Tam bir felaket anonsu!
***
Şirinevler'de bir parkta bir aile dramı yaşanıyor.
Bir anne, çocukları ve eşiyle parkta serdikleri battaniye üzerinde nöbet tutuyor.
Çünkü eşi ve iki oğlu eroin bağımlısı.
Film sahnesi değil, gerçek bir öykü.
Baba önce kendisine, sonra iki oğluna eroin şırınga ediyor.
Ailede uyuşturucu kullanmayan tek kişi anne ve ölüme duvar örmeye çalışıyor.
Kimsesiz yalnızlığında hala evlatlarına ve eşine sokulup onları göğsünde ısıtırken!
Bundan daha acı bir anons olabilir mi?
Yetkilileri ayağa kaldırmak için!
***
Bağımlı bir genç, Küçükçekmece'de bir kahveyi işaret ediyor.
"Tepside çay dağıtır gibi uyuşturucu dağıtılıyor!" Bindiğim taksilerde şoförlerle sohbet ediyorum da, uyuşturucu satışlarının mahallelerini herkesten iyi biliyorlar.
Kulaklarda dolanmakla kalıyor her şey!
İstanbul sokakları uyuşturucu kullanan insanlarla dolu.
Sanki cinayet kostümüyle fotoğraf çektiriyorlar da, herkes seyrediyor.
Bonzai'nin fiyatı 5 lira ve kolayca bağımlılık yaratıyor.
Daha birkaç gün önce iki genç sokakta öldü.
Çiçekler solmak için açıyor diye, gençlerin bu kadar kolay ölmesine izin vermek mi gerekiyor?
***
Yetkililer; "eğitim şart" diyor?
Eğitimden önce uyuşturucu pazarının kökünün kazınması gerekiyor.
Mesele; sokakta uyuşturucu satanlar kadar, uyuşturucuları ülkeye sokanları yakalamak.
Asıl çakalları.
Bu ülkede bu kadar kolay zengin olmanın yollarını onlar kullanıyor.
Pahalı cipleri de, gençleri de!
Onlar uyuşturucu ekonomisinin yükselen değerleri (!) Şerefsizliğin rozetini takıp, kan emmenin saltanatını sürenler!
***
Eğitime gelince önce ahlak eğitimi.
Aileler ve her şeyi reyting ve ticaret olarak görmeyen kurumlar.
Ama topluma gösterilecek iyi örnekler kaldı mı?
Televizyonlar ve toplumun önde gelen starları.
Onlar uyuşturucunun yer göstericileri!
Soysuz televizyon dizilerine harcanan zamanın zırnığı, uyuşturucuya karşı ayaklanmayı başlatacak gerçekler için kullanıldı mı? Geçiniz!
***
Uyuşturucunun zararları okullarda "ders olarak" okutulması gerekir.
Çünkü uyuşturucu okulların içine çoktan girdi bile, çıkması da zor.
Ve o çocuklarla birlikte büyüyecek içlerinde yara izi!
Onlar da ölümün kıyısında kulaç atarken, kaç annenin babanın ciğerlerini yakacaklar kim bilir!
***
Bilinmelidir ki...
Uyuşturucu kullananlar kaybetmekten korkmazlar.
Tek kişilik bilet almaz ve asla dublör kullanmazlar.
Onlara zamanında elimizi uzatmadan, "Ver elini hayat" dedikleri görülmüş değildir.
Ve ayakta kalmaları mucize olanların hayatta kalmaları da mümkün değildir.
Yakaladıkları anda, yakınındakileri hayatta bırakmaları da!
***
Ortalık yeteri kadar ihbar kaynarken!
Hiçbir şey için geç değildir.
Uyuşturucu mezarlığı olmak bu ülkeye yakışmıyor çünkü!
