Tarihi 22 Haziran 2016

Birleşik Krallık operasyonu

Olaylara at gözlüğü ile bakarsanız... Atlar bir olaydan ne anlıyorsa onu algılarsınız. Zaten yeryüzünde tüm dizaynlar bu algı mekanizmalarının çalıştırılması üzerinden yapılmıyor mu? Dünyada yaşayan yüzde 99'dan daha fazla servete sahip olan yüzde bir, insanoğlunu üzerine binecek ve istediği yöne götürecek bir at gibi kullanmak için her yolu deniyor.
Elindeki para gücünü, medya ve istihbarat örgütleri hizmetini, terör odaklarından, kendilerine uşaklık eden siyasetçilere, ekonomi tetikçilerine kadar ne argüman varsa kullanıyor. Hadi gelin İngiltere'ye gidelim hep birlikte. İşçi Partisi'nin 41 yaşındaki kadın milletvekili Jo Cox bir hafta öncesine kadar İngiltere'yi köy köy dolaşıp oy istiyordu.
Ülkesinde "Avrupa Birliğinde kalalım mı ayrılalım mı" oylaması vardı. Milletvekili Jo Cox "Avrupa Birliğinde kalalım" diyenlerin içinde en şiddetli savuncuydu.
Katil yakalandığında "Önce İngiltere" diye bağırıyordu. Bu slogan ülkedeki bir Neonazi örgütün adıydı. Yani bir oyuncaktı.
O oyuncağın sahibi Alman istihbaratı BND ve CIA koridorlarında dolaşıyordu. Aslında Alman istihbaratının da patronu CIA'ydı. Ve "Avrupa Birliği'nden ayrılmayalım" diyen milletvekili Jo Cox'un öldürülmesi en çok Almanya'nın işine yarıyordu. Almanya Birliğin lideri ve kurucusuydu. Hitler'in 50 milyon kişiyi öldürerek kuramadığı tek Avrupa, yıllar sonra kazıya kazıya parayla kurulmuştu.
İngiltere'nin ayrılması Birliğin dağılması, yıllara yayılan çabanın çöpe gitmesi demekti. Çünkü İngiltere'den "Ayrılma" kararı çıkarsa diğer Avrupa ülkeleri de peşpeşe referanduma gidecekti. Domino etkisi, tsunami tehlikesi gibi kapıdaydı. Peki "AB'den ayrılmayalım" diyen milletvekili Jo Cox öldürülmeden birgün önce anketlerde son durum neydi? O çarpıcı sonuçlar dün açıklandı. Jo Cox öldürülmeden bir gün önce "Ayrılalım" diyenler yüzde 49'du. "Avrupa Birliği'nde kalalım" diyenler ise yüzde 48'deydi. Yani referandum Jo Cox ayrılmadan bir gün önce yapılsa İngiltere bugün itibariyle Avrupa Birliği'nden resmen ayrılmıştı. Peki milletvekili Jo Cox öldürüldükten bir hafta sonra durum hangi noktaya geldi? Sonuçlar ilginçti. "Avrupa Birliği'nde kalalım" diyenlerin oranı yüzde 7 oranında müthiş bir şekilde artmıştı. Şu anda referanduma bir gün kala yüzde 53 "Birlikte kalalım" diyor. "Ayrılalım" diyenler ise yüzde 47'de kaldı. Kullanılan bir maşa, bir cinayet ve onun üzerinden yapılan operasyonlara en güzel örnek buydu işte.
ALGI OPERASYONLARI böyle yapılıyor, atların yönü böyle değiştiriliyordu. İngiltere Başbakanı Cameron da "Milletvekilinin ölümüne çok üzüldüm" diyor ama doğurduğu sonuçlara utanmasa "Hurraa" diyecek noktaya geliyordu. İngiliz istihbaratı da bu işin içindeydi. Dünyanın en güçlü üç istihbarat örgütü elele, başka ülkelerde sık sık yapıp uzmanlaştıkları konuda ortak operasyon düzenliyordu. Nasıl?.. Kraliçe'nin ülkesinde EN KRAL OPERASYON değil mi? Olan "Birlikten ayrılalım" diye kampanya yürütenlere olmuştu. Sinir krizleri geçiriyorlardı, delirmek üzereydiler.
Hemen karşı saldırıya geçtiler. "Birlikte kalırsak Türkler gelecek" diye daha fazla bağırmaya, hatta abartının tavanına çıkıp eşek gibi anırmaya başladılar. İngiltere'yi Birlik'ten ayırmak için kullanabileceklerini zannettikleri tek koz vardı ellerinde...
"TÜRK KORKUSU"nu zirveye çıkarmak.
Hemen bir kampanya videosu hazırladılar.
Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki kavgaları montajladılar. Ancak adamlara bu görüntüler yetersiz geldi. TÜRK KORKUSU daha dehşet hissettirilmeli, seçmen sandığa giderken tir tir titremeliydi. Hemen Youtube'dan SES EFEKTLERİ indirdiler. Şangır şungur kırılan cam sesleri eklediler. Ancak bu da açmadı adamları, hala yetersizdi.
Tüyler daha daha diken diken olmalıydı.
Yine Youtuba başvurdular. O görüntüye kadın çığlıkları eklediler. Sanki bir kadın Meclisi'mizde boğazlanıyormuş gibi bir manzara doğurdular. Acaba bu operasyon atları etkiler miydi? Oyları tekrar çevirir miydi? Çevirirse, ayrılmaya karşı çıkanlar kendilerinden bir milletvekili daha öldürtüp karşı operasyon çeker miydi? Buna vakit var mıydı? Hiçbirini bilemiyoruz. Bildiğimiz tek şey var; Algı operasyonları ile insanlara at gözlüğü takanlara kapılıp peşinden giden, bizim medyada, siyasette, iş dünyasında, sivil toplum örgütlerinde çok var. Kimi dışarıdan transfer ettiği söylemleriyle, kimi ithal manşetleriyle kişniyor. Adamlar da "DEH" diyor. Başka ne yapacaklar?