Tarihi 16 Eylül 2014

Tos!!!

Rahmetli Özal oğlunu çağırıyor. "Evlat bu İstanbul dükalığını yıkmadan bu memleket kendine gelemez" diyor.
İstanbul DÜKALIĞI'nın da açılımını yapıyor. "Türkiye'yi 5 aile Boğaz'dan yönetiyor" diyerek.
Özal bu gerçeği görmüş ve yıllar önce oğluna söylemişti.
İstanbul Dükalığı'na bu güç nerden geliyor?
Yalıda oturan ünlü bir işadamına bu soruyu yönelttim dün. "Sen Amerikaİngiltere ve Almanya'nın dev şirketleri ile ortaklıklar kurarsan artık bir KÜRESEL GÜÇ oldun demektir.
Küresel güç, dükalığı getirir sonunda"
dedi.
10 yıl öncesine kadar Türkiye'de Maliye Bakanlarını işte bu dükalığın belirlediğini söyledi. "Maliye bakanlığına gelecek ismi mutlaka onlar seçerdi" diye ekledi.
PARA'nın kontrolü daima onlardaydı.
Her türlü KAOS'ta DÜKALIĞIN surları büyür, kale genişlerdi.
Yıllarca montaj üretimle bu ülkeye mal sattılar.
Her montaj, yabancının kazanması demekti.
Bu ülkeden milyarlarca doların dışarıya çıkması, fakirleşmemiz anlamına geliyordu.
Bizim Boğaz BATI'daki ortaklarına çalışıyordu.
Biri çıkıp PARA kovanına çomak sokmaya kalkarsa hemen devriliyordu.
Devirmenin en güzel yolu koalisyonlardan geçiyordu.
Ne kadar koalisyon o kadar görüş ayrılığı ve çatışma demekti.
Her kurulan hükümet potansiyel bir çatışma merkeziydi.
İçine fitne sokmak da kolaydı, kontrol etmek de, indirmek de...
Ortalama 5-6 ayda koalisyon hükümetlerinin kurulduğu bir ülke haline getirdiler bizi.
Her hükümet krizi, ekonomide KAOS demekti. Her ekonomik kriz de DÜKALIĞIN kasasını ağzına kadar doldurmak sonucunu getiriyordu.
Büyük soygun vardı memlekette.
İş adamı dostum son yıllarda önemli bir gelişmeye dikkat çekti.
Artık 5 aile yoktu piyasada.
Sayıları yüzleri, binleri bulan YENİ isimsiz, piyasaya hiç çıkmamış zenginlerimiz vardı.
İstanbul Dükalığı artık kırılmıştı.
Bir başka işadamı önceki akşam ilginç bir cümle fısıldıyordu kulağımıza; "Bu ülkede işadamı parasının 3'te birini bu ülkede tutarken, yıllarca üçte ikisini dışarıya taşıdı. İnşallah bunun da önüne geçilecek" diyordu.
Evet araba ihracatımız patlamıştı ama hala montaj safhasındaydık.
DÜKALIK YERLİ otomobile direniyordu. "Olmaz" diyordu. "Bu vatan hainliği" diyenler bile vardı memlekette. "Montaja devam, 30 milyar dolarlık üretim, bunun 27 milyar doları dışarıdaki BARONLARA" sistemi hala sürüyordu. Ama önemli değildi.
İşadamı dostumuz bunun da kırılacağını söylüyordu. Müthiş girişimci ruhu olan bir ülke haline gelmiştik. Bu girişimci ruhu ne BATI'da vardı, ne de başka ülkede. "Başaracağımız daha çok şey var" diyordu dostum.
Enerjiye çok para harcıyorduk.
Yılda 60 milyar dolarımız benzin olarak arabalara, fabrikalara giriyor, egzos borusu ve bacalardan buhar olarak çıkıyordu.
Son gittiği yer ise yağmur olarak uluslar arası PETROL şirketlerinin kasasına sağanak halindeki dönüştü.
Son yıllarda enerji hatlarına gitmemiz, yatırımları ve diplomatik girişimleri artırmamız birilerini rahatsız ediyordu.
Bizden buhar olarak alınıp yağmur olarak ceplerine inen 60 milyar doları kurtarma yoluna girmiştik.
Onun içindir BARON'ların Amerika'daki gazeteleri, Yahudi petrodorların medyası "Türkiye IŞİD'den petrol satın alıyor" diye YALAN yayınlara başlamıştı.
Feci şekilde dertliler.
Kontrol altına aldıkları İstanbul Dükalığı yerini Anadolu beylerbeyliğine bırakıyor.
Manzara kahrediyor BARONLARI.
Üstelik Dışişleri bakanlarımız da yıllarca olduğu gibi MASON'lardan seçilmiyor artık.
İftirayla da gelecekler, içerideki krizsever işbirlikçileriyle de...
YENİ TÜRKİYE'ye çarpacaklar her seferinde.
Çünkü onlar için artık toslama duvarıyız!!!