Tarihi 17 Mart 2020

Ne Türk, Ne Tabip, Ne De Birlik!

Hayatta kalmak insanın en temel dürtülerinden birisi. Hal böyle olunca sadece ülkemizde değil dünyada herkesin gözü kulağı Korona virüs salgınında. Hangi hükümet hangi tedbirleri aldı, hangi ülkede kaç vaka görüldü, kaç ölü var, virüs nerelere yayıldı hep beraber takip ediyoruz. Doğrusu toplumun gösterdiği farkındalığı ve uyumu takdir etmek gerekiyor. Bakmayın siz bazı sorumsuz insanlara. Yurt dışından gelip elini kolunu sallayarak ortalıkta dolaşanlar; salgın hastalık olmasa bile gayet sağlıksız olan pis, izbe, havasız, dar gece kulüplerini hınca hınç dolduranlar; okulların tatil olmasını fırsat bilip kendini AVM'lere atanlar; 'sanata darbe vuruluyor' diyerek sanatsal etkinliklerin iptal edilmesinden muhalefet devşirmeye çalışanlar maalesef var. Ancak toplumun makul, sağduyulu çoğunluğu meselenin ciddiyetini anlamış durumda. Hükümetin aldığı tedbirleri elinden geldiğince uyguluyor, kalabalığa karışmadan köşesine çekilmeye gayret ediyor, mümkün olduğunca az kişiyle görüşerek kendini izole ediyor. Özetle üzerine düşeni yaparak sabırla bu beladan kurtulmayı bekliyor.

Hükümetin aldığı tedbirlere zaten diyecek bir şey yok. Herkes konunun siyaset meselesi olmadığının farkında. Alınan tedbirler muhalefetten toplumun farklı kesimlerine kadar herkesin takdirini kazanmış durumda. En sevindirici olansa hükümetin tüm süreci şeffaf ve etkileşime açık bir şekilde yürütmesi. Gerekli olan her detay paniğe meydan vermeden toplumla paylaşılıyor. Dahası kamu toplumu dinliyor. Taleplere kulak tıkamıyor. Gereğini yapıyor.

Mesele artık sadece Sağlık Bakanlığı'nı ilgilendirmiyor. Adalet Bakanlığı acil olmayan duruşmaların ertelenmesini sağlıyor, okullar ve üniversiteler tatil ediliyor, sivil toplum örgütleri etkinliklerini iptal ediyor, belediyeler toplu organizasyonları durduruyor, kanaat önderleri salgının ciddiye alınması için açıklamalar yapıyor.

Ama bir kurum var ki onlardan ses yok; Türk Tabipler Birliği. Aslında ne Türk ismini ne de canını dişine takıp hastaların derdine deva olmaya çalışan tabiplerin unvanını kullanmalarına gönlüm razı. Ama resmi isimleri bu. Ne Türklükle alakaları var ne tabiplikle. Türklükle alakalı yok çünkü bir kere bile bu toplumun gerçek meseleleri ile ilgilenmediler. Bir kere bile toplumun yanında yer almadılar. Şerefli tabiplik mesleği ile de alakaları yok çünkü salgın günlerinde kamu sağlığını ilgilendiren konularda tek bir adım atmadılar. Liseli gençler sosyal medyada kişisel temizliğimize dikkat etmemizi salık veren videolar çekip yayınlıyorlar ama Tabipler Birliği bilgilendirici bir broşür bile üretmedi. 'Türkiye'de salgın var ama toplumdan gizleniyor' propagandası yapılırken çıkıp iki kelam etmediler. 'Bizim şu kadar tabip üyemiz var, onlardan hiçbirisi bize toplumdan saklanan bir vaka bildirmedi' demediler. Salgınla mücadele için yetkililerle ve toplumla tavsiyelerini paylaşmadılar. Halkı sağduyulu davranmaya, panik olmamaya ve tabii gerekli tedbirleri almaya teşvik eden bir faaliyette bulunmadılar. Herkes ve tüm kurumlar salgın Türkiye'ye bulaşmasın diye kendi yetkisi ve sorumluluğu çerçevesinde iyi kötü bir şeyler yapmaya gayret ederken Tabipler Birliği siyasete, bozgunculuğa, fitneye, Türkiye'ye muhalefete devam etti.

İki gün önce Tıp Bayramı'ydı. Özellikle şu riskli günlerde tüm sağlık çalışanlarımızın kıymetini bir kez daha hatırladık. Dilerim hiç aklımızdan çıkmaz. Bir dahaki Tıp Bayramı'na kadar inşallah salgın hastalıklar, sağlık çalışanlarına şiddet, sağlık hizmetlerine erişim sorunları, ülkemizin ve tıp camiasının en büyük sorunu olan Tabipler Birliği hayatımızdan tamamen çıkmış olur!