ARDA USKAN

ARDA USKAN

Tarihi 12 Mart 2012

250 tl'lik aşk...

Şu bizim apartman hanımlarının sohbetlerine uzun zamandır yer vermiyorum! Hayır kocaya kaçmadılar, hala evin demirbaşı hepsi. Dün yine toplandılar akşam kahvesinde, bu kez konuları; 'Devletin, eşini vefat yoluyla kaybeden kadına bağlayacağı 250 tl'lik maaş!' Bir kere az buldular bu parayı. Ama esas taktıkları nokta, 'verilecek meblağın, kadının bir sevgili bulması halinde şıp diye kesileceği...' Buna çok bozuldular işte. İlk önce "Aşkımızın karşılığı 250 tl'cik mi yani" dediler. Sonra da 'o parayla zaten yeni bir sevgili bulamayacaklarından' yakındılar! "Yahu ben bütün bu parayı makyaja yatırsam yine de açıkta kalırım" dedi birisi. Diğeri, "Bununla pazardan bile elbise alamayız, çıplak mı çıkacağım adamın önüne?" Araya gireceğim, giremiyorum, 'Sakın ha hepten kaçırırsın talibini' diye... Ama zaten bana sıra gelmiyor. "Bacım bunun daha ağdası var, botoksu var" diyor 6 numarada oturan Ayfer hanım. Derken bizimki alıyor sazı eline, "Hanımlar bu maaş sizin gibilere değil, yoksul kesimin kadınlarına dağıtılacak. Onlar da son makyajlarını gelin olurken yapmış, ne botoksu?" "Doğru söylüyorsun abla, koca ölünce ortada kalan çoluk çocuk için düşünülmüş." "İster misin kocalarını öldürmeye başlasın bunlar, zaten eve beş kuruş getirmiyordu diye" "Yok devlet almıştır onun önlemini, baksana kendine sevgili yapana bile vermiyor, kesiyor parayı..." "Ben şunu anlamıyorum, nereden bilecek, amcamın oğlu derim!" "Yemezler hayatım, onlar ne amcaoğulları gördü?" "Kız yoksa senin şu akrabam dediğin oğlan şeyin olmasın, gündüz gözü evde hani..." Bir gün gelecek bu kadın kısmının kafalarının işleyiş şeklini keşfedeceğim. O zaman da heykelimi dikersiniz zaten.

Uluorta beyanı sakıncalı konular!
Prof. Dr. Sevil Atasoy'un , 'Kusursuz cinayet yoktur' isimli bir kitabı var biliyorsunuz. Özellikle çocuk tecavüzleri ve cinayetleri üzerinde durmuş Atasoy. Ama ister istemez bazı cinayetlerin ipucu bırakmadan nasıl işlenebilirliği konusunda da bilgi paylaşıyor. Yani kafaya, birini öldürmeyi takmışsanız ve bunu tereyağından kıl çeker gibi yapmak istiyorsanız, bu kitap size yol gösterebilir! Peki ne olacak şimdi! Bazı şuursuzlar bu işe kalkışacak diye, kitabın geri kalanındaki o önemli bilgileri yok mu edeceğiz? Bu tıpkı 'uyuşturucu' konusunda yazılıp çizilen ama ekranlarda paylaşmanın sakıncalı bulunduğu 'ifade yasağını' çağrıştırıyor. Orada da 'Madde bağımlılığının detaylarını çoluk çocuk öğrenir' gibi bir çekince var. Oysa ailelerin, bütün bunları en ufak detayına kadar bilmesi ve tedbir alması gerekmez mi? Bu yayınlar zaten bunun için gerekli değil midir. 'Evdeki, elimizin altındaki uyuşturucular nelerdir, bunları çocuklarımız nasıl kullanır?' İşte bunu hiç ana baba bu yüzden bilmiyor. Galiba cevabı en güç sorulardan biriyle karşı karşıyayız; 'İnsanlara kötü örnek olmadan, gerçek bilgiyi nasıl aktaracağız?'

Bizim kız yine sahnelerde!
Babam bir gün annemi işaret edip demişti ki, "Bu kız bu gün atölyede çok yoruldu, yemek faslını siz halledin!" Anneme bakakalmıştım, çünkü 'kız' 73'ündeydi. İki sene sonra da öldü zaten. Bunu başlıktaki 'kız' lafına takanlar için anlattım. Bazı insanlar vardır hayatınızda, asla yaşlandıramazsınız onları. Seyyal Taner de benim için onlardan biri. 1974 yılında ilk tanıdığımda neyse, yine o! Tabii biraz yıprandı ama enerji aynı enerji. Newton hocamız ne demiş, 'önemli olan maddenin taşıdığı enerjidir, gerisi boştur.' İşin tuhafı bizim kızın geri kalan tarafı da dolu. Yok, kilosunu demiyorum. Sesinden, yorumundan, müzik bilgisinden, sahne deneyiminden ve samimiyetinden söz ediyorum... Zaten bunlar değil midir sanatçıyı unutulmaz kılan? İşte o da bütün bu hasletlerini toplayıp, 18 yıl sonra aramıza döndü. Bir albüm çıkarmış adı 'Ethnıc Rock!' Hepsi güzel de en iyisi 'Sevda zamanları' galiba. İlk röportajını yine sevgili bir dost Ayşe Arman'la yapmış. Ben de böyle bir söyleşi yapmıştım bir aralar. Sormuştum, "Acaba hiç nişanlandınız mı" diye, "Salak! Senle nişanlandık ya" demişti. Anlayacağınız benim için biraz daha 'özel' bir sanatçımızdır Seyyal'cik. Ama müziğine tarafsız bakarım. Tarzının bir numarası olduğunu bilirim çünkü.