Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 24 Nisan 2015

Birlikte yaşamaya davet!..

Peygamber Efendimiz'in doğumunun Miladi olarak denk geldiği 20 Nisan'ı merkez alarak düzenlenen Kutlu Doğum Haftası, bu sene de ülkemizin hemen her yerinde düzenlenen etkinliklere sahne oldu.
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın organize ettiği kutlamalara tema olarak belirlenen 'Hz. Peygamber ve Birlikte Yaşama Ahlakı' konusu, Batı ülkelerinde altı iyice ısıtılmaya başlanan İslamofobi girişimlerine de cevaptı.
Müslümanlar'ın merkezinde bulunduğu aktüel birtakım gelişmeleri esas alarak, İslam'ı terörle özdeşleştirmek isteyenler ve maalesef bilerek ya da bilmeyerek onların ateşine odun taşıyanlara; 'Müslümanlar'ın yaptıklarının değil, İslam'ın söylediklerinin esas olduğu' mesajı verildi böylelikle. İslam dünyasının problemli bölgelerinde zuhur eden/ettirilen ve her yaptıkları İslam'a mal edilen birtakım örgütlerin, Müslümanlar'dan oluşsalar bile asla İslam'ı temsil etmedikleri anlatıldı.
Çeşitli üzücü olaylardan hareketle ikna edilmiş Müslümanlar'dan oluştukları varsayabilecek bu örgütlerin İslam düşmanlarına malzeme teşkil edecek faaliyetleri, meselenin en kritik noktası.
Kur'an-ı Kerim'de, "Suçsuz yere bir insanın öldürmenin bütün bir insanlığı öldürmek gibi olduğu" vurgulanmışken, önlerine her geleni vahşice katlettikleri görüntüsü veren birilerinin İslam'ı temsil etme iddiaları olamaz oysa. Bu tür örgütlerin faaliyetlerini İslam'a referans olarak görmek ve göstermek isteyenlerin, onları ortaya çıkaran ortamı hazırlamanın yanında, organize olmalarına destek olup olmadıkları ise en önemli soru.
Hz. Peygamber ve Birlikte Yaşama Ahlakı, Müslümanlar'ın sadece kendi aralarında değil, farklı inanış mensupları ile bir arada barış içerisinde nasıl yaşayabileceklerini belirleyen mesajlarla dolu.
Şurası kesin ki, gerek Hz. Peygamber döneminde ve gerekse O'nun yolunu takip edenlerin yönetimindeki bütün İslam devletlerinde, farklılıkların bir arada barış içerisinde yaşayabilmesinin en güzel örnekleri verilmiştir. Temel esasları Yaratıcımız olan Cenab-ı Hakk'ın emir ve yasakları olan bir sistemden bundan başkası da beklenmez zaten.
Tarihte istisna olarak gösterilebilecek yapılar ve vakalar tabii ki vardır. Ancak, özellikle de İslam karşıtları tarafından sıklıkla atıf yapılan bu kötü örnekler, İslam'a referans olamazlar. Kaldı ki, tarihi hadiselerin dökümü yapılsa, olumsuz örneklerden hareketle Müslümanlar'a yönelik suçlamalarda bulunanların 'Cemaziyelevellerinin' çok daha vahim hadiselerle dolu olduğu görülür.

BATI YOLUN SONUNDA ...

Farklılıkların bir arada barış içerisinde yaşatılabilmesi konusu, dünyanın en önemli meselelerinden birisi.
Medeniyetinin zirvesinde olduğu düşünülen Batı'nın bu konuda da başarısız olduğu kesin. Dünyanın hemen her tarafındaki karışıklık ve çatışmaların, doğrudan ya da dolaylı mesulü olan Batı'nın; barış içerisinde bir arada yaşamayı temine çalışmaktan çok sadece menfaatlerini esas aldığı, artık sır değil.
Daha da vahim olan, dünya barışı için çabaladığı düşünülen BM başta olmak üzere birçok uluslararası kuruluşun da, Batı'nın güdümünde olmaları.
Kutlu Doğum Haftası etkinliklerinde Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız ve Diyanet İşleri Başkanımız başta olmak üzere müftülerimiz, imamlarımız ve vaizlerimizce verilen mesajlarla, dünyada ve tabii ki ülkemizde de, farklılıkların bir arada barış içerisinde yaşayabilmesi için Hz.
Peygamber'in tebliğcisi olduğu esaslara müracaat edilmesi gerektiğinin
altı bir kez daha ve kuvvetlice çizilmiş oldu. Tarihte farklılıkların bir arada barış içerisinde yaşayabildiği ortamı oluşturabilmiş tek medeniyetin varisleri, yaşanabilir bir dünyanın inşası
için çok çalışmak zorundalar, çok...