SAVAŞ AY

SAVAŞ AY

Tarihi 26 Aralık 2009

Noel ayinine gittim

Hristiyanlar'ın kutsal gününü kutlarken kendi dillerinde onlara "Mutlu Noeller" diliyerek başlayayım macerama. Krisdos Dzav Yev Haydnetsav (Ermenice), Kala Hristuyena (Rumca), Mşiho Ethiled (Süryanice)...
Böyle dostluk, kardeşlik türü yüce duyguların huşu halinde pabuçlarımı bağladım. Gece gece evden çıktığımı gören annem sordu.
- Nereye bu saatte? Bir gece de evinde otursan ya!
- Kiliseye gidiyorum anacım.
- Kiliseye mi?.. Ne işin varmış orada?
-Ayin var Noel ayini.
- Yıllardır bir Cuma olsun kılmışlığın, başını secdeye koymuşluğun var mı da kiliselere gidiyorsun?
Baktım anlatmak zor, kaçar gibi çıktım, Beyoğlu'na nakloldum. Mutad kalabalığa; özellikle de Galatasaray-Tünel arasına ekleme insan yığınları eklenmiş. Noel gecesi ya, Saint Antuan Kilisesi orada ya o yüzden. Kilisenin içi, dışı, bahçesi, önü ve Beyoğlu'nun o yöresi ilaveten cıvıldak bir halde şu an. Lakin gözlemim şudur ki; eskiden sosyetenin, assolistler, süper starların rağbet ettiği bu ayine şimdi tek tük genç dizi oyuncuları icabet etmiş.
Burayı ziyaret sadece Hıristiyanlar için değil, Müslüman ümmetinden de mebzul yurttaş için enteresan, hoş, ilginç, seyri fevkalade, piyasası bereketli sayılıyor. Bir nevi hasret kavuşturan işlevi de görüyor bu tapınak. Sarılanlar, "özlemişim yahuuu" diyerekten kucaklaşanlar gırla.

NOHUT OLDUM

Kapıdan giriş fevkalade zor. Dar giriş, bol ziyaretçi. Huni ağzında nohut tanesi gibi kalakaldım. Kilo vermeliyim tamam da şu an yapacak şey değil o.
Bereket, görevli (zangoçtu galiba) bir kanat daha açıp buyur ediyor beni. Kulağıma eğilip sır ifşa eder gibi fısıldıyor:" 1 sandıkta 2 bin mum var Savaş Abi. 5 sandık bitti gitti. Tanesi 50 kuruş- 1 lira arası. İsteyen 5-10 lira da veriyor. " Girer girmez de fena bakışlarla karşılaşıyorum. Meğersem telaştan görmemiş, atlamışım. Şapkayla giriş kesinlikle yasakmış.
Süratle çekim moduma geçiyorum. Bir ara kalabalık çok bir abarıyor abarıyor, taşıyor. "Birlikte fotoğraf çektirelim Savaş Bey" diyenler bir o kolumdan, bir bu kolumdan çekiştiriyor. Kendimi "çarmıha gerilmiş gibi hissediyorum" diyeceğim, demiyorum. Dışişleri bakanımız gücenir belki di mi?
Ayin oldukça vakur, görkemli ve ağır aksak başlıyor ama giderek gece kulübü kıvamı doğuyor ortama.
Ayin bitince de meydana bir gurup siyahînin kurduğu derleme orkestra çıkıyor. İlahileri rep, hip hop, caz, blues tarzıyla çalıyor, hazurun coşuyor, müthiş bir koro ve dans gurubu oluşuyor.

ANNEM GİBİLER
Çıkışta, annemle aynı topun kumaşından bazı muhafazakâr vatandaşlar kiliseden çıkanlara sitemli gözlerle bakıp sitemli sözlerle sataşıyor. Bir hacı amca dış kapıdan çıkan delikanlıyı kolundan kavrayıp soruyor mesela:
- Oğlum sen nereden geliyorsun bakayım?
- Kilisedeeen - Hiç camiye gittin mi hayatında?
- Yooo, gitmedim - Peki, ne işin vardı kilisede?
- Ayine katıldım.
- Sende hiç sıkılma yok mu?
- Sıkılmadım hiç, alışkınım kalabalıkta ayine - Niye camiye gitmezsin be evladım, adın ne senin?
- Adım Corç. Ben Hıristiyanım beyefendi ne işim var camide?