ARDA USKAN

ARDA USKAN

Tarihi 2 Nisan 2012

Atatürk'ün neden çocuğu yok?

Ya kadınları kısırdı, ya kendisi...
Ama bana kalırsa istemedi evlat sahibi olmayı. Akıllı adam, ülke istikbalini düşünür de şahsının geleceğini düşünmez mi hiç? Baktı dünya tarihine, toplumlara önderlik etmiş başkanlara, dedi ki, "İyisi mi ben adımı rezil edecek döl bırakmayayım arkamda!"
Son örnek Necmettin Erbakan'ın dölleri diyeceğim ayıp olacak. Ama çocuklarının yaptıkları ayıbın yanında iltifat bile kalabilir benim sözlerim. Biliyorsunuz şimdi de kızının adı 'şantaja' karıştı. Yok efendim Murat Yalçınkaya denen adamla hastanede tanışmış, yok boşanmasına yardımcı olsun diye 150 bin TL vermiş ama bu Murat efendinin muradı başkaymış, tutup şantaj yapmış!"
Belki de doğrudur. Ama karşı tarafın iddiası daha korkunç; "Zeynep hanımla ilişkimiz vardı, eşini öldürmem için 250 bin TL teklif etti sister Erbakan" diyor.
Alın size böyle bir cümlede asla geçmemesi gereken bir soyadı!
Diyeceksiniz ki, Necmettin Bey'in bizzat kendisi de 1 trilyonluk davalarla anıldı, ne var şimdi bunda? Hafifletici sebep sayılmaz ama 'Camiada kimin anılmadı ki' diyeceğim ben de size. Ayrıca bu başka; bu böyle bir babanın yetiştirdiği, topluma örnek olması gereken bir evladın üzülesi, kızılası, tiksinilesi hayat hikayesi...
Dilerim her şey yalandır ve Hoca'nın ruhu öte yanda hop
oturup hop kalkmıyordur.

Eski mutlu günlerimize dönüyoruz!
Hep özlemez miyiz, ah bir emekli olsak da şehrin uzağında, bir sahil kasabasında doğa şartlarında yaşasak diye.
Buyurun işte, artık yollarla dökülebiliriz.
Elektriğe gelmiş yüzde 10 zam, doğalgaza da yüzde 20.
Bu paraları ödeyemeyeceğimize göre, köy yolları hepimize göründü demektir. Fena mı, yakarız yağ kandillerimizi, atarız odunları sobaya çıtır çıtır, üstünde gözleme mözleme, alın işte size mutluluk. İran da o doğalgazını alır...
Ah bir bilseniz cümlenin
gerisini.

Barbaros, İzzet'e mi öykündü?
Modacı Barbaros Şansal Akşam Gazetesi'nin hafta sonu eklerinde röportaj yapmaya başladı! Gazete bunu, "Gelecek haftadan itibaren aramıza 'bir yıldız daha katılıyor', Şansal 'sahaya iniyor' ve 'hiç tanımadığınız şöhretleri sizinle buluşturmayı hedefliyor' anonsuyla duyurdu.
Şansal'ın ilk söyleşisi bir sokak çiçekçisiyle nitekim. Yani halkın bağrından. Ama sohbetin bir yerinde konu 'ünlü müşterilere' geliyor nedense! Mesela dünya güzeli Azra'nın Taksim'in müdavimi olduğunu, Şebnem Çapa'nın sıkı pazarlık yaptığını öğreniyoruz. Çapa deyince de akla hemen İzzet Çapa'nın gelmesi doğal. Birden fark ediyoruz ki Şansal, bu röportaj işine sevgili İzzet'i örnek alarak başlamış. Lokantacıdan gazeteci olur da, terzi yamağından neden olmasın diye düşünmüş besbelli.
Ayrıca kültürse kültür, bilgiyse bilgi, eh ağzın da laf yapıyorsa neden olmasın?
Sonra sıra geliyor gazete ile pazarlığa; Kimlerle yapılacak bu röportajlar? Çünkü elin lokantacısı piyasada söyleşmediği adam bırakmadı ki?
Ama ona da bir çare bulunuyor ve büyük ihtimal gazeteyle pazarlık şöyle oluyor; "Sen farklı olmalısın Barbaros!" "Abi ben de halktan insanlarla söyleşirim o zaman!" "Olmaz bir süre sonra bayar okuyucuyu!" "Merak etme patron ben araya şöyle birkaç şöhret attırırım, tadından yenmez olur?" "Kimler var aklında peki" "Önce ünlülerin uğrak yeri olan Taksim çiçekçileriyle başlayacağım. Sonra ünlülerin yardımcıları, kuaförleri, masajcıları, apartman görevlileri...
Onları konuşturacağım. " "Bak ne diyeceğim, konuşacağın bu insanlar hali hazırda yanlarında çalışıyorlarsa cevaplar yağ çekmekten öteye geçmez. Ama işten kovulanları bulurum dersen, o zaman şapka çıkarırım sana.
Karşında ne Çapa kalır, ne Ayşe Arman!"
Yanlarında değildim ama tecrübelerim 'iş başvurusunun'
aynen bu şekil olduğu yönünde.