Aydın Doğan kendi ayağına kurşun sıkıyor

SABAH yazarı Rasim Ozan Kütahyalı bugünkü köşesinde paralel örgütün kafeslediği Ciner Medya ve Doğan medyasının demokrasiden yana değil vesayetten yana olduklarını ve örgütün en pis ve belaltı yayınlarını yaptıklarını yazdı

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 11 Şubat 2014 Güncelleme 11 Şubat 2014, 00:55
Aydın Doğan kendi ayağına kurşun sıkıyor

İÇİNDEKİLER

"Doğan grubu neyse Ciner grubu da odur, aralarında özde fark yoktur" diye belirten Rasim Ozan Kütahyalı bu süreçte en madara olacak medya grubunun da bunlar olacağını yazdı.

Sürekli tarafsızlıktan bahseden Hürriyet'in bu süreçte tüm bileşenleriyle bir olup devleti karşılarına aldıklarını belirten Kütahyalı Doğan medyasının gerçek yüzünü gözler önüne sermeye devam ediyor. Paralel örgüte ait ses kayırlarını görmemesini yasadışı dinleme olduğunu söyleyen Hürriyet'e Kütahyalı, geçmişteki yayınlarını yüzlerine vurdu...

Kütahyalı, Aydın Doğan'ın kendi ayağına sıktığını ve tarafsızlıktan bahseden Hürriyet'in tüm akıl sahibi okurları size sormaz mı? diyerek Aydın Doğan'ı köşeye sıkıştıracak şu soruları yöneltti;

- Ey Aydın Doğan, Melih Gökçek ile Burhan Kuzu ve Hilmi Güler'in yasadışı ses kayıtlarını bangır bangır yayınlayan Doğan Medya kurumları değil miydi?
- Yasadışı ses kayıtlarından daha da beteri Baykal'ın yasadışı çekilmiş ve montajlanmış seks kaseti üzerine kaç manşet attınız?
- Baykal'a yapılan o iğrenç kaset de paralel örgütün mahkeme kararıyla mı yapılmıştı?
- O zaman bu yasadışı kayıtları manşetten gördünüz şimdi paraleller olunca tüm gerçekleri karartıyorsunuz?

İşte Kütahyalı'nın 'Aydın Doğan kendi ayağına kurşun sıkıyor' başlıklı yazısı
17 Aralık darbe girişimi sonrası süreçte taraflardan biri olmamasına rağmen bu sürecin en ağır kaybedecek olanı Aydın Doğan medyası olabilir. Çünkü sürekli tarafsız olduklarını söylemelerine rağmen çok açık biçimde taraf oldular ve bu noktada tüm bileşenleriyle bir olmuş devleti karşılarına aldılar. SABAH olarak hep söyledik; açık açık taraf olduklarını söyleseler tutarlı ve dürüst olurlardı. Şimdiyse her gün yalan söylemek zorundalar. Kendi ayaklarına sıkıyorlar ve her geçen gün daha da madara oluyorlar.

***
Öte yandan her geçen gün madara olan diğer bir medya grubu da Turgay Ciner grubudur. Ciner Medya 7 Şubat darbe girişimi sonrası en korkunç kara propaganda yayınlarını yapan grup idi. Ciner'i de tıpkı Doğan gibi mahkeme işlerinden kafesleyen paralel örgüt, Ciner'in medyasına 2011'den itibaren yığınak yapmıştı. Adım adım kritik konumları ele geçirdiler ve 7 Şubat sonrası en pis belaltı yayınları Ciner'e ve adamlarına yaptırdılar. O dönem Ciner de tıpkı şu anki Doğan gibi Türkiye Cumhuriyeti'nin bizatihi kendisiyle kavgaya girmiş durumuna düşmüştü.
Ciner'e olayın AKP meselesini çoktan aştığı ve devletin tüm kurumlarının bu konuda bir bütün olduğu söylendiğinde, sanırım korkuyla politika değiştirdi. Ciner'in eyyamcı ve çift taraflı yayın dönemi böyle başladı.

***
O dönem bazıları Ciner'in de vesayete karşı demokrasinin yanında olduğunu sanarak gafil avlandı. Beni bazı üst düzey isimler de aramıştı bu konuda. Onlara da bu işi patlayacağını söyledim.
İşte şimdi patladı. Hem de tam paralel örgütün planladığı gibi patladı.
Ciner hem birilerine "Burası bir Hizmet müessesesidir" diyor hem de başkalarına "Devletimiz ne derse onu yaparız" diyordu. Bu vıcık vıcık eyyamcılık Fatih Altaylı'nın ruhuna da uygundu. Şimdi de hem paralel dinleme operasyonlarının aktörü olmasıyla hem de Habertürk'te demokrasiye edilen paralel küfürler vasıtasıyla berbat bir işlev görüyor Ciner Medya. Paralel örgüt her iki türlü de Ciner kartını sivil demokratik rejime ve meşru devlete karşı silah olarak kullanıyor.
Şu an Doğan grubu neyse Ciner grubu da odur. Aralarında özde fark yoktur.

***
Hürriyet ise paralel örgüte ait ses kayıtlarını hiç görmeme gerekçesi olarak bu kayıtların yasadışı olduğu argümanını kullanıyor.
Bu kayıtların tamamen legal çerçevede elde edildiğini hem Enis Berberoğlu hem de Ertuğrul Özkök iyi biliyorlar.
Dolayısıyla Doğan'ın da bildiğine eminim.
Öte yandan Hürriyet'in geçmişinde kamuoyuna mal olduğu gerekçesiyle manşetten gördüğü yasadışı ses kayıtlarının haddi hesabı olmadığını da herkes biliyor. İşte bu yüzden Aydın Doğan kendi ayağına sıkıyor ve kendi okuru gözünde hızla itibar kaybediyor.
Şimdi Hürriyet okurları size sormaz mı, "Ey Aydın Doğan, Melih Gökçek ile Burhan Kuzu ve Hilmi Güler'in yasadışı ses kayıtlarını bangır bangır yayınlayan Doğan Medya kurumları değil miydi? Yasadışı ses kayıtlarından daha da beteri Baykal'ın yasadışı çekilmiş ve montajlanmış seks kaseti üzerine kaç manşet attınız? Yoksa Baykal'a yapılan o iğrenç kaset de paralel örgütün mahkeme kararıyla mı yapılmıştı? O zaman bu yasadışı kayıtları manşetten gördünüz şimdi paraleller olunca tüm gerçekleri karartıyorsunuz...

***


Hürriyet'in tüm akıl sahibi okurları da bazı bilgileri kamuoyundan gizlediğinizin ve paralel örgüt gazetesi haline geldiğinizin farkında. Nitekim ombudsmanınız da bu gerçeğe gözlerini kapayamıyor. Hürriyet ombudsmanı Faruk Bildirici dün bu konuda adil ve tarafsız bir yazı yazdı. Gerçekten tarafsız durmak isteyen herkese bu yazıyı tavsiye ederim.

http://i.tmgrup.com.tr/tk/2014/02/06/614x290/1391643720706.jpghttp://i.tmgrup.com.tr/tk/2014/02/06/614x290/1391643720706.jpg

http://i.tmgrup.com.tr/tk/2014/02/05/614x290/1391557431529.jpg?78442150225http://i.tmgrup.com.tr/tk/2014/02/05/614x290/1391557431529.jpg?78442150225