Erdoğan'dan canlı yayında önemli açıklamalar

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atv ve A Haber’in ortak yayınında, Salih Nayman ve Banu El'in sorularını cevapladı gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

Giriş Tarihi 13 Mart 2017, 00:00 Güncelleme 13 Mart 2017, 22:49
Erdoğan’dan canlı yayında önemli açıklamalar

İÇİNDEKİLER

Cumhurbaşkanı ile Gündem Özel, A Haber ve ATV ortak yayınıyla ekrana çıktı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, gündemdeki gelişmeleri, Salih Nayman ve Banu El'in sorduğu sorularla canlı yayında değerlendirdi.

İşte Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları;

DÜNYA SİYASETİNDEN BİHABER
Ana muhalefetin başındaki zatın bunları bilmesinde fayda var, zannediyorum bunları kendisine pek de anlatmamışlar. Türkiye'de şu anda 103 bin seçmene bir milletvekili düşüyor. Diğer ülkeler Almanya, İtalya, buralara baktığınızda bu sayının çok daha düşük olduğun görüyoruz. Böyle bir tablo içinde 600 milletvekiline fazla demek dünyayı takip etmemenin en acık, net alametidir. Diğerlerine bakıyorsunuz 90 bin, 60 bin olan var. Biz artık Türkiye olarak bunları aşalım istedik. İspanya'da 56 bin, Fransa'da 50 bini gibi rakamlar var. Bütün bu rakamlar çok açık net ortadayken ana muhalefetin başındaki zatın bu ifadeleri kullanması bana göre dünya siyasetinden bihaber olduğunun çok açık, net bir tablosu.

GENÇLİĞİMİZE ÇOK BÜYÜK HAKARETLER ETTİ
Milletvekili seçilme yaşının 18'e indirilmesi olayında gençliğimize çok büyük hakaretler etti. Ben bunu dinleyince çok üzüldüm. Bizim 18 yaşındaki çocukların adeta küçümsenmesi 'Gelecek 18 yaşında Parlamento'ya girecek, 2 sene milletvekilliği yaptıktan sonra emekli olacak, oradan takır takır parasını alacak, askerlik yok' diyor. Bir defa şunu öğren. Çok ayıp oluyor. 18 yaş olayı sadece benim ülkemin erkekleri için geçerli değil ki. Benim ülkemin genç kızları için de geçerli. Onların da Parlamento'ya girme imkanı var. Parlamento'da görev yapmak askerlikten daha aşağı, basit bir şey değil ki. Orada çok önemli, hayati ve bu ülkenin güvenliğiyle ilgili kararları alma imkanı ve yetkisine sahip olacaklar. 18 ile 25 yaş arasında 7 milyon üzerinde genç var ülkemizde. Bu insanların artık kalite sürekli yükseliyor, bu kaliteyi biz yok farz edemeyiz.

GENÇLİĞİMİZE İNANIYORUM
Biz bir iane dağıtmıyoruz. Haksızlık aslında gideriliyor. Biz gençliğe bir ufuk veriyor. Gençlik kendine verilen değeri görüyor. Burada bir eşitleme yapılıyor. Seçme ve seçilme 18, eşit hakka sahip oluyor genç. Bundan daha güzel ne olabilir? Türkiye'deki tüm gençlerimizin geleceğe yönelik emin adımlarla yürümesinin önünün açılmasıdır. Ben gençliğimize güveniyorum. Bunu 15 Temmuz gecesi gördük. 15 Temmuz gecesi Türk gençliğinin ne olduğunu gördük. Bu gençliğe kimse öyle kaba saba yaklaşım göstermesin. Ben gençliğimize inanıyorum ve bu işi de başaracağız.

KILIÇDAROĞLU'NA TEPKİ
"Şimdi cumhurbaşkanlığı seçimi ile meclis seçimi 5 yılda bir yapılacak. CHP'nin başındaki bu zat ne diyor? 'Meclisin yetkisi kalmayacak' diyor, böyle bi şey yok ya. Cumhurbaşkanı eğer seçimlerin yenilenmesi talebinde bulunursa bu cumhurbaşkanlığı seçimlerinin de yenilenmesi gerekecektir. Bu bir fesih değildir. Bunun oranı 5'te 3. Meclis bu orana ulaştığı takdirde seçimler yenilenir. Anayasa düzenlemesi tabiiki farklı ve zor olacak . Bu çocuk oyuncağı değil. Şimdi seçim 5 yılda bir yapılıyor. Seçim günü geldiğinde 100 bin kişi ile halk aday gösterebilir. vatandaşın bu hakkı yoktu. Artık var. Sadece partilerin tasarrufunda olmayacak. Zaten 5 yılda bir olacağı için her şey yerli yerinde olacak."

"GÜVENOYU OYLAMASINI HALK YAPACAK"
"Gensoru ve güvenoyu iktidarları hep tehdit etmiştir. Bu tehditle hükümet artık başbaşa olmayacak. Millet, seçim günü geldiğinde mevcut hükümete "yürü" diyorsa güvenoyunu almış demektir. Gensorunun geçmeyeceğini bildiklerine rağmen akşam yatıyorlar, sabah kalkıyorlar, gensoru veriyorlar. Gensorularla bunalan hükümet artık sabahlara kadar o kanunu çıkarmak için çalışıyor. Neden dolayı? İşte bu gensorularla kaybedilen zamanı telefi etmek için. Ama artık bunlardan kurtuluyoruz."

ÇOK BAŞLILIK KALKACAK
Ana muhalefetin başındaki zata ve ona gönül veren kardeşlerime sesleniyorum. Artık Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı bu sistemde yok, sadece Cumhurbaşkanı var. Bu neyi getiriyor. Bu bir insicamı getiriyor. Çok başlılık yönetimde çok tehlikelidir. Bu kalkacak. Sadece Cumhurbaşkanı ile beraber bir veya iki tane yardımcısı ve yeteri sayıda bakanları olacak. Burada tabi dinlediğimiz tablo gerçekten bir ana muhalefet partisinin ağzından hiç duymayı hiç arzu etmediğimiz bir şeydi. Bunu da bir halk oylaması arifesinde bize bunu sağolsun yaşattı, bu da isabetli oldu aslında.

TEK ADAM VARSA SENSİN
Bu kişi bir defa çok farklı bir şey yaptı. Şu çalışmalar esnasında yatıp kalkıp şunu söyledi, tek adam da tek adam. Eğer bu ülkede tek adam varsa sensin 7 seçim kaybettin. Kongreleri öyle veya böyle alavere dalavere işin başında duruyor. Ama millete gittiği zaman seçimde böyle bir şey yapamıyor. 7 seçimi millet nezdinde kaybetti. Ama yine hala partisinin başında. Batıda bir, iki seçim kaybettiği zaman bir kişi partisinin başında durmuyor, istifa ediyor, yerine başkası geliyor. Çok başarılı tanıdığım siyasetçiler bile bir seçim kaybedince çekilmiştir. Böyle liderler tanıdım. Ama bu kişiyi anlamak mümkün değil

ŞİMDİ MİLLETİN ADAMLIĞI VAR
Şu anda sadece vatana ihanetten Cumhurbaşkanı yargılanabilir. Vatana ihanet dışında bir sorumsuzluk sözkonusu. Yüce Divan'a giderken bu defa işlediğiniz her suçta Parlamentoda belli oranlar var, salt çoğunlukla bu mecliste gündeme getirilebiliyor. Ardından beşte üçle soruşturma açılabiliyor. Üçte iki çoğunlukla Yüce Divan'a gönderilebiliyor. Her işlem ona sorumluluk yüklüyor. Böyle bir sürecin içinde Cumhurbaşkanı. Yani şu andaki mevcut durumdan Cumhurbaşkanı yeni süreçte sorumluluk noktasında sıkıntılı bir sürecin içine giriyor. Öyle zannettiği gibi tek adamlık, mek adamlık yok. Şimdi milletin adamlığı var. Eğer millet sahipleniyorsa eyvallah. Millet sahiplenmiyorsa, sen de millete layık olamıyorsan öyle kolay kolay o makamda kalamazsın.

HOLLANDA BAŞBAKANI'NA DEMOKRASİ DERSİ
Hollanda diyor ki, bu ülkenin patronu biziz diyor, bir gazetenin manşetinde benim resmimin üzerine çarpı işareti koymuş. Benim ülkemin patronu millettir. Sen demokrasiyi anlayamamışsın. Önce demokrasiyi öğren. Patron benim demek, milletine saygısızlıktır. Biz bu ülkede hiçbir zaman patron olmadık, efendi de olmadık Rutte, bunu öğren. Biz yola çıkarken bu millete efendi olmaya değil hizmetkar olamaya geldik dedik.

"KILIÇDAROĞLU DERSİNİ ÇALIŞMAMIŞ"
"Başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı birleştiriliyor. Sadece cumhurbaşkanı olacak. Ve bir veya iki tane yardımcısı olacak. Bunlarda dışarıdan gelecek. Kılıçdaroğlu dersini çalışmamış. Yönetimde çok başlılık çok tehlikelidir. Bu kalkacak. Bu dinlediğimiz tablo ana muhalafet partisi başkanının ağzından duymayı arzu ettiğimiz bir şey değildi. Yatıp kalkıp tek adam da tek adam. Hep burdan girdiler. Ya tek adam varsa bu ülkede bu sensin ya. 7 seçim kaybettin hala işin başındasın. Ama millete gittin mi bir şey yapamıyor. Batı'da 2 seçim kaybetsen partinin başında durmuyor ya. Böyle liderler tanıdım. Ama bu kişiyi anlamak mümkün değil. "

HAYIR DEMEK TERÖRE DESTEKTİR
PKK'lı teröristler Berlin'in ortasında çadır kuruyorlar. Oradaki iş adamlarını haraca bağlıyorlar. İşte hayır demek bölücü terör örgütüne destek vermektir. Kandil ne diyor, 'hayır' diyor, İmralı'daki terör örgütünü başı 'hayır' diyor. FETÖ, 'hayır' diyor. Bu kişi olabilir kurum olabilir. Bölücü terör örgütüyle beraber hayır kampanyasında buluşanlardır. Evet kampanyasını yürütenlerin derdi ülkeyi kalkındırmaktır. İşte bu evet kampanyasına başlamızın en önemli sebeplerinden biri hem milli hem yerli, çok daha hızlı bir şekilde muasır medeniyetler seviyesine çıkarılmasıdır.

AYIPTIR KILIÇDAROĞLU
(HSYK'daki değişiklik) Cumhurbaşkanı 4 kişiyi atayabiliyor. Meclis'te 5'te 3 çoğunlukla 7 kişiyi atayabiliyor. 'Meclis devredışı bırakılıyormuş' ayıptır Kılıçdaroğlu. 2 üyeyi de Cumhurbaşkanının atadığı Adalet bakanı ve onun müsteşarıdır.
Bütçe meselesinde ise bütçe Meclis'in onayıyla kabul ediliyor Meclis onaylamadığı zaman bu bütçe geçmez. Meclis onaylamadığı zaman ülkede kriz yaratmamak için yeniden değerlendirme ile geçen seneki bütçe uygulanır. Bütçesiz kalacak halimiz yok.

BUNU YAPMAZSA GİDİCİDİR
Cumhurbaşkanlığı sisteminin özellikleri kısaca şöyle: Geniş bir mutabakat ve uzlaşma ile hazırlanan bir sistem var. 5 yıl istikrarı getirecek. İstikrar ve güven o ülkede olursa o ülke sıçrar. Milli irade ve millet egemenliği esastır. Onun gereği burada yatıyor. İşleri çok çok seri karar alma süreçleri çok çok seri.

Bürokratik oligarşiye bu sistemde yer yok. Bürokratik oligarşiden çok çektir. Reformlar süratle hayata geçirilecek. Şuan ki yapıda bu yok.
Adil ve rekabetçi bir sistem. Burada Cumhurbaşkanı 3 şeye dikkat etmeli; istişare mekanizması, iyi araştırmalı, adil olmalı, emaneti kadrolarda ehliye ve liyakate sahip olana vermelidir. Bunu yapamazsa gidicidir.

SİYASETTE GÜÇLÜ LİDERLERİ ZORUNLU KILIYOR
Sistemdeki toplumsal uzlaşma zemini geniştir. Bu millete de yansıyacak. Millette de yüzde 50 artı bir bunun içinde halkıyla bütünleşen kucaklaşan bir iktidar anlayışı en büyük hedeftir. Cumhurbaşkanının siyasi ve cezai sorumluluğu var. Cumhurbaşkanının kendisine çeki düzen verme zorunluluğu var. Siyasette güçlü liderleri zorunlu kılıyor. Yasama yürütme arasında karşılıklı denge sistemi var. Güven oyunun kaynağı halk. O da ne zaman 5 yılın sonunda güven oylamasında kararını verecek.

ATATÜRK DE PARTİLİYDİ
(Partili Cumhurbaşkanı ilkesi) Atatürk öyle değil miydi? Öyleydi. CHP'nin kurucusu değimliydi partili cumhurbaşkanı değimliydi? İnönü partili cumhurbaşkanı değimliydi Celal Bayar aynı şekilde partiliydi. Ondan sonra süreç değişti.

YENİKAPI'DA TERÖR ÖRGÜTLERİYLE BİRLİKTELİK YOK
(Kılıçdaroğlu) Sen kandildekilerle beraber hareket ediyorsun. Bizim gönlümüz arzu ederdi ki 7 Ağustos'ta Yenikapı'da buluşalım. Bana ilk verdiği cevap 'hayır'. Bana son anda araya kim girdiyse son anda bana geleceğini söyledi. 7 Ağustos havasını hazmedemiyor. Sayın Bahçeli ile Yıldırım bu süreci uyum içinde sürdürdüler. 7 Ağustos'un tüm tabanda ülkemde bu milli birliğin beraberliğin sağlanmasını sağlamıştır. Yenikapı ruhunda ayrılık terör örgütleriyle beraber olmak yok ki. Hayır diyorsanız bu Yenikapı ruhuna bağdaşmaz. Hayır diyenler PKK, FETÖ. FETÖ ile berabersin, hala kalkıp sen Yenikapı ruhuna toplanmadan önce karşı çıktın. Dürüst değil, bunlar işleri güçleri yalan, bunlar doğru konuşmazlar.

"OHAL'İ NİYE İLAN ETTİK?"
"Artık her işlem cumhurbaşkanına sorumluluk yükleyecek. Yeni süreçte sorumluluk noktasında daha sıkıntılı bir süreç başlayacak. Artık milletin adamlığı var tek adamlık yok. Millet sahipleniyorsa eyvallah. Sahiplenmiyorsa o makamda kalamazsın. Bir diğer mesele ve bunun üzerinde farklı durulması lazım. Şuan hala Bakanlar Kurulu yetkisi elinde olan OHAL cumhurbaşkanına veriliyor. Bakın biz OHAL'i niye ilan ettik? 15 Temmuz'u yaşayan ve 249 şehit veren ülkemizde niye bunu ilan ettik? Çünkü bu FETÖ'yü kimler, nereden idare ediyor bütün bunları bulmamız lazımdı. Mevcut yasayla olmaz. Bu yüzden OHAL ilan ettik.

HOLLANDA'DA BELEDİYE BİLE OHAL İLAN EDİYOR
Hollanda'daki olayda, bırakın siz merkezi yönetimi, belediye, belediye... Belediye birkaç saat içerisinde oturuyor, olağanüstü hal ilan ediyor. Niye? Benim bakanımı oradan itfaiye aracıyla mı götürecek? Gelip makaslarla aracın kapılarını kesip öyle mi dışarı çıkaracak? Sınır dışı nasıl edecek? Ya bir bayan be, hani siz kadın haklarından bahsediyordunuz ya?

Ve bu bayan Türkiye Cumhuriyeti'nin Bakanı, kendi toprağına girecek, diplomatik araç içerisinde, başkonsolosluk binasına girecek. Kendi başkonsolosluk binasına girmesine müsaade etmiyorsun, içeriden başkonsolosun çıkmasına müsaade etmiyorsun. Bütün bunların önünü açmak için ne yapıyor? Olağanüstü hal ilan ediyor, iki saat içerisinde.

Hala Avrupa Birliği'nden, dünyada bu Helsinki ve melsinki hikayeleri var ya bizim ülkemizde, bunların hiçbirinden bir ses çıkıyor mu? Yok.

Ama Türkiye'de olağanüstü hal ilan ediyoruz biz, darbe sebebiyle, Avrupa, hepsi ayakta, kim geldiyse Türkiye'ye, güya bizi ziyaret ediyor, ziyaret ederken de 'bu olağanüstü hal ilanını ne zaman kaldıracaksınız?' Sordukları soru bu. Biz ne zaman darbe girişimini neticeye kavuşturursak o zaman."

ALMANYA 'HAYIR'A ÇALIŞIYOR
Alman devlet televizyonu, ana muhalefetin başındaki zatla ortak çalışıyor. Bunun yanında terör örgütleriyle de yan yana çalışıyorlar. Bakanlarımıza Almanya'da konuşturma yaptırılmıyor ama 'hayır' kampanyası yapanlar gittiği zaman, en uygun yerler onlara tahsis ediliyor.. Almanya'da polis aracında bölücü terör örgütü mensuplarının kendilerine has işaretlerle konvoy yaptıklarını gördüm. "Hayır" demek bölücü terör örgütüne destek vermektir.

BUNLAR YALANI ÇOK İYİ BAŞARIYOR
Ana muhalefetin başındaki zat burayı da saptırıyor, doğru konuşmuyor. Bunlar yalanı çok iyi başarıyor. HSYK üyelerinin 4 üyesini Cumhurbaşkanı, 7 üyesini Meclis seçiyor. 'HSYK bütün üyelerin Cumhurbaşkanı atayacak' diyor. Alman devlet televizyonu ana muhalefetin başındaki zatla ortaklaşa çalışıyor. Bunun yanında terör örgütleriyle de beraber çalışıyorlar. Türkiye'deki bölücü terör örgütünü başının resimlerinin, posterlerinin olduğu orada salon toplantıları yapılıyor. Buradaki konuşmalar aynen Türkiye'de hayır kampanyası yürütenlerin seçtikleri sloganları neyse onlar da aynı şeyi konuşuyor. Devlet televizyonu bu. Bizim bakanlarımız gidiyor, oralarda konuşma yaptırılmıyor. Ama Almanya'da hayır kampanyası yürütenler gittiği zaman en uygun yerler onlara tahsis ediliyor

BU SİSTEMİN ÖZELLİKLERİ NELER?
"Cumhurbaşkanının tek yetkisi var kanun noktasında. Bütçe. Ona da meclis onayı lazım. Meclis onaylamazsa geçmez. Cumhurbaşkanlığı sisteminin özellikleri nelerdir? Hükümeti seçme yetkisi doğrudan millete ait. Ama o zaten sizin yetkileriniz elinden alınıyor diyor. İstikrar ve güven bir ülkede olursa o ülke süratle kalkınır. Bu düzenlemede milli irade esastır. Dinamik ve dönüşümcü bir modele kavuşuyoruz. İşleri, karar alma süreçleri çok çok seri olacak. Brökratik oligarşide biz çok çektik. Başkanlık sisteminde bu oluşamayacak. O firsatı bulamayacak. Çünkü bir defa reformların süretle hayata geçirilme şansını yakalıyoruz. Şuan böyle bir şey mümkün değil. Bundan sonra böyle gbir derdimiz yok. Adil ve rekabetçi bir sistem."

"Cumhurbaşkanının dikkat etmesi lazım. İstişare'nin çok iyi çalışması lazım. Adil olması lazım. Topumsal uzlaşma zemini genişler. Mecliste de millette de. Bunun için halkıyla kucaklaşan bir iktidar anlayışı en büyük hedefimiz. Cumhurbaşkanının hem siyasi hem cezai sorumluluğu var. Bu da cumhurbaşkanını kendisine çeki düzen vermesini gerektirir. Bu sistemde güçlü liderler gelecek. Yasama ve yürütme arasında denge sistemi olacak. Güven oyunun kaynağı doğrudan halk. Ne zaman 5 yılın sosnunda. Halk kararını verecek ve sen artık gidicisin diyecek. Yasamanın yürütme üzerinde ki denetimi daha etkili. Kanun teklif etme yetkisi sadece yasamaya ait."

"Kabinede herhangi bir kişinin kanun yetkisi yok. Kararname kanunun üzerinde değil. Eğer o konu hakkında yasama organının çıkarmış olduğu bir kanun varsa bu kararnamenin üzerindedir. Vesaiyet ve darbe girişimlerini engeller. Burada tek vesayet sahibi millettir. Ve ben inanıyorum ki cumhurbaşkanı şile milletin birleşmesi farlı ve güçlü olacaktır. Partili cumhurbaşkanı realiteye uygundur. Geçmişte bunları gördük. Gazi Musatafa Kemal Atatürk partili cumhurbaşkanıydı. Bunlar niye onları rahatsız etmiyor. Bunları da görmemeiz lazım. Kim olursa olsun hangi cumhurbaşkanı olursa olsun. Bizim cumhurbaşkanı olarak milletin hizmetinde olmamız lazım. Ben il il dolaşıyorum. Sürekli ülkemin lehinde daha neler kazanabiliriz. Sürekli bunun gayreti içerisindeyiz. Ve bu 'Evet'le olur. 'Hayır'la olmaz. Çünkü hayırcıların dikili bir ağacı yok. Hayır diyenler kim FETÖ terör örgütü. Hala kalkıyor 'Yenikapı ruhunu ben temsil ediyorum diyor. İşleri güçleri yalan ya bunların. Bunlar doğru konuşmazlar."

"Cumhurbaşkanı anayasaya ters bir kararname çıkaramaz. Ayrıca yasama organına da uygun olmalı. Ben ülkemi adeta bir şirket yönetimi anlayışıyla yönetmek istiyorum derdim. Niye, işte hızla yürümek için. Süratle karar almak için. Dünyada görüyorum 25 yaşında adam bakan olmuş O ülkelerde oluyor da bizim ülkemizde niye olmasın. Ecdadımız Fatih 21 yaşında çağ kapatıp çağ açtı. Biz onların torunlarıyız ya. Niye yapamayalım. Siyasi sosyal hayatta rekabet gelecek. Güveniyoruz, gençler siyasete kalite katacak."

"MÜNBİÇ'TE BAZI KÖYLERİ ALDIK"
"Son dönemde terörle mücadelede çok farklı bir konuma geldik. Bunlar bitişik nizam evlerde tünellerle evleri birbirine bağladılar. Mardin'de yer atında 1500 kişinin sığınabileceği şehir gibi bir yapı vardı. Ben askerimizin, polisimizin, korucularımızın alnından öpüyorum. Şu son bir kaç ayda akla hayale gelmez operasonlar yaptılar. Ümit ediyorum Münbiç'te de bu YPG orayı terk eder ve yerkli halkı oraya yerleşir. Biz artık mücadele konusunda hem masada hem sahada varız. İşte başkanlık sistemiyle bunları çok daha hızlı yapacağız. PYD/YPG'nin özerklik ilanı tamamiyle hikaye. Türkiye'nin izni olmadan adım atamazlar. Münbiç kenarında bazı köyleri almak aldık. Devam ediyoruz."

EY MERKEL! TERÖRİSTLERİ NEDEN ÜLKENDE SAKLIYORSUN?
AB ülkelerinin bir kısmı maalesef Türkiye'nin yükselişini hazmedemiyorlar. Burada birinci sırada Almanya var. Almanya, acımasız şekilde teröre destek veriyor. Ey Merkel, bu terör örgütü mensuplarını neden ülkenizde saklıyorsunuz? Söylediği şu; 'Yargı bağımsızdır'. Sayın Merkel, teröristlere destek veriyorsun. Elinde 4 bin 500 dosya var, 4 bin 500 dosyanın hesabını veremiyorsun.

HOLLANDA POLİSİNİN TÜRKLERE SALDIRISI
32 vatandaşımız yaralandı. 17 gözaltı var. Bunların gerçek yüzünü gösteriyor. Süratle Hollanda olayının hesabını diplomatik olarak soracağız. Almanya'nın Şansölyesi Hollanda'nın yanında yer alıyor. Yazıklar olsun ya. Demek ki sen de aynı kafadasın. Bunların Viyana Sözleşmesi diye bir derdi yok. Bunların Viyana Sözleşmesi, faşistlikleridir. Bunların yaptıklarının kesinlikle ne Avrupa Birliği müktesebatına ne Venedik, hiçbir yere uyar tarafı yoktur.. Nazizm, buna Neonazizm diyebiliriz. Yeni Nazi akımı diyebiliriz. Bunların Viyana Sözleşmesi anlayışı budur.

DÖRT DÖRTLÜK IRKÇI
Çarşamba günü Hollanda'da seçim var. Bunların bir tanesi tam manasıyla dört dörtlük ırkçı. Tehdit ediyor; 'Hollanda'yı terk edin.' Sen mi getirdin o insanları Hollanda'ya da 'Hollanda'yı terk edin' diyorsun? Kimsin sen ya? Haddini bil. Bir diğeri, başbakanken münasebetlerimizin de iyi olduğu birisiydi. O da kalkmış o olayın olduğu gece bizim Başbakanımıza meydan okuyor; 'Burayı terk etmesi lazım' diyor. Peki sen bundan sonra Türkiye'nin kapısını nasıl çalacaksın? Şu anda biz, Ankara'ya döner dönmez oturacağız, Sayın Başbakanla bunları konuşacağız. Kesinlikle bizler de şu anda diplomatik yaptırımlarımız nelerse, bunları yapacağız.

"AVRUPA'DAKİ VATANDAŞLARIMA SESLENİYORUM"
Türkiye artık güçlenen bir ülke. Onları çıldırtan da bu zaten. Bu kadar güçlenemezsin diyorlar. Ama güçleneceğiz. Bu iki partiye kesinlikle oy vermemeleri lazım. Evet için bakanıma onay vermeyenler Barolar Birliği Başkanı'na izin veriyor. İşte bakın kimler bize nasıl saldırıyor. Ben inanıyorum ki milli düşünen vatandaşlarım 16 Nisan'da evet demek suretiyle gerekli cevabı verecektir."

"BANA 15 TEMMUZ'U HATIRLATTI"
"Hollanda'da ki vatandaşlarıma şükranlarımı sunuyorum. Bana 15 Temmuz'u hatırlattılar. Oradaki vatandaşım bakanlarıyla yan yana veya yüzyüze olamanın da sıkıntısını çektiler. Çünkü ayrı sokaklardaydılar. Ama Fatma Hanım seslerini duyuyor. Buna rağmen kendileri ile mutabakatı sağladığımızda artık saat 4-4,5 gibi ablasıyla beraber alıyor kendisini iki tane goril. Ve o iki goril kendilerini götürüyor. 1 buçuk saatt karakolda bekletiyorlar. Ondan sonra yola çıkıyorlar. Ben inanıyorum ki vatandaşımın oradaki duruşu batıya çok iyi bir emsaldir. Yani bugün orada yarın başka bir yerde."

"AB İLE İLİŞKİLERİ GÖZDEN GEÇİRECEĞİZ"
"AB ile ilişkileri gözden geçirme gündemde. Ama şimdi hedef 16 Nisan. Avrupa hala bizi oyalamaya devam ediyor. Malta'nın dönem başkanlığında da malesef taktik aynı. Mültecilerle ilgili verdikleri sözler vardı. 3+3 milyarlık destek vereceklerdi güya. 750 milyon gelen var. Vize muafiyeti konusundaki oyalama taktikleri yine devam ediyor. Vizelerin kaldırılması meselesinde de oyalama taktikleri devam ediyor. Bunlar dürüst değil. Samimi değil. Vize meselesi 2016 sonuna kadar bitecekti ama bitmedi."

"GÜVEN OLMADAN İSTİKAR OLMAZ"
"Bu ülkenin rejim tartışmaları 1923'te son buldu. Bu sadece bir yönetim sistemidir. Rejim değil sistem değişiyor. Bu sistem hep koalisyonları getirmiştir. Ve ülkeyi getirdiği durum ortadadır. Başkanlık sisteminin olduğu ülkelere baktığımız zaman bir başarı görüyoruz. sistem takır takır çalışan bir sistem olduğunda ve iyi de bir yönetici olduğunda ülke sıçrama yapar. Güven ve istkrar. Güven olmadan istikrar olmaz. Öyle bir sistem olacak ki güveni yakalayalım. İnşallah Türkiye'yi 2023'te ilk on ülke arasına sokacağız. Hedefimiz bu. En az kişi başı milli geliri 15 bin dolara getirmemiz lazım."

KILIÇDAROĞLU'NUN SÖZLERİNE YANIT
"Milletime şunu hatırlatmak istiyorum. Kılıçdaroğlu BM'nin adresini bilmiyor. Bildiği zaman orada nasıl konuşulacağını bilir. Kılıçdaroğlu'nun küçümsediği milletin evine 16 bine yakın muhtarım geldi. 'Ben ayağınıza geldim o ayağına çapırıyor' diyor. Ben ayağıma çağırmıyorum. Türk milleti adına sahibi oldukları külliyede ağırlıyorum. BM'de konuşmanın dili başka. İşte bu bunların karakteri. Bu ne demek ya. Orada konuşan Erdoğan'ın, ülkenin halkını kandırmaya hakkı olabilir mi? Burada hangi siyasi mesajları veriyorsam, orada da aynı mesajları vermem lazım. Eğer bunu başaramazsam ne renksiz adam derler. 'Muhtarlara konuşulduğu gibi orada konuşulmaz' diyor. Lafa bak ya. Onlar benim muhtarlarımdan daha mi ileri? Onlar da seçilmiş onlar da seçilmiş."