Müzik
dünyasının neşeli
kızı
Deniz Arcak',
yeni single'ı 'Cesur'u GÜNAYDIN'a anlattı. 4.5 yıldan bu yana
sahnelerden uzak olan Arcak, hem özel
hayatı hem de
yeni albümüyle
ilgili sorularımızı cevapladı...
Uzun yıllar müziğe ara verdiniz. Albümün hazırlık aşamasından bahseder misiniz?
2005'te çıkan 'Kıpır Kıpır' isimli albüm bittikten sonra hemen bu albümün çalışmalarına başladık. Bir aranjör
arkadaşla çalışmaları bitirdik ancak fikir ayrılığına düştük ve
yollarımızı ayırdık. Başka bir aranjör bulduk. Bu single'da dört tane şarkı var. Devam şarkılarını eylül-ekim gibi çıkaracağız. Bu albüm bizim burnumuz gibi, şimdilik
piyasayı koklayacak.
KENDİME AYNA
Albümdeki müzikler kıpır kıpır ama sözler daha ağır. 2005'ten bu yana hayatınızda ne değişti de şarkı sözlerinize böyle yansıdı?
Daha önceki albümlerimde de benim hep biriki tane şarkı sözüm olmuştur. Ama ilk defa bu albümde cesaret edip, bütün sözleri kendim yazdım. Sözlerdeki değişikliğin nedeni de bu...
Nasıl geldi bu cesaret size?
Onaylandım. Etrafımdaki dostlarım beni onayladı ve ben de artık yazabileceğime karar verdim. Bundan sonr bu artık böyle gider.
Günlük hayatınızda da cesur musunuzdur?
Çocukken daha cesurdum aslında. Büyüdükçe daha çok yaralanıyorsunuz ve oradaki yaralar daha geç kapanmaya başlıyor.
Hayatı da daha çok takmaya başlıyorsunuz. Cesaretiniz yavaş yavaş kırılıyor. Esas, büyüyünce cesur olmamız gerektiğini hatırlamamız gerekiyor sanırım. Kendi kendime bir ayna tutmak aslında bu albüm... Bu
hayatta var olmanız için cesur olmanız gerekiyor. Dışarı çıkmak bile aslında bir cesaret. Ya kapkaççı çantamı alıp kaçarsa, ya kafama saksı düşerse... Sonuçta bu
hayatın içinde var olmak için zaten cesur olmanız gerekiyor. Ben kapıdan çıkarken Şefik Can dedem, "Cesur ol. Yeise (umutsuzluğa) kapılma. Başaracaksın, korkma" derdi. Bu söz, benim
hayatımda hep
önemli oldu.
ŞUURSUZUM!
Müzikten koptuğunuz 5.5 yıl içinde neler yaptınız?
Çok çalıştım.
Program sunuculuğu yaptım, tiyatro yaptım, dizide oynadım. Albüm yapmak için resmen yırtındım.
Bunlar bilinçli tercihler mi yoksa bilinçsiz seçilen projeler mi?
Gayet bilinçsiz projeler... Bir kere bilinçsiz ve şuursuz
yaşamayı seviyorum. Bana bu süre zarfında
farklı farklı teklifler geldi. Biz de bakıp değerlendirdik. Benim Hepgül ve Birgül Ablam var. Gül bahçem onlar benim... Teklif geldiğinde onlarla beraber değerlendiriyoruz. Tiyatro, 1987 yılından beri
hayatımda var. Sonradan olma bir şey yok. Kat çıkmadım yani eve... (Gülüyor)
Hayatınızda biri var mı?
Yok. (Gülüyor) Yıldız Kenter bir
arkadaşıma "Aşk, sendeki bir
çiçek... Onu istediğin saksıya dikebilirsin. Ama kimi toprağını sever, büyür; kimi de sevmez, solar" demiş. Çok sevdim bu lafı çünkü ben yanlış saksıya diktim.
Bir röportajınızda "Eskiden aşkı arıyordum. Şimdi vazgeçtim. Yatay geçişle babaanne olmak istiyorum" demişsiniz. Aşktan neden vazgeçtiğinizi öğrenebilir miyiz?
Aman! Vazgeçmezsen ne olacak? Ben çiçeği yine yanlış saksıya dikersem, o işle uğraşacak vaziyette değilim.
Hayatım yoğun bir süreçte gidiyor. Ben, aşık olunca bütün
hayatı paketleyip kaldıran bir tipim. Direkt aşkı yaşıyorum, başka hiçbir şeyi görmüyor gözüm. Doya doya o
insanla birarada olmak istiyorum. O zaman da bütün
hayatım sekteye uğruyor. Annemi bile aramıyorum; o kadar yani.
TASAVVUF ÖĞRENDİM
68 doğumlusunuz ama yaşınızı hiç göstermiyorsunuz. Bunun sırrı var mı?
Sırrı, olumlu olabilme gayreti. Olumlu düşünüp, olumlu şeyler beklemek...
Bu çok zor değil mi?
Bazen çok zor tabii... Ama sonuçta kötü diye düşündüğünüz şeylerin sizi iyi bir kapıdan çıkardığını gördüğünüzde şükrediyorsunuz. "
Olaylara baktığın yeri değiştir" derler ya, baktığın yeri değiştirdiğin zaman her şey başkalaşır.
Olumlu olmak bir
yaşam şekli değil mi?
Çocukluğumdan beri olumlu biriyim aslında...
Tasavvufla
ilgisi yok mu, bu durumun?
Ne durumdadır tasavvufa olan ilginiz? Derindir efendim. Tasavvuf benim
hayatımın temeli... Yani şu an durmaya çalıştığım pencere orası.