Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu kaleme aldı: Keşke demeniz fayda sağlamayacak

Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu, 11 ayın sultanı Ramazan'da Takvim okuyucularıyla bir araya geliyor. Hatipoğlu, bugünkü köşesinde "Kim olursa olsun zulmetmeyin" başlıklı yazısıyla okurlarımızı aydınlattı. İşte Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu'nun 11 ayın sultanı Ramazan ile ilgili 23 Nisan 2022 tarihli yazısı...

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 23 Nisan 2022 Güncelleme 23 Nisan 2022, 07:00
Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu kaleme aldı: Keşke demeniz fayda sağlamayacak

İÇİNDEKİLER

Uzun planlar yapacak vaktimiz yok. Ölüm, bir hastalık veya bir kaza vesilesiyle gelip çatacaktır. Öyleyse kendine gel ve Rabb'ine dön.



Dünyaya gelen her canlı avucunun içinde ölüm tarihiyle doğar. Bu tarih şaşmaz. Ne bir saniye öne, ne de arkaya gider. Ölüm için vesileler yazılmıştır. Kimi için hastalık, kimi için kalp krizi, kimi için ise yaşlılık. Her ne olursa olsun ölüm soğuktur. Sarsıcıdır. Beklenmedik anda gelebilir. Hesabımızı boşa çıkarabilir. Sıra tanımaz. Bahane dinlemez. Bir dönüm noktası bile olur bazıları için ölüm. Hz. Peygamber (SAV), "İnsanlar uykudadırlar. Ölünce uyanırlar" buyurmuş. Bu elbette ki dünyada bütün iletişim aygıtlarını yüce Yaratan'a kapatanlar içindir. Onlar etraflarını görmeyen ve ne olup bittiğinin farkında olmayan bir ceset gibidirler. Uyanırlar. Ama ibadete ve tövbeye değil, ölüme uyanırlar. Hesaba uyanırlar. Yeniden bir şans isteseler reenkarnasyon masalı gibi onlara "Heyhat, sıranızı savdınız" denir.



ÖLMEDEN ÖLMEMİZ GEREKİYOR
Mevlânâ, ölümü, "Yaratılmışın yaratanına ulaşması" olarak tanımlamış. Doğrudur elbette ama yaratılan, yaradılışının farkındaysa ölüm ürkütücü olmaz. Ölmeden önce ölmek lazım. Azgın nefsi, alçaltan duyguları, boş avuntuları öldürmek lazım ki ölüm anında ölen sadece fiziki beden olsun. Ruh ise yücelsin. Bugün istedim ki vefatından sonra rüya âleminde dostlarına mesaj yüklemiş büyüklerden bir demet sunayım. Rüya elbette bağlayıcı değildir. Fıkhi bir sonuç içermez. Ama mutlaka ibret taşır. İbn Ebi'd Dünya'nın "Kitabül Menamat" adlı eserinden bir bölüm şöyle: Sahır diyor ki: Ölümümden sonra rüyamda Abdullah Bin Mübarek'i gördüm. 'Sen ölmedin mi?' dedim. 'Öldüm' dedi. 'Rabb'in sana ne yaptı?' dedim. Şöyle dedi: 'Bizi öylesine bir afla karşıladı ki, bağışlanmadık günah bırakmadı.' Sordum: 'Peki Süfyanı Sevri ne yaptı?' 'Sorma' dedi. 'O Allah'ın peygamberlere, sıddıklara, şehitlere ve iyi insanlara verdiklerine kavuştu.'



İBADET EDEBİLMEK ZENGİNLİKTİR
Beşir Mürri anlatıyor:
Rüyamda Ata el-Sülemi'yi gördüm. Ölümünden sonra. Dedim ki: 'Ata sen ölmüş değil miydin?' 'Evet, ben ölülerdenim' dedi. Dedim ki: 'Ölümden sonra ne oldu?' Dedi ki: 'Vallahi birçok güzellik gördüm. Mağfiret eden bir Rabb'e kavuştum.' Dedim ki: 'Dünyadayken daimi bir hüzün ve tefekkür halindeydin.' Dedi ki: 'Şimdi daimi bir sevinç halindeyim.' Cerir diyor ki: Rüyamda Ameş'i gördüm. Dedim ki: 'Haliniz nasıldır?' Dedi ki: 'Bağışlanma, bağışlanma. Rabbim bizi affetmeseydi helak olacaktık.' Abdullah Şahim rüyada görüldü. Soruldu ona: 'Ölümden sonra sana en çok yarayan amelin hangisiydi?' Abdullah rüyada avucunu yere doğru indirdi, kaldırdı ve yine indirdi. Sonra şöyle dedi: 'Tevazu, tevazu. Bundan daha iyisini görmedim.' Salih insanlardan biri ölümünden sonra rüyada görüldü. Onu rüyada gören sordu: 'Kabirde sana en çok yarayan neydi?' 'Kuran okumak' cevabını verdi. Tekrar sordu: 'Kuran'ın hangi ayeti daha çok fayda sağladı. 'Ayet-el Kürsi' dedi. Rüyada gören sonra şunu sordu: 'Bize bir tavsiyen var mı?' O şöyle dedi: 'Keşke sizin yerinizde olsaydık da bol bol ibadet yapsaydık. Siz ibadet yapabilecek haldesiniz ama kıymetini bilmiyorsunuz. Biz kıymetini biliyoruz ama ibadet edebilecek şansı kaçırdık. İbadet yapmamıza müsaade yok.'
Mehdi anlatıyor: Meşhur mutasavvıf Malik bin Dinar vefat ettiği gece bir rüya gördüm. Rüyada şöyle sesleniyordu: 'Duyunuz! Malik bin Dinar artık cennet sakinlerindendir.'
İbni Abbas anlatıyor: Bir gece rüyamda Hz. Peygamber'i (SAV) gördüm, mübarek saçında ve yüzünde toprak vardı. Rengi solgundu. Elinde bir kavanoz, içinde de kan vardı. Rüyada sordum: 'Ey Allah'ın elçisi, bu kan nedir?' O üzgün bir şekilde cevap verdi: 'Hüseyin'in (torunumun) ve arkadaşlarının kanıdır.' Uyandım. Sonra öğrendim, meğer o gün Hz. Hüseyin ve aile fertleri Kerbela'da şehit edilmişler. Meşhur mutasavvıf, metafizik âleminin büyük ustalarından Bişr, ölümünden sonra rüyada görüldü. Rüyayı gören Ebu Nasr sordu: 'Allah sana nasıl muamele etti?' Bişr dedi ki: 'Bana o kadar lütfetti ki utandım. Hatta cenazeme katılanları bile affetti.' Temimi ölümünden sonra rüyada görüldü. Dediler ki: 'Allah sana nasıl davrandı?' Dedi ki: 'Beni affetti. Sadece Allah'a olan sevgim beni kurtardı.' Bir başkası da şöyle diyordu: 'Bütün amellerim yüzüme çalındı. İçlerinde riya, gösteriş varmış. Sadece gece yarıları, herkes uyurken yaptığım secdeler beni kurtardı.'
Muhammed bin Münkedir diyor ki: Rüyamda Peygamberimizi (SAV) gördüm. Medineli iki insan hakkında ağır konuşuyordu. 'Allah onlara gazapla baktı, rahmet etmedi' dedi. Dedim ki: 'Ey Allah'ın Resulü! Onların günahı neydi?' Buyurdu: 'Onlar insanların etlerini yiyorlardı, yani gıybet ediyorlardı.' Burada büyüklerin halinden sadece bir demet sundum. Ama şunu çok iyi biliyorum ki, ahirete yolcu ettiğimiz tanıdıklarımız bugün konuşabilseler, o âlem hakkında bizlere fısıldayabilseler yukarıda aktardığım rüyalardan farklı şeyler söylemeyeceklerdir.