Tarihi 2 Ekim 2023

Muhalif tutarsızlıkların kaynağı

OTURDUĞUM sitede bazı binaların dayanıklılığıyla ilgili kuşku içerisindeyiz. Bu tür durumlarda makul insanlar bu kuşkuyu gidermek yolunu seçer.
Bir uzmana başvurulur ve binanın sağlamlığından emin olunur.
Bina sağlamsa hayat devam eder.
Yok eğer çürükse yıkılıp yeniden yapılmasının yollarına bakılır.
Binanın sağlam olup olmadığını anlamanın yolu ise uzmanların dediğine göre karot yani beton örneği alıp laboratuvara götürmektir.
Ahali arasında yaygın bir dedikodu var.
Karot alma işleminin yani binanın kolonundan, kirişinden beton numunesi alma işleminin binayı zayıflattığına inanıyorlar. Uzmanlar bunu yalanlıyor. Numune alınan yerin çok sağlam başka bir malzeme ile doldurulduğunu, dolayısıyla binaya zarar verilmediğini ısrarla söylüyorlar.
Bizim site 90'ların sonunda yapılmış bir kooperatif sitesi. Emekli askerler ve akademisyenler önayak olmuş. Haliyle muhalif ağırlıklı bir sosyolojisi var.
Vakti zamanında siteyi yapanlar sağlam iş çıkarmışlar.
Her bloğun her katının betonu atılırken numuneler alınmış. Site 1999'daki Marmara depreminden önce yapılmış ama inşa işinde benimsenen standartlar deprem sonrası devletin getirdiği zorunlulukları karşılıyor.
Her ne kadar yapılış sağlam olsa da üzerinden yıllar geçtiği için kuşkularımız var. En iyisi bir baktırmak, hem içimiz de rahat eder.
Ancak bugün de sitemizin çoğunluğunu oluşturan "CeHaPe" zihniyeti yapılardan karot alınmasına karşı.
Sağlam binaların karot alınınca çürüyeceğini düşünüyorlar.
Bilim diyorsun, mühendislik diyorsun, uzmanlık diyorsun yanaşmıyorlar.
Karot alınmasın ama binalar sağlam mı değil mi öğrenelim diyorlar.
Peki karot alınmadan bu nasıl olacak dediğinde ise lafı Atatürk'e getiriyorlar, her zaman yaptıkları gibi!
Üstelik eğer binalar çürük çıkarsa da "kentsel dönüşüm sefaletine düşülmesin" diyorlar.
Önceleri anlamaya çalıştım; neden karota ve çürük binanın yıkılmasına karşılar diye baya bir düşündüm.
Karot alınmadan nasıl anlaşılır, bina çürük çıkarsa neden yıkılmaz, çürük çıkıp yıkılmayacaksa neden binaların sağlamlığını ölçüyoruz diye düşündüm. Mantıklı bir izahat aradım.
Sonra anladım ki mesele mantık ile izah edilemez; bir hınç, öfke ve nefret meselesi. Komşularımın taşıdığı "CeHaPe zihniyeti" kendi içlerinde "karot ve kentsel dönüşümü" Cumhurbaşkanımız Erdoğan ile özdeşleştirmişler.
Aslında onlara karot alalım dediğinde AK Parti'ye oy verelim olarak anlıyorlar.
Onun için de akla ve mantığa aykırı tepkiler veriyorlar.
Maalesef bu kitle hayatın birçok alanında böyle.
Hayatlarında kocaman bir Erdoğan düşmanlığı hattı var.
Diğer bütün her şey, olaylar, değerler, duygular bu hattın neresine konumlandığına göre değerlendiriliyor.
İyi ve kötüyü böyle belirliyorlar.
İnanmak istemediğimiz muhalif tutarsızlıklar işte bu hatta kendine hayat buluyor.