Şifa yurdu Anadolu

Anadolu toprakları son buzul çağını yaşamadığı için çok bereketlidir. Burada yetişen otlar, sebzeler ve meyveler dünyanın başka yerlerindeki benzerlerinden daha şifalıdır

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 10 Mart 2013 Güncelleme 12 Mart 2013, 02:21
Şifa yurdu Anadolu

İÇİNDEKİLER

Dünyamız, bugüne kadar dört dönem buzul çağı geçirmiştir. Buzul çağının her bir dönemi iki ile üç milyon yıl sürmüştür. Son buzul çağı ise, M.Ö. 18 bin yılında sona ermiş ve yaklaşık 250.000 yıl sürmüştür. Anadolu toprakları son buzul çağını yaşamamıştır. Buzul dönemde bitki ve mikrobiyolojik floranın kendisini geliştirmesi yaşamını sürdürmesi mümkün değildir, çünkü bitki ve mikrobiyolojik flora inaktiftir. Tıpkı, bir derin dondurucuda mikropların ürememesi gibi... Mikroplar (bakteriler ve virüsler) çoğalamazlar. Aynı şekilde buzul altında kalan bitkilerin de gelişmesi söz konusu değildir. Buzul altında kalmış donmuş topraklarda tohumların gelişmesinin mümkün olamayacağı gibi... Bir bitki baharda filizlenir, çiçek açar, tohumları toprağa dökülür. Toprağa dökülen tohumlar bir sonraki bahar tekrar filizlenir, çiçek açar ve tohumları tekrar toprağa düşer. Her bahar mevsimiyle bu yaşam tekrar ederek devam eder. Her defasında bitki tohumlarının genetik yapısı çevre şartlarına bağlı olarak kendisini mükemmele doğru geliştirir. Bu durum genetik yapıya sahip her canlıda aynıdır. Kendisini mükemmele doğru geliştirme programı, her canlının genetik yapısında vardır.

250 BİN KAT BEREKETLİ
İşte, Anadolu toprakları yaklaşık 250 000 yıl süren dördüncü buzul çağı yaşamadığı için bitkiler ve mikroorganizmalar doğal yaşamlarına devam ederek gelişimlerini tamamlama yolunda yaşam faaliyetlerine devam etmişlerdir. Anadolu topraklarında yetişen bitkiler bu dönemde 250.000 kez çiçek açıp tohumlarını toprağa dökmüşlerdir. Anadolu toprakları, 250.000 yıl farkla, buzul altında kalan diğer ülke topraklarına göre öndedir. 250.000 yıllık bu gelişim farkı Anadolu Toprakları üzerindeki bitki florasını rakipsiz ve ayrıcalıklı kılmıştır. 250.000 yıllık bu zaman zarfında Anadolu topraklarının bitki florası kendisini geliştirip en mükemmel bir şekilde gelişimini ve adaptasyonunu tamamlarken, dünyadaki birçok bölgenin bitki florası gelişmede geri kalmıştır. Anadolu Topraklarının mikrobiyolojik florası ve üzerinde yetişmekte olan bitkilerimiz, tohumlarımız bizlere Allah'ın bir lütfudur. Bunun kıymetini çok iyi anlamak ve bilmek zorundayız.

* * *
MÜKKEMMEL SEBZELER VE MEYVELER
Anadolu Topraklarında yetişen birçok tahıl, meyve, sebze, baharat ve tıbbi bitkiler ve türleri için bir genbankasıdır. Bu bitkilerin tohumları, son buzul çağını yaşamadıkları için gelişimlerini ve adaptasyonlarını en mükemmel bir şekilde tamamlamışlardır. Bu nedenle Anadolu Topraklarının sebzesi, meyvesi, baharatı, tahılı; lezzet, aroma ve içerdiği etkin maddeler bakımından çok farklı bir üstünlüğe sahiptir. Hele hele Anadolu Toprakları üzerinde yetişen şifalı bitkilerimizin şifa gücüyle, başka hiçbir ülkenin aynı tür şifalı bitkisi boy ölçüşemez. Anadolu Topraklarının armut ve elma ağaçları üzerinde asalak olarak yetişen Ökseotu bulunmaz bir nimettir. Ondan elde edilen viscumin etkin maddesi kanser tedavisinde kemoterapi ilacı olarak kullanılmaktadır. Sarı Kantaron bitkimiz ile başka ülkelerde yetişen aynı bitki mukayese bile edilemez. Kanserin yayılmasını önleyici özelliğe sahip düz yapraklı arslanpençesi ile yine aynı özelliğe sahip kırkkilit bitkisinin şifa gücü sadece Anadolu Topraklarında yetişene özgüdür.

BAŞKA YERDE YOK
Şüphesizki, dünyada başka ülkelerde de aynı bitkiler yetişmektedir. Ancak, Anadolu'da yetişen farklıdır. Tosya pirincinden Diyarbakır karpuzuna, Safranbolu'nun Göksulu armudundan Amasyanın elmasına, Elazığın karakılçık buğdayından İspir'in fasulyesine, Çukurova'nın yafa portakalından Aydın'ın incirine, Mis kokulu Batı Karadeniz'in çavuş üzümünden Çankırın'ın eriğine, Bursa'nın şeftalisinden Mardin'in zeytinine kadar, daha nicelerinin ismini yazmadığım için haklarını helal etsinler. Değerli okuyucu, alışverişe çıktığınızda saydıklarımdan hangisini bulabiliyorsunuz? Domatesler, salatıklar, karpuzlar, elmalar erikler ve daha birçokları adeta tornadan çıkmış gibi aynı boydalar. Tatlarını sorguluyor musunuz? Tüketildiklerinde şişkinlik yapıyor ve hazımları da zor değil mi? Demek ki, bu ürünlerin içeriklerindeki vitaminleri, mineralleri ve bizi hastalıklara karşı koruyucu ve önleyici güce sahip etkin maddeleri eksik. Türkiye hızlı bir şekilde ve daha da geç kalmadan BiyoLand projesine geçerek geleceğini ve gelecek nesillerini teminat altına almak durumundadır.

* * *
BURADAKİ ÇINAR, ABD'DE YETİŞMEDİ
Kanada ve Amerika Birleşik Devletleri'nin bazı bölgelerinde Anadolu'nun haşmetli çınar ağaçları yetiştirilmek istenmiştir. Ancak başarılı olunamamıştır. Anadolu Topraklarına adapte olmuş bu ağaçları başka bir ülke toprağına adapte etmek kolay değildir. Bunun en önemli nedeni; İklim şartlarının, toprağın kimyasının, mikrobiyolojisinin ve de suyunun kimyasal kompozisyonun farklı olmasıdır.

* * *
ANADOLU'NUN KERAMETi
Dünyada hiçbir kara parçası (Anadolu) yoktur ki, uğrunda bu kadar kan dökülmemiş olsun. Anadolu peygamberler ve evliyalar diyarıdır. Hz. Peygamberimiz (s.a) "İstanbul elbette feth edilecektir, ne mutlu o kumandana ne mutlu o askerlere..." buyurmuştur. Neden İstanbul'u işaret etmiştir? Çünkü, İstanbul'u almadan Anadolu Topraklarına sahip olunmaz.
Araf Suresi Ayet 58: "İyi beldenin bitkisi Rabbinizin izniyle çıkar, fenasının ise çıkmaz; çıkan da bir şeye yaramaz! Şükredecek bir kavim için ayetleri böyle açıklarız."
Keremine sonsuz şükürler olsun ki, Anadolu'da doğdum ve orada yaşıyorum. Anadolu ayrıcalıklıdır. Çünkü, Anadolu, iyi beldedir. Sağlığınız daim olsun.


PROF. DR. İBRAHİM ADNAN SARAÇOĞLU