Rahmet Mevsimi Ramazan

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 09 Temmuz 2013 Güncelleme 10 Temmuz 2013, 04:35
Rahmet Mevsimi Ramazan

İÇİNDEKİLER

Allah Teâlâ insanlardan peygamberleri seçmiş, peygamberlerin en şereflisi olarak Hz. Muhammed'i seçmiş; gün ve geceleri yaratmış, günlerden en şerefli olarak Cuma'yı seçmiş. Gecelerden Kadir Gecesi'ni, şehirlerden Mekke'yi ve aylardan da Ramazan-ı Şerif'i seçmiş.

* Kur'ân-ı Kerîm, Bakara suresinde; "Kim bu aya kavuştuğunu anlarsa oruç tutsun." emriyle Ramazan orucunun Allah'a, Peygamber'e inanan Müslümanlar için farz olduğunu çok açık şekilde beyan etmiştir.

* Bu ayda yapılan bütün ibadetler her türlü tespih, sadaka ve güzel hareketler, Allah Teâlâ tarafından kat be kat sevapla ve âhiret dereceleriyle müjdelenmiştir.

* Ramazan, kulun hem Allah ile hem kullar ile yakınlaşma mevsimidir. Oruçla bedenimizi hayat telaşından biraz olsun uzaklaştırıp ebedî hayat duygusuyla yakınlaştırmak ve buluşturmak zamanıdır.

* Ramazan, Kur'ân-ı Kerîm bereketiyle bu şerefi kazanmıştır. Nitekim Allah Teâlâ, Kur'ân'ın indirildiği ay olarak Ramazan ayını zikretmiştir. Kur'ân-ı Kerîm'le buluşmak için en güzel fırsattır Ramazan. Bilmeyenlerin öğrenmesi, bilenlerin okuması, okuyanların mânâsını anlamaya çalışması, mânâsını anlayabilenlerin de o ahlâka ve güzelliğe bürünmesi için çok büyük bir fırsattır Ramazan.

* Bu mübarek ay, içinde bin aydan hayırlı Kadir Gecesi'ni barındırmaktadır. Kadir Gecesi, Kur'ân elbisesini bürünmüş bir gecedir. İnsanlık, kadrini Peygamber Efendimiz'e indirilen Kur'ân'la bulmuştur. Bu apaydınlık yolda insan, Kadir Gecesi'ni bulmak ve kadrini bilmek gecesine çevirebilmek için Ramazan ve Kur'ân'la muhabbetini tazelemeli, içindeki huzur yolculuğunu devam ettirmelidir.

ALLAH C.C. SENi SEViYOR ÇÜNKÜ...
* Seni insan olarak yarattı, mahlûkatı senin emrinde ve hizmetinde...

* Seni de kendisine ibadetle şereflendirdi. Seni Adem evladı ve nesli olarak uğurlu, bereketli, ziynetli yarattı. Senin O'ndan iman, İslâm ve insan olmayı dileyecek ne bir varlığın vardı ne de bir takatin. Ama O seni hiçbir mecburiyeti olmaksızın zikreden, şükreden bir şerefli varlık olarak icad eyledi.

* Peygamberlerin Efendisi Hz. Muhammed (s.a.s.) indirdiği Kur'ân'la seni muhatap kabul etti. Sana "Ey müminler" diyerek hitap etti. Kendi ismi olan "El Mü'min" ismini sana da verdi. Cennetleri vadetti. Sana Kur'ân-ı Kerîm'le ve ibadetle, kendisiyle konuşma imkânını ikram eyledi.

* Şu an tövbe etsen tövbeni duyar ve seni affeder; O'nu kalben samimiyetle zikretsen kalbinde huzur güneşleri doğar. Bütün kirinle pasınla O'na secde etsen, âdeta seni melekleriyle kucaklar; bütün sıkıntılarını bir anda alır, seni muhabbetiyle buluşturur.

* Sana rahmetini saçar, Peygamber gönderir, nurundan nur verir, Kur'ân'la buluşturur. Ramazan ve Kadir geceleriyle dünyanı cennet eyler.

* Şeytan aslında fazla bir şey yapmaz; onun tek yapabildiği, kulağına Allah'ın (c.c.) seni sevmediğini fısıldamasıdır sadece, ama unutma Allah seni seviyor. Ramazan bu sevginin bir teşekkür ve tazelenme mevsimidir... Vesselam!

* * *
GÖNÜL SAHİFESİ
Ehlullahtan Behlûl Dânâ, bir gün Halife Harun Reşit ile karşılaşır. Kendisini tanıyan hükümdar, bu zata;
- Ey Behlûl!
Nereden geliyorsun böyle? diye sorar.
O, hiç düşünmeden;
- Cehennemden geliyorum, cevabını verir.
Harun Reşit, şaşırarak tekrar sorar:
- Ne işin vardı orada?
Behlûl Dânâ anlatır:
- Efendim, ateş lâzım olmuştu.
Cehenneme gideyim de biraz isteyeyim, dedim. Fakat oradaki memur bana;
"Burada ateş yoktur." dedi. "Nasıl olur, cehennem ateş yeri değil mi?" diye sorunca;
"Evet, gerçekten burada ateş yoktur. Her gelen, ateşini dünyadan getirir." cevabını verdi.
Dehşete kapılan Harun Reşit büyük bir üzüntüyle sordu:
- Behlûl! Ne yapayım ki, oraya ateş götürmeyeyim?
Behlûl Dânâ, hızla uzaklaşırken haykırdı:
- Adâlet! Adâlet!
Adâlet!
Hocam derdi ki;
"Yüz bin lira çalanla yumurta çalan bir olur mu?
Elbette olmaz."
Allah nârımızı nur eylesin...

* * *
GÜNÜN YAZISI
GELİN CANLAR BİRLİK OLALIM

Allah Teâlâ'ya sonsuz hamd ü senâ eder, Efendimiz'e de (s.a.s.) sonsuz ve adetsiz salat ü selam ederiz.
Cenâb-ı Hakk'ın selâmı, rahmeti üzerlerinize olsun kıymetli okurlarımız. Bir güzel Ramazan mevsimine daha kavuştuk elhamdülillah. Mânâyla buluşma zamanı… Allah'a kavuşma müjdesinin ve Efendimiz'e ümmet olmanın şerefine erişme zamanı. Bu günler, her saati ve anıyla bizler için rahmet. Ramazan geliyor diye sevinmek bile kişiyi Allah Teâlâ'ya yaklaştırabilir, rızasını kazanmaya vesile olabilir.
Birlik denildiğinde, belki Ramazan'la doğrudan alâkasını kuramamış olabilirsiniz. Yahut Ramazan'ın ilk günü böyle bir çağrının pek gitmediğini de düşünebilirsiniz. Ama birlik kelimesinin ilk hecesine dikkatli bakarsanız, bu kelimenin yegâne ve hakikî "bir" ifadesiyle anlam kazandığını eminim fark edeceksiniz. Birlemek ve birlik olmak, aslında bizim İslâm medeniyetimize göre tevhide ermek, tevhid ehli olmak anlamlarını da karşılamaktadır.
Bir olan Allah'a iman ile birlik olalım. Biricik Peygamber'in (s.a.s.) muhabbetiyle buluşup bir ümmet olalım. Bir kitap etrafında cem olup hem camileri, hem de gönül evlerimizi nur ile dolduralım. Bir babadan geldiğimizi düşünerek küslük, dargınlık, çekişme ve sevgisizliği kaldırıp atalım. Bir nefesle diriltilmiş canlar olduğumuzu tekrar hatırlayalım. Kadını erkeğiyle, fakiri zengini ile, Türk'ü, Arap'ı, Kürt'ü Çerkesi'yle hep beraber, Ramazan huzurunda bir defa daha birlik ve kardeşlik için buluşalım. İşte o zaman Ramazan olur.
İşte o zaman soframız iftarlar olur. İşte o zaman bayram eder, işte o zaman hepimiz affolur, mağfiret olur ve huzur bulur.
Allah Teâlâ Rabbü'l-'âlemin yani bütün âlemlerin mürebbisi, terbiyecisi ve sahibidir. Bu sebepten dolayı din, insanı terbiye eder. Bir başka deyişle din insanı terbiye etmelidir. İnsanın bir ömür boyu aldığı bu terbiyeye İslâm medeniyetimiz 'tevhid' bazı ârif lisanıyla da 'birlik' denilmiştir. Gelin canlar birlik olalım, bu "bir" etrafında buluşalım. Etrafında olmak yetmez, gelin bu bir için hepimiz, kendi ayrıştıran fiil, hareket ve egolarımızı feda edelim; "Bir olalım!"

* * *
AYET-İ KERİME
Ey iman edenler, sizden evvelkilere farz kılındığı gibi sizlere de Allah'a yakınlık ve saygıya ulaşmanız muradıyla oruç farz kılınmıştır. (Bakara 183)
Allah Teâlâ bu ayeti kerimeyle evvelki ümmetlere oruç ibadetini nasip eylediğini beyan buyurmaktadır. Allah'ın (c.c.) bizim ibadetlerimize ihtiyacı yoktur. Ama bizim ona her şeyden çok ihtiyacımız vardır. Bu sebeple ayetin sonunda gerçekten Allah'ın sevgisini, yakınlığını ve bu saygıyı korumak isteyenleri oruca davet etmektedir.
Allah (c.c.) tarafından "Ey iman edenler" hitabı bile bir mümin için ne büyük şereftir.

* * *
Hz. İnsan'dan insana sesleniş
HADiS-İ ŞERİF
* Kim inanarak samimiyetle la ilahe illallah derse elbette cennete girdi. (Muslim)
* Kim karşılığını sadece Allah'tan bekleyerek Ramazan orucunu tutar, bu ayda ibadetle, hürmetle hareket ederse annesinden doğmuş gibi geçmiş bütün günahları (kul hakkı müstesna) silinir. (Tirmizî)

* * *
SORDUM ÖĞRENDİM
SORU: Oruç tutmam için ne yapmam lazım, yani orucun farzları nelerdir?
CEVAP: Orucun farzı üçtür: Orucun birinci farzı niyet etmek; ikincisi, niyeti ilk ve son vakitleri arasında yapmak; üçüncüsü, oruçlu iken orucu bozan şeylerden sakınmaktır.

* * *
Ya Rabbi razıyım senden, sen de razı ol benden. Âmin.

* * *
İFTAR YEMEĞİ
* Sebze
* Çorba
* Fırın Tavuk
* Bulgur Pilavı
* Cacık



M. FATiH ÇITLAK