ARDA USKAN

ARDA USKAN

Tarihi 2 Ocak 2014

Yitirilen iyi niyetler...

Alın size 2014... Elli yıl önce 'artık uzaylıların dünyaya ineceği' hayalini kurduğumuz yıl. Sümerbank pazeni ve Beykoz kundurasına talim eden bir ulus olarak bu çeşit düşünceler doğal elbette. Öncelikle teknolojinin dibine vurup her alanda inanılmazı başaracaktık.
Böylece, çoluk çocuk tarlada, fabrikada köle gibi sömürülmeyecek, ömür boyu kovulmama garantisi veren işyerlerinde çalışacaklardı. Kira köşelerinde sürünme, açlık, işsizlik bitecek, yerini güvenceye ve bolluk berekete bırakacaktı. Biz çocukların hayali ise, Kadıköy Moda'nın üzerinde vızır vızır uçan taksilere doluşup, gideceğimiz uzay okullarıydı.
En ciddi öngörü ise şuydu; kimsenin koltuğuna göz dikilmediği, herkesin rızkına razı olduğu adil bir ülke!
Ama şu 2014 sabahı görüyorum ki, bir arpa boyu yol almışız. Her ne kadar iletişimde 'manyak buluşlar köpeğimiz olmuşsa' da, bizler de sisteme köpeklik etmeye mahkum edilmişiz. Huyumuz suyumuz değişmiş, sadece menfaate dayalı duruşlar sergileyen bireyler haline gelmişiz.
Bir tek vatandaş değil, bizi idare edenlerin katında da durum değişmemiş. Bilgisi, deneyimi, çalışma prensipleri ve benzeri hasletlerle özenle seçilenlerin yerlerini kapmaya çalışan yeni entrikacılar türemiş. Ve 'koltuk ne kadar yüksekteyse, mücadelenin şekli de bir o kadar aşağılık biçimde' uygulanır olmuş! 'O koltuktan kalkar kalkmaz unutulmak' ise insanlığın bittiği yer.
Zamanında, Nokta Dergisi yayın yönetmenliğini bıraktığım gün benim de kapımı çalan kalmamıştı. Malum, mevkiinize göre yağ çekeniniz, düştüğümüzde aynı oranda sırtını döneniniz oluyor.
Şimdi bu iki konuyu birleştirelim ve bir sonuç çıkaralım:
Bir yanda işini bilenler, diğer yanda çaresizlikleriyle baş başa bırakılanlar...
Hayatı yaşayanlar veya hayatta kalmaya çalışanlar... Gerçek dostlar ve dost görünenler... Haydi bakalım artık 2014'teyiz. Yeni yılda varsa, mevcut koltuklarınızı özenle koruyunuz. Çünkü sizin gibiler inatla insanlara güven duyarlar. Sonra o koltuk faslı bittiğinde de hayret ederler, "Şimdi kapımda yatanlara ne oldu abi?" diye. Hanımlıbeyli, üstadım, hocam gibi hitap şekillerinin birden, "Ya kardeşim"e nasıl dönüştüğüne de hiçbir anlam veremezler.
Bu yüzden 2014'te, bilimsel kitapların bu konuda size öğretemeyeceği üçkağıt, dalavere gibi yetenekleri tavsiye ediyorum sizlere. "Rakibinizin, sizin ayağınızı kaydırmak gibi bir niyeti varsa, artık onun kurallarıyla dövüşünüz" diyorum.
Halihazırda kirada oturan, namusuyla bilinen 45 yıllık bir gazeteci olarak söylüyorum bunları.