SAVAŞ AY

SAVAŞ AY

Tarihi 30 Ekim 2011

Damardan vurulan öyküler

'Her aşkın bir öyküsü vardır ama her aşkın bir şiiri yoktur' demiş şair. Ama Özdemir Asaf'ın bu dizelerine inat şiire dönüşmese de insanı damardan vuran aşk öykülerini de hafife almamamıza sebep değil bu.
Bakın şu aşk hikayesini bir okuyun, görün nelere kadir, nelere muktedir aşklar.
Ordu'nun Okçulu Köyü'nde yaşayan 46 yaşındaki Makbule Memiş ile 54 yaşındaki eşi Şenol Reis'in hikayesi, en güzel aşk romanlarına bile taş çıkaracak cinsten. 16 yaşında Fatsa'dan gelin giden Makbule Teyze, koltuk çıkmış hayat arkadaşına, yüzme dahi bilmemesine rağmen balıkçılığı öğrenmiş eşinin yanında.

Sakat kalınca
7 yıl öncesine kadar da Şenol Reis'le birlikte ağ atmış Karadeniz açıklarında.
Şenol Reis salyangoz avlarken vurgun yiyip de sakat kalınca, göstermiş mangal yüreğini, almış teknenin dümenini eline, yıllarca balığa çıkmış tek başına. Üç kez denize düşüp azgın dalgalarla boğuşan Makbule Teyze, bir keresinde de 6 aylık hamileyken boğulma tehlikesi atlatmış.
6 çocuğun ekmeğini denizden çıkartan mücadeleci çift, bu yıl Makbule Teyze'nin 'emekliye' ayrılıp görevi askerden yeni gelen en büyük oğluna devretmesiyle, yine omuz omuza vererek birlikte çalışmaya başlamış.

Haydi Miço

Birkaç yıl önce aldıkları Çin malı minibüsle, cuma günleri Medreseönü ile Yalıköy beldeleri arasında dolmuşçuk yapan 'Şenol Reis ve miçosu' şimdi de 'Kaptan Şenol, Hostes Makbule' olarak göreve devam ediyor.
Haftada bir dolmuşta, 'ücretler lütfen' diyip para toplayarak eşine yardımcı olan Makbule Teyze, ara sıra da oğlunu teftişe çıkmak için denize açılmayı ihmal etmiyor. Bir yandan da "Artık kıyı kaptanı oldu" dediği eşi Şenol Bey'le birlikte evlerinin alt katındaki ağları tamir etmeye yardımcı oluyor.
Yedi yıl önce 'Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın kurslarına katılarak aldığı su ürünleri ruhsat tezkeresiyle Ordu'nun ilk sertifikalı kadın balıkçısı da olan Makbule Teyze, neşeli kişiliğiyle etrafının sevgilisi olmuş köyde. "Fatsalı'yım ben. Evlendikten sonra öğrendik bu sanatı. 45'imizden sonra da muavinliği öğreniyoruz. Hayat müşterek, geçim derdi işte" diyor.

Ölüm değil para
40 yıl boyunca ekmeğini denizden kazanan ancak salyangoz avlamak için daldığı koyun açığında vurgun yedikten sonra sinir sıkışması nedeniyle sakatlanan Şenol Reis, "Biz ölümden korkmayız. Denize dalınca ölümü değil parayı görmek zorundayız. Fakir insanlarız çünkü. 120 metrelik hortumla daha derin bir çukura düştüm, vurgun yedim. Sinir sıkışmasıyla birlikte bel fıtığı ve kalp büyümesi başladı. Eğilemiyorum hiç" diye konuşuyor.
Eşinden bahsederken çakır gözlerinin içi gülüyor ve "Bunca yıllık dostum deniz bana kazık attı, Makbule'nin neşesi ve fedakarlığı sayesinde ayakta kaldık. 6 çocuğumuzun karnını doyuramazdık yoksa. Makbule benim koltuk değneğim oldu. Abdest alırken bile ayaklarımı o yıkıyor eğilemediğim için. Oysa eskiden gece balığa çıkıp, gündüz 200 kilo salyangoz çıkarıyordum" diyor.

Göz görüyor ama

5 yıldır Bağ-Kur primlerini ödeyemediği için tedavi de olamayan çakır gözlü Şenol Reis, denize nazır evlerini de bırakıp gidememiş. "Denizi görmezsem nefes alamam. Şıp şıp dalga sesi olacak kulağımda. Müzik gibi..." diye konuşuyor gözleri ufka dalarken. Ama ağlara baktıkça içinin de gittiğini söylüyor bir yandan. "Ağ atıyor her gün balıkçılar. Göz görüyor ama eğilip dokunamıyorum, ağları bile tutamıyorum. Rahatsız olduğum için çocuklar da denize götüremiyor. Deniz gözümün ucunda, ben denize hasretlik
çekiyorum" diyor hüzünlenerek...