Sahada beklediğim bir Beşiktaş.
Rakibi ehlileştirmeye yönelik bol pas, Quaresma'yı uzun topla rakibin arkasına kaçırmak.
12.dakikada gecenin harika görüntülerinden birine Quaresma imza attı.
Direkten dönen usta vuruşu, bir daha görür müyüm diye önümdeki monitöre baktım ama arızalıydı.
Bu vuruşun ardından attığı uzun soluklu depar, Quaresma'nın arızalanmasınma neden oldu.
İlk yarıda iki takım da az taktikli hesaplaşlaşmalar takımıydı.
Rapid çok koşar görünürken, Beşiktaş topu koşturan takımdı.
Oyunu yönlendirirken, tedbiri elden bırakmadı.
Ama pozisyon üretimi nerdeydi derseniz.
Quaresma'nın sakat baldırında derim.
Maçtan bir gün önce. Porto'yu grubun favorisi olarak gören Schuster'in, bu maça mutlak galibiyet düşüncesiyle çıkmadığı ortadaydı.
İkinci yarının başında Beşiktaş kalesinde şok bir gol görünce, "Herhalde böyle bir eceli kendilerine yakıştırmazlar" dedim.
Ama bir baktım, dengeli bir bütünlük, harika bir dayanışma.
Holosko tribünleri de hizaya getirdi, Rapid takımını da.
Ama aynı Holosko'nun bencillik hummasından kaçırdığı iki net pozisyonu da, Bobo'nun ustalığı ödeştirdi.
Dün geceki sonucu oluşturan sebeplerin başında, "Beşiktaş'ın takım olma gerçeği" yatıyor.
Gecenin özel adamı kimdi derseniz, Ernst derim.
Kaybetmeye itiraz onun genlerinde var.
Kaleci Hakan'ın son dakikalardaki kurtarışı da, gecenin avizesiydi.
Gecenin sonuna konulan nokta.
Beşiktaş bu grubun üzerinde bir takım.
O yüzden övgülerin altında kalmaz...
