ARDA USKAN

ARDA USKAN

Tarihi 19 Şubat 2011

'Bizim kız' olmanın bedeli!

TÜRK sinemasının bir zamanlar en sık kullanılan iki türüğünden biriydi; 'Verem olmuşum ölüyormuşum, eyvahlar olsun... Yok abi değilmişsin, hastanede röntgenlerin değişmiş!' Bizim yerli türük bu kez bir yabancının başını yaktı. Kadın, dünyanın en büyük basketçilerinden biri, WNBA'in sayılı yıldızlarından. Adı Diana Taurasi... Bu Diana, haritada Türkiye'nin yerini bilmezken Fenerbahçe transferiyle geliyor ülkemize ve 'bizim kız' oluveriyor. Tabii nereye düştüğünün farkında değil canımın içi. Nitekim Avrupa Şampiyonluğu sırasında olanlar oluyor. Kızın çişinde katkı maddesi bulunuyor. Teşhisi koyan da Türkiye'nin en yetkili kurumlarından Hacettepe Üniversitesi... Tabii kız Fenerbahçe'yi bırakıyor ama işin ucunu asla! Memleketine dönüyor ve tepeden tırnağa tetkik ediliyor. Sonuç fevkalade şaşırtıcı; Türkler yalan söylemiş! Kızda doping moping yok! Hacettepe ilgilileri mahcubiyet içinde özür diliyorlar ve olayı kapatıyorlar. Diana'ya 'geri dön' çağrısı yapılıyor. Kız ne diyor biliyor musunuz; "Bir kere geldim, dopingci oldum, bir daha gelirsem katil ilan ederler!" Şimdi yapılacak tek şey var. Ülkemize ilk kez gelen ve göz önünde yaşamaya mecbur olan yabancılar için kurslar açmak! Nasıl davranacaklar, kime güvenecekler vs. Kursun ilk öğrencisi ise kanımca ABD büyükelçisi olabilir. Mesela basının sorularını nasıl atlatacak, çenesini tutmayı nasıl becerecek, tek tek öğretilecek bu beyefendiye. Yoksa sonuçlar öyle çiş düzeyinde filan kalmaz. Son örnekte gördük, ABD'yle savaşmamıza ramak kaldı.

* * *
Merdiven kimden yana?
İki yürüyen merdiven yan yana. Ve Kılıçdaroğlu 'aşağı ineni' kullanıyor. Diğerini kullansa muhalif basına gün doğacak! Çünkü şöyle bir olay cereyan edecek; Kemal Bey ısrarla yukarı çıkmak isteyecek, sistem de onu inatla aşağıya çekecek! Oysa tam tersi olmuş. Mağmaya doğru hareket alan CHP Lideri bir bakmış yukarılara doğru çıkartılıyor, merdiven tarafından tabii! Bu görüntüden iki başlık çıkar; Kemal Kılıçdaroğlu o kadar beceriksiz ki, merdivenleri bile karıştırıyor, nerede kaldı başbakanlık binasının yolu! İki, Kılıçdaroğlu ne yaparsa yapsın merdiven bile onu yukarı taşıyor! Misal başbakanlık koltuğu! Aslında Kemal Bey'in kendi başına açtığı tüm bu olaylar, düşünülenin aksine onu sempatik bile kılıyor. Bir gün benim de başıma gelebilir ihtimali. Tabii bir tek ihtimal hariç. Benim de başıma Allah muhafaza CHP Genel Başkanlığı gelebilir!

* * *
Hey Corc, idolün kim?
Başbakanlık, ergenler arasında geniş bir araştırma yapmış, gençlerin sorunlarını saptamak ve çözümlerini bulmak için. İlgimi çeken, 'gençlerin idolleri' bölümü oldu. Polat Alemdar neyse ama İsmail Y.K'nın ilk sırada olacağını tahmin etmezdim. Doğal olarak liste İbrahim Tatlıses, Serdar Ortaç diye uzayıp gidiyor. Şükrettiğim konu ise, idoller Medyum Keto ile Ajdar da çıkabilirdi... Aslında niye bu kadar şaşırıyorum ki sonuçlara, 'Hey Corç, versene borç, olmaz maykıl bende de yok' şarkılarıyla yetiştirdiğimiz -veya yetiştiremediğimiz- çocuklar bunlar! Yani kafa sallayan, eller havada bir kuşağın ahfadı... "Keşke o idol Yaşar Kemal olsaydı" ise tamamen bu yaşlı vücudun özlem dolu hezeyanları...

* * *
Hitler bile güler
"Vay be, tıpkı Hollywood'daki gibi patlatmışlar arabayı" türü cümleleri nasıl da keyifle söyler halkımız. Sanırsınız tek bir patlatma sahnesiyle iş bitiyor. Son örnek 72. Koğuş filminden geldi. Henüz çekimleri devam eden film, yabancılarla yarışan pek çok 'ilk'leriyle gündemden düşmüyor. Fena bir piar çalışması değil ama biraz abartı söz konusu. Şimdi de 'işkence sahnelerinde, yönetmen Murat Saraçoğlu'nun oyuncularından istediği performansı alamadığı için, onlara nasıl işkence uyguladığı' konuşuluyor. Yönetmen arkadaş verim alabilmek için önce Kerem Alışık ve Yavuz Bingöl'ün yemek yemesini yasaklamış! Aktörlerimizi saatlerce soğukta aç susuz hatta çıplak bekletmiş ve sonra da en çarpıcı buluşuna gelmiş sıra; O da, İnternetten indirdiği Hitler'in sesini bangır bangır dinletmek! Bingöl ve Alışık diyorlarmış ki; "Bir an bu adam psikopat mı, bize işkence mi yapıyor diye düşündük..." Ömürsünüz valla, önce düşünmeniz gereken, "Yahu biz bu kadar yeteneksiz aktörler miyiz de, bunları yaptırıyor bu rejisör?" değil midir arkadaşlar?

* * *
Pehh be abim...
En son Kolpaçino Bomba filminde oynayan Aydemir Akbaş çok şükür kanserden yırtmış! Nasıl sevindim anlatamam. Bakmayın siz seks filmlerindeki Aydemir Akbaş efsanesine. O gelmiş geçmiş en kral tiyatro oyuncularından biridir. Keşanlı Ali Destanı'ndaki Sipsi Selim gibi unutulmaz rolü nasıl hasıraltı edilmişse, Atıf Yılmaz, Lütfü Akad, Yılmaz Güney ile çevirdiği o muhteşem filmler de yok sayılmıştır nedense... Aydemir abi aslında bir 'yaratıktır!' Ki neye soyunsa yakıştırır kendine. Bir ara bir filmde "Pehhh" demişti ve ertesi gün sokaklar koro halinde "Pehhh" diyordu. O nedir diye sormayın, 'Pehhh' işte. Bu yüzden kolay değil Aydemir Akbaş olmak. Baksanıza kanser bile bilmiş kıymetini de, kıyamamış abime... Bir de biz bilseydik!

* * *
Stres koçu ekran başında...
Geçen akşam haberlerde stres koçu Rıza Güney isimli bir girişimciyi tanıttılar. Sinirini atmak isteyen ünlü sanatçılar, büyük iş adamları gelip bu beyefendiyi bir güzel dövüyorlarmış! Bir seans için de 200 ila 400 lira arasında para ödüyorlarmış. Muhabir arkadaş da, bize şekil üstünde göstermek için bastı yumruğu adama sağolsun. En çok güldüğüm de, girişimci Rıza Bey'in bu iş için kalkıp şirket kurması! Ne gerek var, ülke halkı birbirini her gördüğü yerde bir güzel pataklıyor nasıl olsa.

* * *
GICIK ADAM
"Pişirmeden nasıl makarna yaparım diye ciddi ciddi kafa yordum!" Müge Boz (Mankenoyuncu)
"Bana ne yediğini ve ne şekilde yediğini söyle sana kim olduğunu söyleyeyim." Anthelme Savarin (Hukukçugurme)