Tarihi 23 Ağustos 2014

Hayırlı olsun

2002 yılı öncesi siyasetçilerle, o döneme ait liderlerin en yakınları ile bu aralar çok sık görüşüyoruz.
Bize ait olmayan Boğaz'ın bir yakasında gerçekleşiyor bu muhabbetler.
Türkiye'nin içine kapanık, silik, pasif, korkak politikalarla yönetildiği, dışarıdan kurgulandığı günlere tanıklık eden bu sohbet erbabından duyduğum ortak bir açıklama beni hiç şaşırtmıyor.
Diyorlar ki; "Amerika, İsrail, İngiltere, Almanya ile iyi geçinmeden bu ülke yönetilemez."
Evet neredeyse yaklaşık 100 yıldır bu korkuyla yönetilmiş bir ülkenin evlatlarıyız hepimiz.
Amerika'da Yahudi lobilerini ziyaret etmek, Londra'da kraliçenin elini öpmek, Berlin'de saygılar, Tel Aviv'de sevgiler sunmak üzere iktidara gelmiş genelde bizden oy alanlar.
Ancak son on yılda müthiş bir değişim var.
Bu değişimlerden biri de dış politikalarımıza yansıdı.
Etliye-sütlüye dokunmayan, etrafına gözünü kapatan Türkiye'den "Neler oluyor" diye sesini çıkaran YENİ bir Türkiye noktasına geldik.
Bizi içeride birbirimize kırdırarak yaşatan GÜÇ'lere boyun eğmekten vazgeçip, gözümüzü dışarıya diktik.
Enerji hatlarına dünyanın bir ucundan okyanusları aşıp gelenleri göremeyecek kadar körleştirmişlerdi bizi.
Apartmanımıza girmişler, komşularımızı öldüre öldüre soyuyorlardı.
Cenazeye bile gidemeyecek kadar acizleştirmişlerdi bizi.
YENİ Türkiye on yıldır kabuğundan çıkan, Ortadoğu'dan Asya ve Afrika'ya açılan bir ülke haline geldi.
Artık masada bir sandalyemiz var, bölgede Türkiye'siz kuş uçurtmaya çalışanlar zarar ediyor.
Ülkenin bir ucundan diğerine otobanlar aldı başını gidiyor, Türkiye komşularının dibine kadar hızlı trenleri hayata geçirmek için kolları sıvadı.
1888 Ağustos ayında ilk Orient Express treni Sirkeci'ye girdiğinde Avrupa'yı yönetenler havalara uçtular.
İstanbul-Viyana arasındaki demiryolunun tamamlanması Osmanlı'nın içine girmek demekti. "İstanbul'u Avrupa'ya ekledik, 1453'ün intikamını aldık" diye bağırıyorlardı.
Kuzey Irak, Azerbaycan, İran ile enerji köprüsü kurduk, Türkiye düşmanları ayağa kalktı.
Ortadoğu'da esen Türk rüzgarlarına karşı terör örgütlerini harekete geçirdiler, Gazze'yi, çocukları bombalayacak kadar gözlerini döndürdüler.
Türk DIŞ politikası bölgeden çıkarı olan herkese çomak soktu, rahatsız etti.
Bizi yıllarca "KORKULARLA" yönetenlere karşı dik duran bir dış siyasetimiz vardı artık.
Türkiye'yi senelerce içeride inanç kavgalarına sokup dışarıya kör bırakanlara karşı bir bağımsızlık savaşı vardı.
Ve Türkiye artık iç politikadan çok dış siyaseti konuşan, enerji hatlarına koşan, dünyanın her ülkesine ihracat yapan bir ülke haline gelmişti.
Bu ülke için en büyük PROJELERDEN biri dış politikaya gözünü dikmekti.
Erdoğan Başbakanlığı döneminde bu rüzgarı yakaladı, bayrağı da Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu taşıdı.
Davutoğlu'nun Başbakanlığa getirilişi dünyaya bir mesajdır.
Türkiye yeni dönemde artık daha çok masada olacaktır.
Ve dünya siyasetine daha çok girecektir.
Korkuların tamamen rafa kaldırıldığının mesajıdır bu.
O kadar saldırı ve operasyona rağmen YENİ Türkiye, dünya baronlarına "Hodri meydan" demiştir.
Ahmet Davutoğlu'nun ismi, İngilizden Alman'a, İsrail'den Amerika'nın Neoconları'na kadar tüm sömürgecileri rahatsız etmiştir.
En kısa zamanda saldırılara ve yalan-iftira kampanyasına başlayacaklardır.
Ama önemli değildir.
Dedik ya; Türkiye artık 10 yıl önceki gibi ÖDLEK tavşan değil.
El öpüp, saygılar ve sevgiler sunma dönemi tamamen kapanmıştır artık.
Hayırlı olsun.