Tarihi 1 Şubat 2010

Yürek mitingi

Dün Sivas'ta dakikalar ilerledikçe heybeti artan bir Uğur Boral izledim. 5 gollü sihir, öncelikle onun ayaklarındaydı.
Bir beden içinde iki kişi.
Gözleri iki alev, ayakları iki kor.
Bu takımda bu adama yer açmak için, bazılarının bilerek kart görmesi gerekiyordu belki de...

***
Maçın başındaki Fenerbahçe durgunluğunu, "Olgun başaklar eğik durur" diye geçiştirdim.
Zaten ilk 20 dakikadan sonra da, Fenerbahçe'nin oyunda ağırlığını hissettirdiğini gördük.
Sahada iki anahtar adam vardı.
Biri Semih, diğeri Uğur Boral.
Semih, teorileri eyleme dökmek için seçilmiş adamdı. Zaman zaman Alex'in rolüne soyundu.
Uğur Boral, rakip alana topla sızmanın ajanıydı.
Fenerbahçe takımında "İkinci el ayaklar" olarak tercih edilenler, aslında dünkü oyunlarıyla, Daum'a da mesaj göndermiş oldular.

***
Fenerbahçe'ye baktığımız zaman, orta alan ağırlıklı bir kadroyla, oyunu kontrolü altında tutan, lider takım havası vardı. Pozisyon zenginliği de yaşadılar.
Aslında ilk yarının tabelası Fenerbahçe lehine olmalıydı.
Ama sahadaki en verimsiz adam gibi gezinen Mehmet Yıldız'dan öyle bir gol geldi ki... "Ben geldim beeen!" diye bağırdı sanki. Harika goller sergisine muhteşem bir kartpostal asarken...

***
İkinci yarıda Fenerbahçe'de fazla olanlar, Sivas'ta hiç olmayanlardı.
Hakimiyet Fenerbahçe'ye aitti.
Kazanma kuralları yalın ve basitti.
Hiç riske girmeden, rakibi kendine çekmenin tuzaklarını kurmak.
İstediği golleri de rahatça buldu.
Selçuk'u bu sezon ilk kez bu kadar dengeli buldum.
Mehmet Topuz'u yine bulamadım!

***
Sivas'ta alınan 3 puan, can ürünüydü, emek ürünü.
Liderliğe yoldaş olmanın ürünü.
Gördük ki, seyahat yorgunu olmak sorun değil.
Gördük ki, inancı olmayanların takımda olmayışı da dert değil.
Mücadele yürekten geliyorsa, 3 puan da koşarak geliyor.