Tarihi 26 Kasım 2016

Levrek ve havyar

Uzman bir ahçı facebook sayfasında anlatıyor. "Bugün size özel soslu ekose etekli levrek yaptım, tadına doyamayacağınız bir cennet taamı" diye başlayarak. O tadı doyumsuz ekose etek giyen levreğe tekrar döneceğiz. Şimdi 1975 yılına gidelim... Dönemin Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil 12 Mart Muhtırası ile ilgili bir açıklama yapıyor ve diyor ki;
"Amerika bir memlekette demokratik idare olmuş, ırkçı-faşist yönetim olmuş, ona hiç bakmaz.
ABD o ülkenin kendisine ne ölçüde tabi olduğuna, kendi politikasına ne dereceye kadar uydu haline geleceğine bakar. Washington, bir albaylar cuntası ile Yunanistan'da istediği yaptırabiliyorsa, Albaylar cuntası Yunanistan için biçilmiş kaftandır.
Amerika eğer bir Nihat Erim hükümeti ile haşhaş men ettirebilecekse, Türkiye'nin layık olduğu idare tarzı Nihat Erim Hükümetidir." Nihat Erim CHP milletvekiliydi, 12 Mart 1971 muhtırasının ardından partisinden ayrılmak kaydıyla darbe hükümeti kurmakla görevlendirildi ve Başbakan oldu. Fethi Akkoç TBMM Dış İlişkiler Komisyonu ve NATO Parlamenter Asamble Başkanı olarak görev yaptı. Anılarını "Ekose Etekli Levrek" adlı kitapta topladı.
"Haşhaş üretimini durdurun" demeye gelen Amerikan elçisine Yalova'da hükümetin verdiği yemekte masaya gelen "Ekose etekli Levrek" ikramından geliyor" o kitabın adı.
Türkiye o dönemde günlerce manşetlerde bu ekose etekli levreği konuşuyor. Ankara ABD'nin isteğini kabul etmeyince durumu "LEVREK" de kurtaramıyor. Fethi Akkoç "Bir gazeteci dostum Nihat Erim'e 6 ay önceden Başbakan olacaksın dedi. Nihat Erim'in haberi yoktu ve 6 ay sonra Başbakan oldu" diyor. İnönü Başbakanlık yaparken, ABD'ye her gittiğinde masaya "Haşhaş üretiyoruz, gelin bunu sizlerle ortak fabrikalar kurarak işleyelim" diyor. O dönemde afyon sakızı Türkiye'de kilosu 700 ila 1000 lira arası satılıyor. Ancak işlendikten sonra kilosu 20 bin dolara kadar alıcı buluyor. Ekonomide büyük sıkıntılar yaşayan Türkiye, bunu Amerikalılar ile ortak işleyerek ilaç şirketlerine satmak istiyor. ABD her defasında karşı çıkıyor. Fethi Akkoç kitabında "Menderes iktidara gelince Ruslarla haşhaşı ortak işleme konusunda anlaştı ve bu onun ölüm fermanı oldu" diyor.
"Sonrasında yapılan tüm darbelerde haşhaş üretimi başroldeydi. Ta ki 12 Eylül ile birlikte yasaklanana kadar" diye ekliyor. 12 Mart Muhtırasından sonra İhsan Sabri Çağlayangil'in "Amerika eğer bir Nihat Erim hükümeti ile haşhaşı men ettirebilecekse, Türkiye'nin layık olduğu idare tarzı Nihat Erim Hükümetidir" demesi işte burada anlam kazanıyor. Bu ülkede bir haşhaş için bile darbeler yapacak kadar "ÇIKAR" üzerine uluyan sırtlanlar var karşımızda. Günümüzde yine şartlar gereği tıpkı Menderes gibi Moskova ile yakınlaşıyorsak, FETÖ ile Rus uçağını düşürerek ara bozmak, savaş çıkarmak isteyenler boş mu duracak? Bugün gelinen noktada Rusya ile gizli yürütülen savaşın başında Avrupa geliyor. Avrupa Birliği uzun zamandır Ruslara ambargo uygulayarak, Moskova'yı batırmaya ve hizaya getirmeye çalışıyor. Türkiye, Putin'le Avrupa arasındaki bu anlaşmazlıktan karlı çıkarak Rusya ile 100 milyar dolarları bulan bir ticaret hacmine ulaştı. FETÖ'nün pilotları ile bu karlılığa darbe yaptılar. Erdoğan'ı da elbirliği ile darbeyle indirmek için defalarca geldiler. Ankara her defasında Halkı da yanına alarak hamleler yaptı ve hepsini bertaraf etti. Bugün yaşadığımız tüm terör olayları ve Suriye provokasyonlarının altında ekose etekli levrek sevenlerle-Rus havyarı arasındaki acımasız rekabet de önemli rol oynuyor. Pekin ile peşpeşe yaptığımız enerji anlaşmaları nedeniyle Çin Lokantası'ndan da nefret ediyorlar. BATI ile Avrasya'nın arasında tam köprü durumundaki Türkiye bu açıdan kilit ülke. Köprüyü tutan diğerine üstünlük elde edecek. Alamadıkları için de durmaksızın saldırıyorlar. Adamlar için terör örgütleri veya cunta olmuş, FETÖCÜ olmuş hiç önemli değil. İhsan Sabri Çağlayangil'in deyimiyle demokrasi, insan hakları da umurlarında değil. Tek aradıkları masada iştahla yiyecekleri LEVREK! Bunun için de maaşa bağladıkları garsonları kullanıyorlar. Avrupa'dan hainlerimize yapılan "Gelin bize sığının" çağrıları "GARSON OKULLARI"nı doldurmak için yapılıyor. Ancak şu unutulmamalı ki, Türkiye artık eski Türkiye değil. Masaları devirerek yoluna devam ediyor.