Bu durumda ilk isyanın şehit ailelerinden gelmesi doğal. Ama 'ülke istikbali için elini taşın altına koymak zorunda olduğunu unutan ve karşı öner getirmeyen' muhalefetin tepkisini anlamak mümkün değil. Evet haklılar, 'Dağdan indirdik ama iş güç vermezsek bunlar yine kaos yaratabilirler, en azından nerede oturduklarını, ne iş yaptıklarını, kısaca adreslerini bileceğiz' demek biraz çaresizlik gibi görünebilir ama 'adamların ortalara salınması' daha iyi bir çözüm müdür? "Önce yoksul halkı düşünün" itirazlarında ise kısmen haklılar. Ama onu da, devletin bazı hassas durumlarda tüm önceliklerini değiştirebileceği' payını koyarak düşünmek lazım. Hele de söz konusu, 'geçim sıkıntısı çeken o halkın yaşayacağı huzurlu bir ülkeyse!'
Alınız başınıza çalınız...
Başbakan Erdoğan'ın Gazze saldırısı nedeniyle İsrail'e yönelik sert eleştirileri sonrası, Başbakan'a 2004'te cesaret ödülü veren Amerikan Yahudi Kongresi ödülü geri istemiş, iyi mi? Tabii Başbakanlık ve Dışişlerimiz resmi kurumlar olduğundan saygılı davranıp 'Alınız başınıza çalınız' diyeceklerdir sadece. Ama vatandaş olarak 'sizli' 'bizli' kibarlık etmek zorunda değiliz. Öyle ki içinde 'monte' sözcüğü geçen bilumum 'kullanım' tarifleri bile verebiliriz kendilerine. Misal; "Alın o ödülünüzü..... k.... s...n!" Sinirlenince sözün ucu kaçıyor haliyle ve fakat son günlerde bu kadar çok hak edeni de çıkmamıştı ki karşımıza.
Not; Sevgili editörlerim, rica etsem şu metni Yahudiceye çevirtir misiniz, malum anlayışları da kıt bunların.
Ve Kenan Işık...
Değerli dostumuz, canımız Kenan Işık Ağabey'imiz tedavisinin devamı için Amerikan Hastanesi'nden alınıp Almanya'daki bir rehabilitasyon merkezine transfer edilmiş. Haydi hayırlısı.
Ama korkmayın ve emin olun çok yakın bir tarihte, THY'nin bilmem kaç numaralı sefer sayılı uçağıyla ülkeye adımın atacak ve uçağın merdivenlerinde sevenlerini gülümseyerek selamlayacaktır. İster bu evrene inanın, ister paralel evrene şimdi yapacağınız tek şey 'kesinlikle iyileşecek' düşüncenizi buralara yollamak olmalı. Tabii dualarınız eşliğinde.
Kamu spotu
İki gündür magazin dünyası yıkılıyor, neymiş efendim 'sosyetik güzel Süreyya Yalçın plaja lastik çizmeyle gelmiş!' Bakıyorsunuz gerçekten de 45 derece sıcakta bildiğiniz lastik çizme. Ama mevzu sandığınız kadar basit bir 'gündeme gelme' konusu değil. Kızın amacı tamamen 'toplum bilinci' oluşturmak. Nedir derseniz, "Soma'yı unutmayalım, unutturmayalım!" Şimdi kendisinden, başına madenci kaskı takıp öyle güneşlenmesini bekliyoruz ki diğer ünlülerimize de örnek olsun.
Hatta karşılaştıklarında ellerini kaldırıp birbirlerine 'Selam' yerine 'Soma' bile diyebilirler. Madem giydin o çizmeyi, bari bir işe yara di mi?
