Tarihi 17 Nisan 2014

Bir meslek!

Parası olmayan insanlar eşyalarını satar.
Soysuzlar ruhlarını bile.
O yüzden haykırırız. "Yere batsın bu dünyanın popülerliği de, parası da."
***

Namuslu bir gazetecinin milyon dolarları olamaz.
Milyon dolarları varsa, bilin ki hem ruhunu satmıştır hem kalemini.
O yüzden deriz ya...
Bir insan kalemini satıyorsa.
Şerefsizliğin yazısı da birdir turası da.
***

Bir gazeteci haksız yere hapse düştüyse, o haksızlığa karşı durmak gazeteciliğin ruhunda olmalı.
Biz durduk!
Ama bir gazeteci politikacıların emriyle göreve gelip, milyon dolarları cebine indirdiyse.
Başkasının hak ettiği koltuğa onursuzca otururken sesini çıkarmadıysa.
Üstelik o soysuz paralarla sistemin kahramanlığına soyunduysa.
O adamın konuşacak hiçbir şeyi yoktur.
Hele; "Ya nasıl oluyor da, bir Başbakan gazeteciyi arayabiliyor?" demeye.
***

1980'li yıllarda başlayan, 1990'dan sonra altın devrini yaşayan omurgasız yayın yönetmenliğinin bedelidir bunlar.
Odalarını şarap mahzenine çevirenler, kendi çıkarları için film içinde film çevirdiler.
Ülkeyi bile yönettiler.
Yarattıkları düzende, ipini sahibine veren kukla olmanın tadını bir kere aldılar.
Bir daha bırakmadılar.
***

Bu meslek çok şeyini kaybetti.
Bir daha kazanamayacak kadar değerli gerçeklerini.
Düzen kuruldu bir kere. Her mevsim kendi tetikçilerini üretiyor artık.
Bu ülkede güneş onlar için doğuyor.
Eski günahkarlar kendilerine temiz süsü verirken, kendilerinden gayrisini aptal zannediyorlar ya...
İnsan olanlara da bu dokunuyor.
***

Çünkü bu meslek insanların kendilerini satması için yaratılmadı.