CHP'li Güler'den Zaman'a sert eleştiri

CHP İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler, 14 Aralık'ta İstanbul merkezli başlatılan soruşturmaya ilişkin, "Basın özgürlüğü gibi bir kutsal hakkın arkasına saklanılarak iş yapılmasını reddettiğim için bu gazetelere yapılan baskınları, basın özgürlüğü çerçevesinde değerlendirmedim" dedi.

Giriş Tarihi 24 Aralık 2014, 00:00 Güncelleme 24 Aralık 2014, 21:58
CHP’li Güler’den Zaman’a sert eleştiri

İÇİNDEKİLER

Güler, gazetecilerin, CHP Parti Meclisi'nin kendisini "kınama" istemiyle Yüksek Disiplin Kurulu'na (YDK) sevk etmesine ilişkin sorularını yanıtladı.

CHP tüzüğüne göre kınama cezası durumunda gelecek bir yıl içinde yapılacak seçimlerde parti organlarına aday olunamayacağı yönünde yorumlar olduğunun hatırlatılması üzerine Güler, "YDK üyesi arkadaşların böyle bir yorum yaptıklarını ben de basından öğrendim" dedi.

Güler, bu yorumun hatalı olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:


"Kınama cezası milletin vekilliğine aday olma hakkına hiçbir şekilde engel teşkil etmez, tüzükte organlara seçme ve seçilme yaptırımı vardır. Milletvekilliği bir organ değildir. Ancak seçildikten sonra grup oluşturursunuz, ona organ denir. O organın yönetimine aday olamazsınız ya da organ yönetimi seçimine giremezsiniz. Ama milletin iradesine ve benim yurttaşlık haklarıma böyle bir değerlendirme nedeniyle elbette el konulamaz."

Güler, karara itiraz edip etmeyeceği sorusuna, "Hepimiz önce yetkilileri bağlayan değerlendirmeyi bir öğrenelim. Neyi parti suçu olarak gördüler bir görelim" karşılığını verdi.

Bir başka soruyu yanıtlarken de Güler, karara neden olduğu belirtilen sözlerinin ilk kez söylenmiş sözler olmadığını vurgulayarak, yaklaşık 1, 5 yıl öncesine dayanan uyarıları olduğunu belirtti. 17 Aralık Soruşturmasının ardından, karanlığa gizlenip yasa dışı dinlemelerle siyaset dizayn edenlere karşı tepkisini gösterdiğini, Türkiye'nin bu gayri ahlaki yöntemden ivedilikle kurtulması gerektiğini dile getirdiğini hatırlatan Güler, şöyle devam etti:

"Bunları niye demiştim? Çünkü bazı Genel Merkez yetkililerimiz cemaat kurum ve kişilerine dönük olarak son derece sıcak mesajlar veriyor ve onlarla beraber hareket görüntüsü sunuyorlardı. Bunlar kimlerdi, neydi söylememi benden beklemiyorsunuz, internet taraması ile çok rahatlıkla bulunabilir. İşte o zaman yapılması gereken şey 'böyle bir şey asla söz konusu değildir' diye kuvvetli bir sesle CHP tüzel kişiliği töhmet altında bırakılmamalıydı. Bu yapılmadığı için partimin milletvekili olarak böyle bir şey söz konusu değildir, olamaz diye yazılar yazmıştım.

Şimdi beklediğim tek bir sonuç var, madem Parti Meclisi 'böyle bir ittifakın ihtimali bile kabul edilemez' dedi, bundan sonra Parti Genel Merkez yetkililerimiz bu tarz yapılara kalkan olma hatası yapmayacaklardır."

-"Gerçekten basın özgürlüğü, basın olmayı gerektirir"

Güler, "14 Aralık'ta gerçekleştirilen operasyonu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna ise şu yanıtı verdi:

"Bunu basın özgürlüğü olarak değerlendirmedim. Çünkü gerçek satışı 20 bin olan bir gazetenin, 1 milyon küsür abone ile dağıtımı Türkiye'de sanıyorum başka örneği olmayan bir uygulamadır. Gerçekten basın özgürlüğü, basın olmayı gerektirir öncelikle. Basın özgürlüğü gibi bir kutsal hakkın arkasına saklanılarak iş yapılmasını reddettiğim için bu gazetelere yapılan baskınları, basın özgürlüğü çerçevesinde değerlendirmedim?"