1999 yılının son günleriydi. 'Çalgıcı Karısı Binnaz' şarkısıyla Ciguli aniden öylesine ünlenmişti ki, Reha Muhtar'ın ünlü Ateş Hattı programına konuk olmuştu. Ben hep sevmiştim bu ufak tefek, ilginç adamı. O programı hiç unutmamamın nedeni, anlı, şanlı şarkıcıların ona karşı duyduğu öfkeydi...
Telefona bağlanan İbrahim Tatlıses'ler, Ajda Pekkan'lar, Zülfi Livaneli'ler, Ferdi Tayfur'lar onun sanatçı olup olmadığını tartışıyorlardı. Bir operacı, "O, eğer sanatçıysa, önce müziğin ne olduğunu tarif etsin" demez mi? İsmail Dümbüllü'ye, ya da Nejat Uygur'a "Ortaoyununu tarif et" gibi bir abuk soru. "Ben ne diyeyim abi?" dedi Ciguli boynunu bükerek. Gerçekten ne desindi ki? İçinden geldiği gibi çalıp, söylüyor. Onun derdi, geçim derdi.
SANATÇI KARISI BİNNAZ!
En doğru tespiti Zülfü Livaneli ve Haşmet Babaoğlu yapmışlardı: Kısaca, "Her ülkede, halkın böylesine sevdiği insanlar vardır, bunlara entertainer adı verilir" demeye getirdiler. Zülfü, bu İngilizce kelimenin Türkçe'de tam bir karşılığı olmadığını, ama 'eğlendirici' anlamına gelebileceğini söyledi. Reha Muhtar kaçırır mı bu fırsatı? Hemen telefonun öbür ucunda bekleyen İbrahim Tatlıses'e sordu: "Siz eğlendirici misiniz, yoksa sanatçı mısınız?" Tatlıses, 'eğlendirici' lafına biraz alındı ama "Bizim sanatçı olmak gibi bir iddiamız yok. Bu sıfatı zaten bizim üzerimize medya yapıştırdı. Şimdi onlar düşünsün" diye yapıştırıverdi yanıtı.
Bütün bu tartışma sırasında hep sustu Ciguli. Sanatçı olup olmadığı konusundaki yanıtı ise, ünlü Binnaz şarkısını kimin için bestelediğini söylerken bilinçsiz olarak verdi. Binnaz, Ciguli'nin klarnet çalan bir arkadaşının karısının ismi imiş. Bu arkadaşı ölünce, Ciguli onun eşine bu şarkıyı yazmış. 'Çalgıcı karısı Binnaz, esnaf karısı Binnaz' diye. Yani Ciguli, klarnetçi arkadaşı gibi kendisini de sadece 'çalgıcı' olarak görüyordu. Yoksa şarkıyı 'Sanatçı karısı Binnaz' diye yazmaz mıydı? Ayrıca kimin sanatçı olup olmadığına zamandan başka kim karar verebilirdi ki?
VE CİGULİ BABYLON'DA...
O geceki tartışmanın bence tek galibi vardı. Bütün bu süre içinde tek bir kelime bile konuşmayan Ciguli. Programın sonunda kendisini eleştirenlere tek bir şarkı ile cevap verdi. Akordiyonunu eline alıp Münir Nurettin Selçuk'un 'Dönülmez akşamın ufkundayım' adlı bestesini öyle güzel söyledi ki...
Bu satırların yazıldığı Çarşamba gecesi Ciguli, Dünyanın en iyi 100 jazz kulübünden biri olan Babylon'da sahneye çıkıyor. Ne yazık ki izleyemeyeceğim. Cuma gecesi de aynı yerde James Taylor Quartet varmış. Dün Müslüm Baba'ya dudak büküp, bugün afiş açanlar, Cilguli'nin konserini de doldurur artık. Dedik ya, karar hakkı ukalaların değil, zamanındır diye...
