Anlamı: "Kostantiniye (İstanbul) bir gün feth olunacaktır. Onu fetheden komutan ne güzel bir komutandır ve o fetih ordusu da ne güzel bir ordudur"
Onun sözüne güvenen ve bu uğurda çalışan Müslüman Türkler, 21 yaşındaki Fatih Sultan Mehmet Başkomutanlığı'nda İstanbul'u fethederek Peygamberimiz tarafından övülen komutan ve asker olma şerefine ermişlerdir.
Fatih'in babası II Murad, Rumeli fethini büyük bir siyasi deha ile kısa zamanda geliştirdi. 1362'de Edirne'yi fethederek devlet merkezini Bursa'dan buraya taşıdı.
Bizans'ın İstanbul'dan sonra ikinci önemli şehri olan Edirne'nin fethi, Türkler'in Avrupa'ya kesin olarak yerleşmelerini temin etti. Trakya'da stratejik bir mevkide bulunan Edirne, Osmanlı devletinin Rumeli'ndeki fetihlerinde bir askerî harekât noktası oldu. Murad, oğlu Mehmet'i Edirne'ye getirtti ve onu başkentte "kaymakam" olarak bıraktıktan sonra Karamanlılar ile ilgilenmek için Anadolu'ya geçti.
Batı ve doğuda barışı sağladıktan sonra, sıra, İstanbul'a gelmişti.
İKİNCİ KEZ TAHTA ÇIKTI
Bu müjdeye nail olmak isteyen Fatih'in babası Sultan 2. Murad, fetih hazırlıklarını sürdürürken âlimlerle de etraflı şekilde konuştu.
Bu sırada, Hacı Bayram Veli'ye meseleyi açtı. Ancak Kur'an ve Sünnet'in mana âlemlerinden haberdar olan Hacı Bayram Veli Hazretleri, bu fethin kendisine değil, oğluna nasip olacağını, çok ince bir mana diliyle, Murad'a hatırlattı. Murad, oğlundan yana tahttan çekildi. Manisa'ya çekildi. Sultan II. Murad'ın Fâtih'i 14 yaşında tahta geçirmesinin nedeni Bayram Veli'nin bu sözleri olarak gösterilir. II. Murad'ın Manisa'ya çekildiği dönemde Başkent Edirne'de barış yanlısı Sadrazam Çandarlı Halil Paşa ile dış siyasette saha saldırgan tutum içinde olan Şahabeddin ve Zağanos paşalar arasında çekişme başladı. Sadrazam Halil Paşa bu dönemde Murad'a hâlen gerçek padişah muamelesi yapıyordu. Halil Paşa'nın düzenlediği bir yeniçeri isyanı durumu iyice zora soktu.
Halil Paşa, Murad'ı Edirne'ye geri çağırdı. II. Murad tekrar tahta çıktı.1451 yılında felç geçirdi, vefat etti. Oğlu Mehmet, Edirne'ye gelerek 2. kez, 19 yaşında bir delikanlı olarak tahta çıktı. İstanbul'un fethine giden yollar, birçok sentez ve analizlerle yazıya dökülmüştür: Kuşatma başlamadan önce, Boğazkesen hisarının yapılmasından sonra Sultan Mehmet, İstanbul'u karadan askerî bir kordon altına aldırmış, şehirden dışarıya ve dışarıdan şehre kimseyi bırakmamaları hakkında son emrini verdi.
Şubat 1453'te Sultan Mehmet dökülen topların İstanbul önüne götürülmesini emretti. Top altmış manda ile çekiliyordu; topun kaymaması için iki tarafına ikişer yüz asker konmuştu; yolun bozuk kısmında ve köprü yapılacak yerlerde yolu düzletmek ve tahta köprü yapmak için önceden inşaat ustası ve işçiler görev yerlerine gönderildi. Mart başından itibaren Sultan Mehmet eyalet ve sancaklara hükümler göndererek İstanbul fethine karar verdiğini açıkladı. Bütün hazırlıklar tamamladıktan 5 Nisan 1453'te, İstanbul surları önüne geldi ve kuşatma başladı. Haliç'teki Ayvansaray mevkiinden Hrisi Pili'ye (Yaldızlı kapı) kadar karadan bütün suru kuşattı.
Avrupa'yı avucunun gibi bilen bir deha, Fatih'in, İstanbul'un zayıf noktalarını bilmemesi mümkün değildi.
Fatih, kuşatmanın merkezini, Topkapı ile Edirnekapı arasındaki bölüme göre kurdu, büyük toplar Vlaharna (Tekfur Sarayı) ile Edirnekapı ve Topkapı karşılarına yerleştirildi. Padişah karargâhı Topkapı'nın karşısına tesadüf eden sahanın gerisinde yer alıyordu. Ve donanma Haliç'e tepeler üzerinden inmek için tarih yazmaya hazırlanıyordu.
GEMİLER 24 SAATTE HALİÇ'E İNDİ
Sultan Mehmet, İslâmî ananeye uygun olarak Mahmud Paşa'yı İmparatora göndererek kan dökülmeden şehrin teslimini teklif etti. Kostantin, anlaşma olursa vergi vereceğini, ancak teslimi kabul etmediğini söyledi. Sen Rumen (Topkapı) yakınına yerleştirilen büyük topun gürültüsü, şehir halkının moralini bozmaya başlamıştı. 18 Nisan'a kadar yapılan topçu atışından, surların zayıf noktası olan padişahın bulunduğu Bayrampaşa deresi tarafından birinci ve ikinci surlardan çok az bir mesafeye kadar girilebildi. Büyük hükümdar'ın planı uygulamaya sokuldu. Gemilerin karadan çekileceği yer incelendi.
Sonunda, Tophane'den itibaren donanmadan ayrılan iki, 72 gemi bir gecede (21-22 Nisan) Kasımpaşa'ya indirildi. Gemilerin Haliç'e indirilmesi düşmanı hayrette bıraktı ve şaşkınlık verdi. İlk iş olarak Hasköy ile Ayvansaray arasına bir köprü kurmak oldu; birçok sandallar, fıçılar sıkı sıkıya birbirine bağlandı ve sonra bunların üstüne tahtalar döşendi ve kancalar geçirmek suretiyle bir köprü kuruldu ve Haliç'teki surlar dövüldü. Sultan Mehmet, 26 Mayıs gecesi, tarihi bir toplantı yaptı.
Yanında bulunan, "İstanbul'a girme zamanı geldi'' diyen, hocası Akşemsettin ve Zağanos paşa ve diğer komutanların gözlerinin içine bakarak, konuşmasına başladı: Buradan gitmekliğim kabil (mümkün) değildir; ya ben şehri zabtederim (alırım), yahut şehir beni ölü veya diri olarak zabt eder (alır)." 29 Mayıs'ta tarihi yürüyüş başladı.
Ulubatlı Hasan isminde bir yeniçerinin surlara çıkması ile adeta gökyüzü parlıyordu. Birinci surla ikinci sur arasındaki saha (Prevolos) ele geçti. Ve...
Topkapı içeriden kırıldı ve ordu bu kapıdan içeri şehre girdi. Silivri kapısı tarafındaki bir gedikten şehre girilirken, Haliç tarafındaki donanma askerlerinin Odun kapısından şehre akmaya başladığı haberi geldi. 54 gün süren kuşatma ile Roma împaratorluğu'nun 1125 yıllık başşehri olan İstanbul ( Kostantiniyye) 29 Mayıs 1453 salı günü son İmparatorluk Osmanlı'nın büyük hükümdarı Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedildi.
21 yaşında İstanbul'u fethederek tarihte FATİH unvanını almış olan II. Mehmet, muhteşem bir alay ile Topkapı'sından şehre girdi.
YAZI DİZİSİNDEN BAZI BÖLÜMLER
OSMANLI'YI YENİDEN KEŞFETMEK Osmanlı ve Fatih Sultan Mehmet FATİH, İKİ ASIR ÖRNEĞİ GÖRÜLMEMİŞ BİR ENTELEKTÜELDİR Fatih'in siyasi kişiliği FATİH ÜNİVERSAL ŞAHSİYETTİR Rönasans'ı Fransa'da İtalya'da aramayın, o portre İstanbul'dadırYARIN: FATİH VE AYASOFYA'DA İLK NAMAZ
