ARDA USKAN

ARDA USKAN

Tarihi 11 Haziran 2012

Demirel'in de 'nü' yapma vakti geldi!

Darbe komisyonunun sorularına verdiği cevaplardan sonra, eski Cumhurbaşkanımızın artık resim yapma günlerinin gelip çattığına karar verdim. O meşhur hafızadan eser kalmamış. Anca bir bakacak, hemen tuvale çizittirecek! 'Hayalden resim' hikaye yani. "Derin devlet, askerdir" diyerek 28 Şubat'ı külliyen ordunun üstüne yıkması da hafızanın hepten gittiğinin bir başka ispatı. Demek ki beşer, şaşıyor. Yoksa insan nasıl unutur 'Erbakan-Çiller hükümetini bir gurup çıkarcı iş adamıyla birlikte hazırladığını ve bu planın daha fazla rant sağlamak için uygulamaya konduğunu ve nitekim darbe sonrası yandaşların Karun'lar kadar zenginleştiklerini?' Bir de diyor ya 'Derin devlet diye bir şey yoktur, varsa da benim haberim yoktur!' Bundan da sayın Demirel'in zannettiğimiz kadar önemli bir dünya lideri olmadığını anlıyoruz. Bir asırdır yer yerinden oynuyor, bir tek Süleyman beye haber vermemişler, iyi mi? Resmi kurumlarımız dışındaki teşkilatlanmalar, bunların dışarıyla bağlantıları vs hakkında en ufak bir fikri yokmuş çünkü. Yani ben ne kadar biliyorsam dönen dolapları, o da ancak o kadar vakıf! Bu da şu anlama geliyor, yıllardır bir devletin tepesinde oturuyorsun, dünyanın hiç bir 'yapılanması' seni adam yerine koyup, sır paylaşacak değerde bulmuyor. Acaba bunun nedeni, o ve çevresinin sadece, 'kimi alaşağı edelim de, yerine bizi zengin edecek bakanlarımızı getirelim' den gayri bir düşünce içinde bulunmayışlarından kaynaklanıyor olabilir mi? Böyleyse, boşuna sorular sorup bunaltmayın zatı muhteremi! Bırakın nü'sünü yapıp hayatının geri kalanını huşu içinde yaşayıp gitsin.

Böyle koruma dostlar başına!
Eski bakan Kürşat Tüzmen, CHP ileri gelenleriyle yaptığı savaşta, 'İyi ki tabancama sarılmadım' demiş. Oysa elinde daha tehlikeli bir silah var; fitili yerleştirilmemiş bir bomba! O kim mi? Bakınız basında çıkan fotoğraflara... Sarışın bir koruma, Tüzmen'in motosikletinin arka selesinde hazır ve nazır bekliyor. Kızı görünce de insan, 'şu yumruklaşma hikayesi düzmece miydi acaba' diye düşünüyor.
Biz de mi yumruklaşsak bir iki meslektaşla acaba?

Ali Taran'a kızmıştınız!
"Yok efendim karısı kanserdi, ölüm döşeğinde bırakıp Ayşe'yi aldı, hatta ilaç parasını bile vermedi" diye bol bol laf etmiştiniz Ali'yle ilgili.
Oysa Ali sizin için dış kapının dış mandalıydı. Ne kadar tanıyordunuz da böylesi yorumlarda bulunmuştunuz?
Şimdi alın size sizden biri; Metin Şentürk! Her şekilde bağrınıza bastığınız ünlü mü ünlü şarkıcınız. Ne yapmış, karısına telefon edip "Şu anda sevgilimle yataktayım" demiş.
O kadın da kanser...
Konuşulacaksa bunu konuşun işte. Tabii aklınızın bir kenarına şu fotoğrafı da yerleştirerek; Ali'nin, rahmetli karısının cenazesini mezara indirirkenki o müthiş kederli yüz ifadesini...
Bakın bakalım sizin sanatçınızda
bu ifadeden eser var mı?

Atatürk diploma verdi!
Adıyaman Üniversitesi öğrencisi, türbanlı bir kız, Garnizon Komutanı Jandarma Albay Yusuf Yalçın'dan diplomasını aldı. Ve yine Ata'nın kemikleri sızlatıldı. Neymiş efendim, 'Yüce önder, kılık kıyafet devrimi yapmış, bu manzarayı görse kahrından bir kez daha ölürmüş!' Evet kahrından bir kez daha ölürdü ama tamamen bu kıt düşünceli kafaları gördüğünde.
Çünkü onun gibi 'fotoğrafa genel planda bakabilen' biri, yıllar süren bu aptal çekişmenin ulusu bir yere getiremeyeceğini bilir, anlatmak istediğinin bu olmadığını o kafalara vura vura bir kez daha tekrarlardı.
Fazla söze gerek yok, bana göre dün, o türbanlı kızımız diplomasını doğrudan
Atatürk'ün elinden almıştır.