Yatıyla İstanbul'a geldi

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 31 Aralık 2013 Güncelleme 31 Aralık 2013, 00:00
Yatıyla İstanbul’a geldi

İÇİNDEKİLER

İngiltere tahtının ikinci varisi Prens William ile Cambridge Düşesi Kate Middleton'ın yeni doğan ve tahtın üçüncü varisi olan çocukları George Alexander Louis, bu kadar şaşalı bir şekilde doğmasını hiç tanıyamayacağı bir kadına borçlu. Çünkü o kadın olmasaydı o veliaht, babası prens, dedesi kral, büyük annesi de kraliçe olamayacaktı. Nasıl mı? "Sonunda şahsım adına birkaç kelime söyleme fırsatını buldum. Daha önce de asla sessiz kalmak istememiştim ama hukuki durumum konuşmama engeldi. Bir-kaç saat önce Kral ve İmparator olarak görevim sona erdi. Artık yerime kardeşim York Dükü geçti. İlk sözlerim ona bağlılığımı açıklamaktır. Bunu bütün kalbimle yapıyorum. Tahttan feragatimin nedenlerini biliyorsunuz. Fakat şunu da anlamınızı isterim; bu kararı alırken Galler Prensi ve sonra da Kral olarak 25 yıl hizmet ettiğim ülke ve imparatorluğu unutmadım.
Krallık sorumluluğu ve görevleri gibi ağır bir yükü sevdiğim kadının yardımı olmadan taşıyamayacağım kanısına vardığıma inanınız."

UĞRUNA TAHT BIRAKILAN KADIN

11 Aralık 1936 günü Londra Radyosu'nda yayınlanan uzun bir veda mesajı böyle başlıyordu. Mesajın sahibi VIII. Edward yani o zamanki unvanlarıyla "Büyük Britanya, İrlanda ve Deniz Aşırı İngiltere Dominyonları Kralı ve Hindistan İmparatoru" tahtını sevdiği kadın için bıraktığını açıklıyordu. Bir gün önce tahttan kendisi ve olası çocukları adına da feragat ettiğine dair belgeyi imzalayıp Başbakan Baldwin'e vermişti. Üzerinden çok büyük bir yük kalkmıştı. Belki de radyodaki mesajı hazırlamasına yardım eden Churchill'in ima ettiği gibi canını da kurtarmıştı.
ABD vatandaşı Wallis Warfield, varlıklı bir ailenin kızıydı, ama babasını genç yaşta kaybetmişti. Zengin akrabaları ona sahip çıkmıştı, tek çocuktu. İlk evliliğini 20 yaşındayken bir deniz subayı ile yapmışt; alkolik olan kocasından 1927'de 31 yaşındayken boşandı. İkinci eşi zengin bir gemi acentesi sahibi birisiydi, Londra'ya yerleştiler. Bu sayede hem rahat bir hayat sürmeye başladı, hem de İngiliz sosyetesine girdi. 1931'de Viyana'da o zaman İngiltere tahtının varisi olan Galler Prensi Edward'la tanıştı ve aralarında bir aşk ilişkisi başladı. Evliydi ama kocası da durumdan rahatsız değildi, aksine bunu servet ve güç için bir fırsat olarak görüyordu. Kral V. George 20 Ocak 1936'da ölünce yerine 1910 yılından beri veliaht olan oğlu VIII. Edward olarak tahta geçti. Bir gelenek olarak Denizci olarak yetiştirilmişti, halk tarafından seviliyordu; tahta geçişi sevinç ve umutla karşılandı. Bekâr olan Kralın tasvip görmeyen ilişkisi uzun süredir devlet kademelerinde biliniyor ama fısıltıyla konuşuluyordu. Bayan Warfield de İngiliz Gizli Servisi tarafından adım adım takip ediliyordu.
Kral, sevgilisiyle evleneceğini açıklayınca hem kraliyet ailesinde hem de hükümette kıyamet koptu. Gelin adayının medeni durumu neden olarak ileri sürülerek kesin dille bu evliliğe karşı çıkıldı. İngiliz devleti Bayan Warfield'in eş zamanlı olarak bir sevgilisi daha olduğunu tespit etmişti. Yıllar sonra açıklanan gizli notlara göre, bu adam "çok yakışıklı ve her kadının aşık olabileceği bir adam" denen oto galerisi sahibi Guy Marcus Trendle isminde dejenere bir tipti. Kralın varlığından haberdardı ama sesini çıkarmıyor aksine sevgilisinden gelen hediye ve paralarla gününü gün ediyordu.
Kraliyet için bu bir skandaldı, kabul edilemezdi ama ondan çok daha kötüsü vardı: Bayan Warfield bir Nazi destekçisiydi.
Almanya'nın Londra Büyükelçisi'yle olağandan çok daha fazla sıkı fıkı bir ilişki içindeydi. Oysa ufukta bir savaş görünüyordu, çünkü Hitler bütün Avrupa'yı tehdit ediyordu ve bir Nazi gelin ihtimali vardı. Mesele sadece Bayan Warfield'in Nazi olması da değildi, ya eşini de Hitler tarafına çekerse ne olacaktı? Bu mesele artık İngiltere'nin bekası, hatta Avrupa'nın geleceği sorunuydu. Kral VIII. Edward'ın evlilik kararına karşı çıkmayan bir tek Churchill vardı ama anlaşılan o ki onun bile kulağına kar suyu kaçmıştı ve yakın dostunun belki de hayatı pahasına bertaraf edileceğini anlamış ve ona "hayatını garanti edemem" demişti.
İngiltere'de bir devlet vardı, devletten de içeri… Kral, kara kara düşünürken ilk yurt dışı seyahatini Türkiye'ye yapmış ve Atatürk'le görüşmek için Nahlin isimli yatıyla 4 Eylül 1936'da İstanbul'a gelmişti. Çanakkale'de Türk karasularına girdiği an top atışıyla selamlanması bu ziyarete verilen önemden kaynaklanıyordu; çünkü limoni olan Türk-İngiliz ilişkileri yeni bir safhaya giriyordu.
Kralın yatında sevgilisi Bayan Warfield da vardı. Atatürk ve Kral, Ertuğrul yatında birlikte Moda'daki deniz yarışlarını seyrettiler. İngiliz basını da muhtemelen hükümetin de isteği üzerine bu ilişkinin üzerine gidiyor, Kral ve sevgilisini sert bir dille eleştiriyordu. Kral, anılarında tahtından feragat etmeye bir sabah gazeteleri okuyunca kesin karar verdiğini anlatır. 11 Aylık tahtı bıraktığının ertesi günü sevgilisiyle Fransa'ya gitti ve 1937'de evlendiler.
Hitler, eski Krala büyük saygı gösteriyordu çünkü onu kullanmak istiyordu. İngiliz devletinin tahmin ettiği şey oldu ve Kral ile eşi, Hitler'i ziyarete dahi gittiler. Kral da artık bir Nazi yanlısı olmuştu. Hitler de kendisini tekrar tahta geçireceğini söylüyordu. Kurt politikacı Churchill bunun önüne geçmek için Edward'ı Bahama Valisi yaptı.
Artık Kral değil de sadece Windsor Dükü unvanını taşıyan Edward ve eşi Fransa'da yaşadılar. Edward 1972'de Bayan Warfield de 1986'da öldü; Windsor Şatosu'na yan yana gömüldüler. Tahtını bıraktığı kardeşi VI.
George, halen tahtta oturan Kraliçe II.
Elizabeth'in babasıdır.
Radyo mesajının başlangıcıyla başlamıştık, aynı mesajın son cümleleriyle bitirelim: "Ve şimdi yeni bir kralımız var. Ona ve size, onun halkına, tüm kalbimle mutluluk ve refah dilerim.
Tanrı sizi korusun, Tanrı kralı korusun!"

KRAL VE KRALİÇE

Tahta çıkabilmek için 1692-1698 arasında Kraliçe olan Hanover Sofia'nın soyundan gelmek şart. Kadın ya da erkek olmak fark etmiyor, öncelik büyük çocukta. Kral veya Kraliçenin ve eşinin Protestan olması zorunlu. Kral, yakınları ve tüm giderleri için parlamento tarafından yıllık ödenek çıkarılıyor. Cezai ve siyasi hiçbir sorumluluğu yok. Hakkında hiçbir dava açılamıyor. Kral, Başbakanın isteği üzerine Avam Kamarası'nı fesih hakkına sahip. Kral, siyasi tıkanıklık ya da güven oylaması alınamaması durumlarında Avam Kamarası'nı feshederek seçim yolunu açıyor. Avam Kamarası, Lordlar Kamarası ve Kral, üç unsur birlikte parlamento sayılıyor. Kralın bir kanunu onaylamama hakkı var ama pratikte kullanılmayan bir hak.
Başbakanı atama yetkisi var, ama uygulamada hep Avam Kamarası'nda çoğunluk olan partinin başkanı atanıyor; yani takdir yetkisi yok.
Ordunun başkomutanı sayılıyor. Savaş ilan etmek ve barış yapmak hakkına sahip. Birkaç istisnai işlem hariç yetkisini tek başına kullanamıyor, karşı-imza denen kural gereği Başbakanın ya da bir bakanın da imzası gerekiyor.