Yarım doktor candan yarım hoca imandan edermiş ya o hesap benimki de. Cin magazincilik yapalım dedik, lastik patlattık. Malum, "Helin Avşar'la futbolcu Sercan birlikte" diye yazdım, gerisi gelmedi. Oysa o çok güvendiğim kaynağım yemin billâh edip şunları anlatıyordu:- Gözümle gördüm beraberler abi.
- Sercan benim arkadaşım. Gelişmeleri bana anlatıyor abi.
- Gece gezmeğe çıkacaklar, ben de yanlarında olacam abi.
- Helin yazıyı okuyunca şaşırmış, gülmüş abi.
- Sercan rica etti. "Bu işi büyütelim reklamım olur" dedi abi.
- Sabaha doğru elinde acayip fotoğraflar olacak abi.
Bekledim bekledim ne fotoğraf ne bir şey. Telefon açıyorum çıkmıyor, Facebook sohbet sayfasından sinyal gönderiyorum bakmıyor. Mesaj atıyorum e eeh!.. Üstelik buluşacaklar bunlar dediği gün Hülya Avşar ayağını kırdı, Helin'in de onun yanında olduğu anlaşıldı.
Sonra dün baktım mealime ki bir fotoğraf gelmiş. Başlığı: "İşte Helin ve Sercan yan yana" diyor. Nasıl heyecanlandım sormayın. Bizim kaynak ne yaptı etti, gecikmeyle de olsa yolladı fotoğrafı dedim sevindim. Lakin ne göreyim, bir ödül töreni, Helin gazetecilik Sercan da futbolculuk dalında ödül almış. Aynı törende mecburen yan yana gelince de elde ödülleriyle bu fotoğraf çektirilmiş. Yan yana bile değil hem. Arada bir başka hanımefendi de var. Google'dan arayın bütün Bursa basını çekmiş aynı fotoğrafı zaten. İşin matrağı bu fotoğrafın çekildiği an, yani ödül gecesinin tarihi, Uludağ'da otelin lobisinde tanıştılar denen tarihten daha eski. Yani benim magazinciliğim böylelikle hak ile yeksan oldu dostlarım. Kaynağım Alper Alp'i ise artık kaynaklığı kalmadığı için açıklamak farz oldu. Asıl bir de yakalasam, tantanayı o zaman görün bu işin finali nasıl oldu…
