Tarihi 13 Mayıs 2015

Tezgaha gelme'k

Azınlıkları kullanmak en mantıklı sistemdir. Bir ülkeyi ele geçirmek isteyenlerin en büyük kozu ve hayali o ülkeyi azınlıkla idare etmektir. Çünkü azınlıkta olanı iktidara getirirsen, korunmaya ihtiyacı vardır. "Tamam iktidardayız ama azız. Bizi burada tutacak olan GÜÇLERE ihtiyacımız var" derler. Giderler o GÜÇLERE ülkeyi teslim ederler. Karşılığında iktidarı satın alırlar ama memleketin altını da üstünü de verirler.
Gidin Arap ülkelerine bakın, hep aşiret üyeleri yönetir ülkeleri.
Yüzlerce aşireti, tek aşirete bağlarlar.
Afrika'da birçok ülkede değişen bir şey yoktur. Orada yapılan tüm darbeleri inceleyin, durum hep aynıdır. Ruanda'da azınlıktaki Tutsiler'i iktidara getirip, çoğunluktaki Hutular'ı ezdirerek yönetirler yıllarca. Elmas madenlerinden milyarlarca dolar çalarak çıkarlar ülkeden. Madenler kuruduğunda kendi haline bırakırlar ülkeyi.
Bir ayda 1 milyon akraba insanın palalarla birbirini doğrayarak toprağa gömmesini, viski kadehi ellerinde izlerler uzaktan.
Dünyada darbelerin sürekli yapıldığı ülkelere bakarsak durum hep böyledir.
Ortadoğu'yu, o bölgenin insanlarından çok daha iyi bilen bir dostumla kahve içtik önceki gün. "Suriye'de ESAD Hanedanı dönemi nasıl başladı biliyor musun" diye sordu.
Yüzde 74'ü Sünni olan bir ülkeyi yıllardır yüzde 12'lik nüfusa sahip Nusayriler yönetiyordu. Baba Esad'ın Baas partisi benim dünyaya geldiğim günden beri ülkede tek hakim güçtü. 1963'te ülkede yapılan darbede Hafız Esad kilit rol oynadı. Bir süre sonra Hava Kuvvetleri Komutanı oldu. 1970'de de kansız bir darbeyle iktidara geldi. Evet Hafız Esad Devlet Başkanlığı'na oturmadan önce ülkeyi Sünni Generaller yönetiyordu.
Ortadoğu uzmanı dostum, o dönemde dışarıdan bir elin Suriye'ye girdiğini ve Sünni Generaller arasında büyük bir fitne çıkardığını anlattı.
Fitne yangını öyle büyüyor ki, bir süre sonra ülke iç savaş noktasına geliyor.
Devreye o fitne ateşini başlatan ÜST AKIL giriyor. Kavga eden Generallere "Oturun aranızda anlaşıp sulh yapın" diyor.
Ve ülke yönetimini TARAFSIZ birine verirlerse bunun en güzel anlaşma olacağı fikrini ortaya atıyor.
Kavga eden Sünni Generaller masada "Teklif edilen sulh planı çok makul.
En iyisi başa Sünni olmayan birini getirelim, böylece tarafsızlık sağlanmış olur, biz de kavga etmekten kurtuluruz
" diyorlar. Ve Nusayri Hafız Esad isminde anlaşmaları sağlanıyor ÜST AKIL tarafından. O günden sonra ülkeyi yüzde 12 nüfusa sahip Nusayriler yönetmeye başlıyor.
İktidarı KORUMAYA muhtaç olduğu için de sırtını İNGİLİZLER'E dayıyor.
Baba Esad oğlu Beşer'i İngiltere'ye okumaya gönderiyor. Orduyu el altından yavaş yavaş Nusayri gençlerle dolduruyor sabırla. Ve bir süre sonra ORDU tamamen Nusayrilerden kurulmuş bir GÜC'e dönüşüyor. Tam 52 yıldır Suriye bu azınlık sistemiyle yönetiliyor.
Ne zaman ki, Esad koruyanlara karşı hatalar yapmaya başlıyor, ülkeyi karıştırıp iç savaşa teslim ediyorlar. Yakında, hatta 3 yıl içinde Suudi Arabistan'daki azınlık iktidarının da son bulacağını söyledi dostum. Ha keza Ürdün'de de. "Kullanım tarihleri doldu" dedi. Türkiye'nin de yıllardır halk tarafından değil, darbelerlerle azınlıklar tarafından yönetilen ve soyulan bir ülke olduğunu hatırlattı.
Askeri vesayet bittiği anda Türkiye'de yeni darbe yolları arandığını ve bu uğurda insanların kullanıldığını belirterek son noktayı koydu; "Bugün Paralel'i kullanıyorlar iktidarı devirmek amacıyla... Yarın azınlıkta olan üçgenleri iktidara taşımak için.
Yöntemleri hep böyle. Sağımıza, solumuza, Ortadoğu ve Afrika'ya bakın. Sistem hep aynı."
Evet önümüzde seçimler var. Allah'a şükürler olsun ki, bu ülkede şu dönemde memleketi HALK OYU İKTİDARI yönetiyor. Ancak bundan rahatsız olanlar ve ülkede kendi sistemlerinin tekrar hayata geçirilmesini isteyenler her türlü tezgahı ayan beyan sergilemekten kaçınmıyorlar.
Her türlü kirli yerli ittifakları deniyorlar.
Önemli olan onların ne yapacağı değil.
Evet biz ne yapacağız? Çocuklarımıza nasıl bir gelecek bırakacağız? 7 Haziran bu kararı vereceğimiz günlerden biri olacak.