Osmanlı'yı yıkanların tezgahları

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 30 Temmuz 2014 Güncelleme 30 Temmuz 2014, 01:47
Osmanlı’yı yıkanların tezgahları

İÇİNDEKİLER

Bugün 30 Temmuz 2014. İki gün önce 28 Temmuz 1914'te başlayan Birinci Dünya Savaşı'nın 100'üncü yılını idrak ettik. 1914-1918 yılları arasında yaşanmış olan Birinci Dünya Savaşı'ndan özellikle yarının Türkiye'sini yönetecek genç beyinlerin dersler alması gerektiğini düşünüyorum.
Birinci Dünya Savaşı'nda en büyük darbeyi yiyen, bir imparatorluk kaybeden aziz insanların torunlarıyız. 3 milyon kilometrekarelik topraklarla girdiğimiz savaştan, ancak 784 bin kilometrekare gibi bir vatan toprağında Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni kurarak çıktık.
Abdülhamit'in Ortadoğu ve Anadolu'da petrol haritası çıkartması, Bağdat ve Hicaz yollarını yapmaya Almanlar'ın kararlı oluşu dikkatlerden kaçmamıştı. Petrol kokusunu alan İngiltere ve Fransa, yanlarına Rusya'yı da alarak Osmanlı'yı paylaşmayı kafalarına koymuşlardı.

KAOS VE CASUSLUK...

Abdülhamit Han'ı darbeyle deviren İttihat ve Terakki Cemiyeti, 2 Ağustos 1914'de gizli olmak kaydıyla bir Türk- Alman İttifak Antlaşması imzalandı. Petrol bulunan Kerkük-Musul ve Hindistan yollarında Osmanlı'yı kırmak için İngilizler tarihin en büyük tezgah, kaos, casusluk faaliyetlerine geçtiler. Çanakkale'de Churchil'in donanması çökerken Rusya'da Lenin idareye el koyup, İngilizler'den ayrıldı.
1907 yılı İngiliz istihbarat notlarında, "Mezopotamya'nın bölgedeki petrolün İngiliz donanması için gelir kaynağı olacağı" yer alıyordu.
İngiliz Savaş Kabinesi notlarında, "İleride oluşacak bir savaşta petrol bugünkü savaşta kömürün bulunduğu yerde olacaktır. Büyük potansiyelde petrol alabileceğimiz kontrolümüz altındaki yerler İran ve Mezopotamya'dır. Bu nedenle petrol kaynağı olan bu iki yer üzerindeki kontrolümüz İngiltere'nin savaştan beklediği birinci sınıf hedef olmalıdır" deniliyordu.

SYKES-PİCOT ANLAŞMASI
İngiltere ve Fransa, gizli Sykes-Picot ile Ortadoğu'yu paylaştılar. Petrol ve Hindistan ticaret yolları İngilizler'e kaldı. Musul ve Mezopotamya'yı bir üs olarak kullanmak hakkını ele geçirdi.
George Lloyd'un "Ulaşımı kontrol eden, ticareti de kontrol eder" şeklindeki sözlerine uygun olarak; 1839'dan 1951'e kadar Karun Irmağı üzerinde faaliyetlerini bir British Lynch firması olarak sürdüren Dicle ve Fırat Buharlı Gemi Taşımacılığı Şirketi'nde önemini göstermişti.
İngiliz İmparatorluğu Başbakanlığını yapmış olan Henry Temple Palmerston, konuşmasında ulusal çıkarları, o günden bu güne geçerliliğinden ve gerçekçiliğinde hiçbir şey yitirmeyen, şu sözcüklerle tanımlamıştı: "Bizim sonsuza dek yanımızda olacak dostlarımız yoktur ve bizim sürekli kalıcı düşmanlarımız da olmayacaktır. Bizim, sürekli ve sonsuza dek var olacak çıkarlarımız vardır ve işte bu çıkarları izlemek bizim görevimizdir. Zira coğrafyalar değişmez..." ABD Dışişleri Bakanlığı'nı yapmış olan Henry Kissinger da "Petrolü ve gazı denetlediğinizde ulusları kontrol altında tutarsınız, gıdayı kontrol altına aldığınızda da halkları denetlersiniz" demişti.

SONUÇ

Almanlar 1918 baharında son bir taarruza geçerken, İttihatçılara "Savaşı kazanırsak ne istiyorsunuz" diye sordular. İttihatçılar , Mısır'ı, Kıbrıs'ı ve Ortadoğu'daki Suriye ve Lübnan'ı istediler.
Musul, Kerkük, Basra, Kuveyt, körfez ülkelerindeki petrol hala onları ilgilendirmiyordu. Abdülhamit'in petrol haritasını anlamıyorlardı. Aradan 100 yıl geçti. Petrol/gaz vanalarını kontrol etmek için Tayyip Erdoğan, stratejik planlar yapıyor.
Avrupa'nın kaderi Türkiye'nin eline geçiyor.
Türkiye-Azerbaycan gaz projesi (TANAP), TÜRKİYE-İRAN gaz projesi, TÜRKİYE-IRAK gaz ve petrol projesi, TÜRKİYE-Kuzey Irak Kürt Bölgesel yönetimi, KUZEY KIBRIS'IN DOĞU AKDENİZ GAZI projelerine kafa yoruyor.
Peki, zamanın ruhunu okuyamayan ve İttihat ve Terakki'nin devamı olan partiler ne yapıyor? Hala eskide eski de yaşıyor.Yeni'yi kim istiyorsa,aziz milletimiz onun yanında olacaktır.