiriyordu.
Sonuçta Londra terörle boğuşurken bölgeyi emin adımlarla Washington yutuyordu. ABD Londra'sız asla yapamazdı. Bu operasyonlarla bugüne kadar hep ABD'yi kullanan İngiltere de hizaya getiriliyor ve artık kullanılacaklar listesine giriyordu. Dün FIFA dahi araya giriyor "Terör tehdidi varsa Katar 2022 Dünya Kupası'nı başkasına veririz" diyordu. Ortada Katar'ın sadece Dünya Kupası için harcayacağı 220 MİLYAR DOLARLIK PASTA vardı. Birileri de çıkıyor "Türkiye kaybediyor" diye ahkam kesiyordu. Kimse merak etmesin... Krizden en karlı çıkanlardan biri Türkiye olacak.
Ambargocu ülkeler vatandaşlarını geri çağırırken, Katar'a tavır alanlardan Mısır bunu yapamadı. Şimdi kara kara düşünüyor.
180 bin Mısır vatandaşı Katar'da çalışıyor.
Belki de yerini Türk işçiler alacak. Dünyanın en büyük 2. doğalgaz rezervine sahip Katar'a "Türkiye üzerinden sevkiyat"tan başka yol kalmadı gibi. Katar neredeyse gıda dahil tüm ihtiyaçlarını ambargo koyan ülkelerden karşılıyordu. Hatta Suudi sınırında yaşayan Katar vatandaşları daha ucuz diye Arabistan'a geçip alışveriş yapıyordu. Şimdi ihtiyaçların büyüğünü karşılayan Türkiye olacak. Bölgeyi okuyamayan ve Katarkulli'ye
gelen bazı yetersizlerimiz "Oh oh bu işten en çok Erdoğan kaybedecek" diye boşuna sevinmesin. Yoksa Katar tepmişe dönerler!