Tarihi 19 Ağustos 2019

Şiddete karşıyız ama bazıları dayağı hak ediyor mu?

"Provokatif soruları ile tanınan Halk TV muhabiri yumruklandı. Toplanan kalabalık karşıt yayınlar yapan Halk TV ve muhabirini görmek istemedi.
Alandan çıkmasını isteseler de bir türlü alandan uzaklaşmayan muhabire tepkiler arttı. Halk muhabirin üzerine yürüdü. Muhabir askerler tarafından çembere alınıp alandan zorla uzaklaştırılmak istense de, fırlatılan pet şişelerden kurtarılamadı.
Provokatif bir dille haber yapan Halk TV muhabiri yaptığı yalan haberden nasibini aldı ve yine saldırıya uğradı.
Halk TV muhabiri yine haber hazırlığındaydı. Konuşma sitiliyle tahrik edercesine 'Sensörünüz yok mu?' diye sorması üzerine servis şoförü çıldırıp muhabiri dövdü.
Sebebi her ne olursa olsun şiddete karşıyız ama Halk TV muhabiri acaba neden sürekli dayak yiyor. Bunun nedeni Kemal Kılıçdaroğlu nefreti olabilir mi?"
***
Yukarıdaki haber gazetemizde yayınlansaydı ortalık birbirine girerdi.
Gazetecilik meslek örgütleri ayağa kalkar, gazetecilere karşı şiddeti kışkırttığımız için suç duyurusunda bulunurdu. AB'li yetkililer Türkiye'de basın özgürlüğünün günden güne gerilemesinden kaygı duyduklarını ifade ederlerdi. Freedom House, Sınır Tanımayan Gazeteciler gibi uluslararası kuruluşlar Türkiye'nin bir diktatörlük olduğunu söylerlerdi.
ABD'li sözcüler ise gelişmeleri kaygı ile izlediklerini ve not ettiklerini açıklardı.
Bu haber ufak tefek değişikliklerle bir başka mecrada yayınlandı. Üstelik dayak yiyen muhabirin görüntüleri eşliğinde. Haberi ODA TV yaptı.
Şiddete maruz kalan muhabir Halk TV'de değil Beyaz TV'de çalışıyor.
Kendisine saldıran vandallar 'Mustafa Kemal'in Askerleriyiz' sloganları atıyorlardı. Anıtkabir'de toplu linç girişimine maruz kaldı. Canını zor kurtardı.
Dayak yiyen Halk TV muhabiri değil de Beyaz TV muhabiri olunca ne gazeteciye uygulanan şiddete, ne de şiddeti meşrulaştıran bu habere tepki gösteren olmadı. Türkiye'de özgürlük, demokrasi, adalet diye ortaya çıkıp nümayiş yapan muhalif kesimin sadece kendileri için özgürlük, demokrasi ve adalet istediği zaten bildiğimiz bir durum. Ama sabah akşam yandaş diye yaftalanan medya organları da gazeteciye şiddeti meşrulaştıran ve teşvik eden bu habere dişe dokunur bir tepki göstermediler.
***

Bugünlerde bir eleştiri furyası başladı. Herkes AK Parti'yi eleştiriyor.
Eleştirilerin isabetli ve isabetsiz olduğu noktalar var. Ölçüyü kaçırmadığı müddetçe eleştiri iyidir. Diyorum ki hazır eleştirmeye başlamışken biraz da kendimize baksak. Siyasetçiyi eleştirmek her zaman kolaydır. Ama meseleye biraz daha geniş bakıp 'biz nerede hata yaptık?' diye kendimize sorsak. Hükümeti destekleyen bir medya kuruluşunda çalışan muhabirin devamlı saldırıya uğramasını, bu saldırılara yandaş olarak yaftalanan diğer gazetecilerden hiç tepki gelmemesini, üstüne hükümet karşıtı bir diğer medya kuruluşunun bu saldırıları ballandıra ballandıra anlatan bir haber yapmasını ve ona da kimsenin tepki göstermemesini konuşsak.
AK Parti'yi yerden yere vuralım, ne de olsa siyasetçi eleştirilmeye, hırpalanmaya hatta haksızlığa uğramaya karşı şerbetli olmalı.
AK Parti nihayetinde Türkiye'deki muhafazakar toplum kesimlerinin siyasetteki temsilcisi. Peki aynı toplum kesimlerinin medyadaki, iş hayatındaki, sivil toplumdaki, akademideki ve düşünce dünyasındaki temsilcileri ne alemde? 'Biz üzerimize düşeni ne kadar yaptık?' sorusunu soruyorlar mı, yoksa kolayı seçip ortalarda gözükmemeye ve olumsuzluklar karşısında mızmızlanmaya devam mı ediyorlar?